Geçmişi unutanlar, onu yeniden yaşamaya mahkûmdur derler. Türkiye’nin en karanlık günlerinden biri olan 2 Temmuz 1993, Madımak Oteli’nde aydınların diri diri yakıldığı bir utanç günüdür.

O gün sadece insanlar değil; vicdan, hoşgörü ve ortak yaşam duygusu da kül oldu. O acıyı hatırlamak; sadece mağdurlar için değil, bu ülkenin bir arada yaşama iradesi için bir sorumluluktur.

Ancak bu sorumluluğu hatırlamak yerine onu sulandıran, küçümseyen ve hatta üzerine yeni bir nefretin tohumlarını ekenler var.

Geçtiğimiz günlerde Leman dergisi, mizah adı altında kutsallara yönelik alaycı ve aşağılayıcı bir karikatür yayımladı. Karikatürün zamanlaması ise asla masum değil: Tam da Madımak olaylarının yıldönümüne günler kala… Bu tesadüf değil, açık bir provokasyondur.

Kutsal değerlere saldırmak*, fikir özgürlüğü değildir. Bilinçli yapılan bu tarz yayınlar; toplumsal barışı dinamitleyen, inançlı kesimleri tahrik eden ve “yeni bir Madımak”ın sosyolojik altyapısını hazırlayan tehlikeli adımlardır.

Leman’ın karikatürü sadece bir “çizim” değildir; o çizginin arkasında bir zihniyet vardır. Bu zihniyet, kendini üstün gören, halkın kutsallarını küçümseyen, “aydın olmanın” halkla alay etmekten geçtiğini sanan kibirli bir bakış açısıdır.

Kimse unutmamalıdır:* Özgürlük, başkasının inancına hakaret etme hakkı değildir. Provokasyonla aydın olunmaz, kutsallarla savaşarak toplum ileriye gitmez. Madımak’ ta yanan sadece insanlar değil, tam da bu çarpık aklın bıraktığı izlerdi.

Bugün hâlâ, bu izleri görmezden gelenler; geçmişi yeniden yakmak isteyenlerdir.

Ve biz, bu oyunu bozmakla yükümlüyüz.

İstanbul Times - Mehmet Sebah Yiğit