José Saramago'nun "Körlük" romanı, medeniyetin ne kadar kırılgan olduğunu gösterir; temel ihtiyaçlar kısıtlandığında, insan hızla ilkel benliğine döner. Bugün, Türkiye'de fiziksel körlük olmasa da, çok daha tehlikeli bir salgın hüküm sürüyor: Etik ve Ahlaki Körlük.

YÖNETİMİN ZAFLARI VE OTORİTENİN İFLASI

Kriz anlarında yönetim, sadece bir düzen sağlayıcı değil, aynı zamanda bir ahlaki pusula görevi üstlenir. Ancak bu pusula sarsıldığında, toplum hızla kaosa sürüklenir.

LİYAKATİN KAYBI VE KURUMLARIN GÖZDEN ÇIKARILMASI

Yönetimin en büyük zaafı, liyakat yerine sadakati ikame etmesidir. Tıpkı Saramago'nun karantina binasındaki yetkililer gibi, bürokrasi de sorunları çözmek yerine üstünü örtmeyi veya yetkisiz kişilere devretmeyi seçmiştir.

• Rüşvet ve Torpilin Normalleşmesi: Kamu kaynaklarının hak edene değil, tanıdığa akıtılması, en temel adalet duygusunu yaralar. Bu durum, toplumsal güveni sarsan ve fırsat eşitliğini yok eden bir kurumsal körlük yaratır.

• Şeffaflık Eksikliği: Veri ve kararların şeffafça paylaşılmaması, halk ile yönetim arasında derin bir güvensizlik uçurumu açar. Yönetim, topluma güvenmediği gibi, toplum da yönetimin doğruyu söylediğine inanmakta zorlanır.

MUHALEFETİN AÇMAZI

Demokrasilerde muhalefet, sadece bir alternatif değil, aynı zamanda yönetimi denetleyen ve toplumsal sorunları görünür kılan görme yeteneğidir. Ancak muhalefetin bu rolü tam anlamıyla yerine getiremediği görülmektedir.

ÇÖZÜM ÜRETME YERİNE TEPKİ GÖSTERME KISIRLIĞI

Muhalif kanat, yönetimdeki yozlaşmayı ve adaletsizliği yüksek sesle dile getirse de, bu eleştirileri güçlü, ikna edici ve uygulanabilir çözüm önerilerine dönüştürmekte yetersiz kalmaktadır.

• Söylem Çevresinde Sıkışma: Enerjinin büyük bir kısmı, iktidarın diline reaksiyon göstermeye harcanmaktadır. Bu durum, muhalefeti pasif ve sadece tepkisel bir konuma iter. Etkili bir çözüm vizyonu sunulamadığı sürece, mevcut körlük durumu kalıcılaşır.

• Halkla Bağ Kurma Sorunu: Muhalefet, toplumun her kesiminin yaşadığı ekonomik ve etik çöküşü anlatırken, farklı yaşam biçimlerini kapsayan geniş bir empati köprüsü kurmakta zorlanabilir. Bu da, eleştirilerin yalnızca dar bir çevrede yankılanmasına yol açar.

HALKIN AHLAKİ SAVAŞI KAYBEDİŞi

Saramago’da medeniyet, temel ihtiyaçlar kaybolduğunda çöktü; çünkü bireyler kendi kişisel kurtuluşlarını, kolektif ahlaktan üstün tuttu. Bugün, halkın en büyük körlüğü, bireysel çıkarcılığa ve ilkesizliğe teslim oluşudur.

BİREYSEL ÇIKARCILIĞIN EGEMENLİĞİ

Ekonomik kriz ve güvensizlik ortamında, bireyler kısa vadeli avantajlar uğruna uzun vadeli ahlaki değerlerden feragat etmektedir.

• Ev Sahibinin Zalimliği: Konut piyasasında fırsatçılık yapan, fahiş kiralar talep eden ev sahibi, Saramago’nun romanındaki erzakları gasp eden çeteden farksızdır. Bu kişiler, yasal boşlukları kullanarak zayıf olanın yaşam hakkını ihlal ederler.

• Toplumsal Pasiflik: Ahlaksızlığa karşı ses çıkarmamak, haksızlığa karşı çıkmamak, en büyük ahlaki yenilgidir. Torpili kınarken, bir kapı açıldığında aynı sistemi kullanmayı kabul etmek; rüşveti eleştirirken, işi kolaylaştırmak için göz yummak; kendi vicdanımızı bizzat kör etmektir.

KÖRÜN KÖRE YAPTIĞI KÖTÜLÜK

Saramago’nun romanının acı gerçeği şuydu: Körler, kendilerini körleştiren sistemden çok, birbirlerine kötü davrandılar. Bugün de yozlaşmış bir sistemin gölgesinde, vatandaşın vatandaşa uyguladığı etik şiddet en büyük yaramızdır.

• Görmek Sadece Bir İşlev Değildir: Saramago'nun eserinde de anladığımız gibi; görme yeteneği, bizi iyi insan yapmaz. Gerçek görme, empati kurabilme, adil davranabilme ve toplumsal faydayı kişisel çıkarların üzerinde tutabilme yeteneğidir.

SONUÇ:

VİCDANI YENİDEN AÇMAK

Türkiye'deki salgın, ne bir iktidar ne de bir muhalefet sorunudur; bu, toplumsal etiğin erozyonudur. Bu körlükten kurtuluş, ne siyasi kararlarla ne de yasalarla gelecektir. Kurtuluş, her bireyin vicdanını açma ve kendi eylemlerindeki ahlaki sorumluluğu kabul etme eylemiyle başlayacaktır. Aksi takdirde, hepimiz, gören gözlerin körleştiği bu karanlık diyarda yaşamaya mahkûm kalacağız.

İstanbul Times - Mehmet Sebah Yiğit