İnsan zihni, çoğu zaman gerçekleri yumuşatmak, anlamlandırmak veya katlanılır hale getirmek için savunma mekanizmaları geliştirir. Rasyonelleştirme, inkâr, yansıtma gibi davranışlar, kısa vadede bireyin ruhsal bütünlüğünü koruyabilir. Ancak bu mekanizmalar kalıcı hale geldiğinde, kişi içsel gerçeklikten uzaklaşır ve kendi gelişiminin önünü tıkar. Psikolojik büyüme, bu savunma mekanizmalarının farkına varmak ve yerlerine daha sağlıklı, bilinçli tepkiler geliştirmekle başlar.
Psikoterapide sıkça karşılaştığımız bir durum şudur: Danışanlar kendilerini anlatırken çoğu zaman “Bahane bulmuyorum ama…” diye başlar. İşte bu “ama” ile başlayan cümleler, kişinin gerçeği tam olarak sahiplenemediğini, bir miktar hâlâ kendi hikâyesini yumuşatmaya çalıştığını gösterir. Oysa psikolojik iyileşme sürecinin ilk adımı radikal içsel dürüstlüktür.
Benlik Saygısı, Öz-Şefkatle Beslenir
Psikolojide benlik saygısı, bireyin kendine dair değerlendirmesidir. Ancak bu değerlendirmenin sağlıklı olabilmesi için sadece başarı anlarında değil, hata yaptığımızda da kendimize saygı gösterebilmemiz gerekir. İşte burada devreye öz-şefkat girer. Dr. Kristin Neff’in çalışmalarında vurguladığı gibi, öz-şefkat; kendimizi eleştirmeden, suçlamadan, yargılamadan kabul edebilme kapasitesidir.
Öz-şefkat, zayıflıkları inkâr etmek değil, onlarla sağlıklı şekilde yüzleşmeyi seçmektir. “Ben beş para etmem” gibi içsel yıkıcı söylemler, ne dürüstlüktür ne de gerçeklikle ilgilidir. Aksine, bu tür ifadeler benlik algısını zedeler, öğrenilmiş çaresizliği besler. Oysa psikolojik dayanıklılık, kişinin hatalarını sahiplenip, onlardan bir şey öğrenebilecek yeterliliğe kendini açıkça ikna etmesidir.
İçsel Bütünlük: Düşünce, Duygu ve Davranışın Uyumudur
Psikolojik bütünlük; bireyin değerleri, hedefleri ve davranışları arasında tutarlılık kurmasıyla oluşur. Birey ne kadar çok “Aslında yapmak istemiyordum ama yaptım” derse, içsel çatışmalar da o ölçüde artar. Bu da bilişsel uyumsuzluk (cognitive dissonance) dediğimiz psikolojik bir gerginliğe yol açar. Bu tür uyumsuzlukların sürekli hale gelmesi, bireyin özgüvenini ve psikolojik sağlamlığını zedeler.
Bu yüzden kişi, kendine verdiği sözleri tutmaya çalışmalı; en azından neden tutamadığını dürüstçe analiz edebilmelidir. Gerçek bir özgüven, sadece “başarabildiklerine” değil, başaramadıklarına rağmen ayakta kalabilme becerisine dayanır.
Psikolojik Farkındalık, Sorumlulukla Başlar
Kişisel gelişim klişelerinden farklı olarak, gerçek psikolojik dönüşüm, “kendini affetmekle” değil, önce sorumluluk almakla başlar. Hataları inkâr etmek ya da küçümsemek yerine, onları anlamlandırmak ve telafi etmek gerekir. İşte bu noktada, travma sonrası büyüme (post-traumatic growth) kavramı devreye girer. İnsan, krizlerden güçlenerek de çıkabilir; yeter ki yüzleşmeye gönüllü olsun.
Psikolojik Sağlık, Sürekli Bir Uğraştır
İnsan zihni, çoğu zaman gerçekleri yumuşatmak, anlamlandırmak veya katlanılır hale getirmek için savunma mekanizmaları geliştirir. Rasyonelleştirme, inkâr, yansıtma gibi davranışlar, kısa vadede bireyin ruhsal bütünlüğünü koruyabilir. Ancak bu mekanizmalar kalıcı hale geldiğinde, kişi içsel gerçeklikten uzaklaşır ve kendi gelişiminin önünü tıkar. Psikolojik büyüme, bu savunma mekanizmalarının farkına varmak ve yerlerine daha sağlıklı, bilinçli tepkiler geliştirmekle başlar.
