Bu modernleşme süreciyle birlikte coğrafyada yürütülen din bilim çatışması problemine değinen İsmail Kara; dinleyicilerine “İslamiyet bilime karşı mıdır, değil midir?” sorusunu yöneltti. “Değildir.” Cevabını alan Kara; daha sonra ezberleri bozdu.
İslamiyet bilime aykırı değildir cümlesi felsefi olarak çok problemli bir cümledir.
“Bu cümle çok problemlidir. Modern bilim felsefi olarak dini bilgiyi kabul etmez. Bilgi olarak kabul ettiği şey insan aklı veya deneye dayalıdır. Görünür ve akla uygun olandır. Dini bilgi buna sığar mı? Dini bilgi akılla sınırlandırılabilir mi? İslamiyet bilime aykırı değildir cümlesinin kaynakları üç asır geriye gider. 1883 yılında Ernest Renand’ın neşrettiği “Dinle bilim uzlaşamaz” yazısından sonra bu çatışma çıkmıştır. Hangi dini kastediyor? Renan iyi bir Hristiyan değil, kastettiği genel olarak dindir. Yazının muhatapları arasında Müslümanlarda var. Makaleye Cemaleddin-i Efgani şöyle cevap veriyor: “Dinler ilimle barışık değildir diyorsunuz, bu hristiyanlıkla alakalı bir problem olabilir, İslamiyet bilimle barışıktır.” diyor. Bir buçuk asır sonra hala bu tartışmalarda aynı söz üzerinde dururuz. Hala böyle bir anlatım mekanizması var. Halbuki modern bilimin karşı çıktığı din olması bakımından Hristiyanlık, Yahudilik ve İslamiyet arasında bir fark yok. Modern bilim akıl ve tecrübe dışındaki bilginin bilimin dayanacağı bilgi olamayacağını söylüyor.”
Bu cümle felsefi ve ilmi olarak problemli, fakat toplumsal ve sosyolojik olarak çok yerinde olduğunu belirten Kara; “Batı ilmi ve bilimi karşısında ezik duruma düşmüş bir toplumun hissiyatını ayakta tutmak için önemli bir cümledir. Hissi olarak yıkılmayan bir toplum yıkılmaz. Fonksiyonu budur. Bu iki fonksiyonu ilim ve fikirle uğraşan insanların ayrı ayrı mütalaa etmesi gerekir. Fakat ne yazık ki bugün Türkiye’de ve İslam dünyasında ilimle uğraşan, ilahiyatçılar da dâhil olmak üzere herkes aynı hataya düşmektedir. Hislerle hüküm verilebilir elbet fakat hissiyatla yaşamak büyük kalabalıkların işidir. Eğitim almış kişileri büyük kalabalıklardan ayıran şey sadece hissiyatla yetinmemesidir.”