Filistin’de yaşanan insanlık dramı, sadece dış müdahale ya da emperyalist çıkarlarla açıklanabilecek kadar yüzeysel değildir. Mesele, aynı zamanda İslam dünyasının ahlaki, siyasi ve toplumsal yapılarında derin bir çöküşü de yansıtmaktadır.
Bir asra yaklaşan bu trajedi karşısında, İslam ülkeleri arasında ortak bir irade geliştirilememiştir. Siyasal bağımlılıklar, mezhepsel ayrışmalar ve milliyetçilik temelli yaklaşımlar, birlikte hareket etme kabiliyetini zayıflatmış; Filistin meselesi çoğu zaman iç siyaset malzemesine indirgenmiştir.
Halk düzeyinde ise geçici tepkiler dışında sürdürülebilir ve etkili bir destek mekanizması geliştirilememiştir. Boykotlar sembolik kalmış, sivil inisiyatifler dağınık, duyarlılık ise mevsimsel olmuştur.
Bu tablo, yalnızca İsrail’in politikalarını değil, aynı zamanda İslam dünyasının kendi iç dinamiklerini de sorgulamayı zorunlu kılmaktadır.
Bugün sorulması gereken esas soru şudur:
*Filistin için gerçek ve kalıcı bir dayanışma zemini oluşturma iradesine sahip miyiz, yoksa sadece reaksiyonel tepkilerle vicdanımızı mı rahatlatıyoruz?*
İstanbul Times - Mehmet Sebah Yiğit - 10 Haziran 2025