Açık Konuş, Gerçek Yaşa
Psikoterapide sıkça karşılaştığımız bir durum şudur: Danışanlar kendilerini anlatırken çoğu zaman “Bahane bulmuyorum ama…” diye başlar. İşte bu “ama” ile başlayan cümleler, kişinin gerçeği tam olarak sahiplenemediğini, bir miktar hâlâ kendi hikâyesini yumuşatmaya çalıştığını gösterir. Oysa psikolojik iyileşme sürecinin ilk adımı radikal içsel dürüstlüktür.
Benlik Saygısı, Öz-Şefkatle Beslenir
Psikolojide benlik saygısı, bireyin kendine dair değerlendirmesidir. Ancak bu değerlendirmenin sağlıklı olabilmesi için sadece başarı anlarında değil, hata yaptığımızda da kendimize saygı gösterebilmemiz gerekir. İşte burada devreye öz-şefkat girer. Dr. Kristin Neff’in çalışmalarında vurguladığı gibi, öz-şefkat; kendimizi eleştirmeden, suçlamadan, yargılamadan kabul edebilme kapasitesidir.
Öz-şefkat, zayıflıkları inkâr etmek değil, onlarla sağlıklı şekilde yüzleşmeyi seçmektir. “Ben beş para etmem” gibi içsel yıkıcı söylemler, ne dürüstlüktür ne de gerçeklikle ilgilidir. Aksine, bu tür ifadeler benlik algısını zedeler, öğrenilmiş çaresizliği besler. Oysa psikolojik dayanıklılık, kişinin hatalarını sahiplenip, onlardan bir şey öğrenebilecek yeterliliğe kendini açıkça ikna etmesidir.
İçsel Bütünlük: Düşünce, Duygu ve Davranışın Uyumudur
Psikolojik bütünlük; bireyin değerleri, hedefleri ve davranışları arasında tutarlılık kurmasıyla oluşur. Birey ne kadar çok “Aslında yapmak istemiyordum ama yaptım” derse, içsel çatışmalar da o ölçüde artar. Bu da bilişsel uyumsuzluk (cognitive dissonance) dediğimiz psikolojik bir gerginliğe yol açar. Bu tür uyumsuzlukların sürekli hale gelmesi, bireyin özgüvenini ve psikolojik sağlamlığını zedeler.
Bu yüzden kişi, kendine verdiği sözleri tutmaya çalışmalı; en azından neden tutamadığını dürüstçe analiz edebilmelidir. Gerçek bir özgüven, sadece “başarabildiklerine” değil, başaramadıklarına rağmen ayakta kalabilme becerisine dayanır.
Psikolojik Farkındalık, Sorumlulukla Başlar
Kişisel gelişim klişelerinden farklı olarak, gerçek psikolojik dönüşüm, “kendini affetmekle” değil, önce sorumluluk almakla başlar. Hataları inkâr etmek ya da küçümsemek yerine, onları anlamlandırmak ve telafi etmek gerekir. İşte bu noktada, travma sonrası büyüme (post-traumatic growth) kavramı devreye girer. İnsan, krizlerden güçlenerek de çıkabilir; yeter ki yüzleşmeye gönüllü olsun.
Psikolojik Sağlık, Sürekli Bir Uğraştır
İnsanın kendini tanıması ve geliştirmesi, bitmeyen bir süreçtir. Bugün olduğumuz yerden bir adım ileri gidebilmek, yarın daha işlevsel ve dengeli bir birey olabilmek için çaba göstermek zorundayız. Bu süreçte hedefimiz “mükemmel olmak” değil; daha bilinçli, daha bütün ve daha gerçek olmaktır.
Unutmayın, psikolojik sağlamlık; düşmemekte değil, her düştüğünde dürüstçe kalkabilmekte yatar. Ve bunun yolu, önce kendine dürüst olmaktan geçer.
İnsanın kendini tanıması ve geliştirmesi, bitmeyen bir süreçtir. Bugün olduğumuz yerden bir adım ileri gidebilmek, yarın daha işlevsel ve dengeli bir birey olabilmek için çaba göstermek zorundayız. Bu süreçte hedefimiz “mükemmel olmak” değil; daha bilinçli, daha bütün ve daha gerçek olmaktır.
Unutmayın, psikolojik sağlamlık; düşmemekte değil, her düştüğünde dürüstçe kalkabilmekte yatar. Ve bunun yolu, önce kendine dürüst olmaktan geçer.