BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİNE !

Tüfek icat oldu mertlik bozuldu. Yiğitlik, mertlik destanlarda kaldı.

Eskiden edepsizliğin bile bir edebi vardı. Ne güzel! Aklımda kalan biraz komikçe bir yaşantı bilirim belki de bir rivayet ama yerinde bir anlatım olacak.

Zamanın birinde başkalarının mallarıyla geçimini sağlayan biri var imiş. Yaşadığı yerde de açıkça bilinirmiş. Yaşlıca bir amca yıllık hasadını kaldırmış, ambarına taşımaya başlayacak iken yoldan kötü alışkanlığı olan kişi yoldan geçiyor imiş. Amca seslenmiş. “Oğlum bak ne kadar alacaksan al ambara taşımadan, taşıdıktan sonra alırsan bir de emeğime yanmayayım. “ O kişi “ayıp ediyorsun” anlamın da bir bakış atmış; “biz kimin malını alacağımızı biliriz amca sen rahat ol.”

Gülüyoruz bence ama hafif derinleştiğinde günümüz şartlarına göre güzellik görüyoruz.

“Bu kadar mı kötü halimiz?” diyeceksiniz. Maalesef öyle. Bakınız aynaya, bakınız yaşadıklarımıza. Hiç bu kadar böyle olmuş muyduk? Eskiden de vardı ama edebi de vardı. Şimdi “pes” demek bile bizi tatmin etmiyor.

Eğitimimizdeki liyakatsizlikleri, onları taçlandıran davranışları, milli bir hedefi kişi ya da kişilerin menfaatlerine indirgemeler…

Eğitim, eğitimin mimarları öğretmenlerimizle yürütülür. Bu mekanizmanın en önemli noktaları da idarecilerdir. İşte burada liyakati kaldıralı rotamız ilginç bir yere döndü. Geriye dönmeye bile razıydık oysa. Eskiden de vardı belki bir şeyler. Ama bu kadar liyakatsiz kişiler değildi. Biliyorlardı bir şeyler. Ayrıca insan olduklarının farkındalardı. Eziyet akıllarının geçmezdi pek.

Peki ya şimdi? İmzayı attınız mı idarecisiniz! O imza kadar sorgulanmıyor hiçbir vasfınız, bilginiz, beceriniz. İmzadan sonra makam kataloğu; ne verelim abime, ablama.

O imzayı atanlara da sormadan geçemeyeceğim. Siz şimdi idareci mi oldunuz😊 Hatta yaptıklarını onaylamıyorsunuz ama idareci olduğunuz için mecbur olduğunu dile bile getiriyormuşsunuz. Bu da güzel de değer mi? Siz bir eğitimcisiniz. Bir iki işiniz hallolacak diye iradenizi ipotek vermeye değer mi? Oysa biz ülkenin geleceğinin mimarlarıyız. Başarının anahtarının irademizi ipotek vermek olduğunu mu anlatacağız?

İlk olarak çoğalmak için kayırmacılık, iltimaslarla başladı. Sonra idarecileri ipotek altına aldılar. En önemli mekanizmalara çomak sokuldu. Çomak görülmesin diye herkese ulufeler dağıtıldı. İradesini ipotek verenler, eline tokmak verenlerin davulunu çalmaya başladı. O iradesini ipotek verenler çoğalma mücadelesine girdiler. Dikkat edin yönetim değil! Onlardan olursa eğitim çalışanları rahat ederdi. İzinde sorun yaşamazlar, ders programlarında, nöbette, iş ve işlemlerde… açık büfe iltimaslar sunuldu.

Böyle böyle tükeniyoruz işte. Ne hale geliyoruz yavaş yavaş. Hedef “BEYLERİMİZ mutlu olsun.” Hani bir yazımda da demiştim ya. İnsan sonlu bir varlıktır. Her şey bir gün bitecek. 65 kamudan, ecel de dünyadan ayrılış. Sonrası… Kuşaklar boyu bir vebal bu unutmayın. Bugün 85 milyon nüfus olarak düşünmeyin. Geçmişim mirası, geleceğin emanetçisiyiz. Bitme ihtimalini hesap edemedim. Kamudan veya dünyadan ayrıldığınızda isminizin önüne konulacak kelime önemli. Hangi değirmene su taşıdığımız çok önemli. Değirmenci de değil tüm vebal.

Anneler Ağlamasın !
Anneler Ağlamasın !
İçeriği Görüntüle

Hiçbir şey iradenizden daha kıymetli, daha onurlu değildir. Makamlar değil, kişiliğiniz, karakterinizdir size kazandıracak olan.

Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu dedik ya. Bilek gücüyle, akıl ile, strateji ile daha da önemlisi mangal gibi yürekler gitti yerine tüfek geldi. Artık bilgi, becerimizle, emeğimizle değil onlardan gayrısıyla savaşır olduk. Üç beş koltuk, bir iki iltimas, biraz torpile neler verdik neler. Çoğalacaklar diye yok olmaya mahkum olduk belki de. Oysa eğitim bir ülkenin temel taşlarındandı. Geleceğiydi. Bir bir söndürüyoruz ışıkları. Elbet bir gün fark edeceğiz. Bu kayırmaların saman alevi olduğunu geçince, şimşir tarak işimize yaramadığında anlayacağız. Geç olmaması temennisiyle…

İstanbul Times - Gülay ÇETKİN Eğitim Gücü Sendikası Denizli İl Temsilcisi