Demirel: “Sap döner, keser döner, bir gün de hesap döner”
“Esasen Türkiye’de siyaset kolay değildir. Çünkü siyasetin bir takım şartları çarpıtılmıştır. Bütün bunlara rağmen Türkiye sorunlarını mutlaka meşru zeminlerde kalarak, meşru hedefleri gözeterek halledecektir. Meşruiyet dışında bir şey düşünülemez. Meşruiyetin temelinde de serbest halk iradesine dayalı milli hakimiyet yatar.
İstanbul Times Haber Merkezi/ Neşe Özcan -Ankara
Biz bunu 60 senedir savunuyoruz. Demokrat Parti, bunun savunuculuğunu herkesten iyi yapacaktır, buna hiç şüphe yok. Senelerce beraberce koştuk bir çoğunuzla. Ama şimdi bayrak sizin elinizde. Sizin başarılı olacağınızı canı gönülden diliyorum. Hep söylüyorum; Sap döner, keser döner, bir gün de hesap döner.
Siyaset sabır işidir, çalışma işidir.
Hemen bir görev alınca ertesi gün, kimseyi kucağında iktidar getirip koymaz. Ama sabrederseniz, muhalefet yoluyla hizmet yapmak olduğu gibi, iktidar yoluyla da hizmet yapmak gelir. Millet, sağolsun bize bu görevleri geçmişte verdi. Sabredin, gayret edin milletin hakkını, hukukunu koruyun. Sesinizi çıkarın, koşun, öncesinde yaptığımız gibi. Biz size başarılar diliyoruz.” dedi.
Hemen bir görev alınca ertesi gün, kimseyi kucağında iktidar getirip koymaz. Ama sabrederseniz, muhalefet yoluyla hizmet yapmak olduğu gibi, iktidar yoluyla da hizmet yapmak gelir. Millet, sağolsun bize bu görevleri geçmişte verdi. Sabredin, gayret edin milletin hakkını, hukukunu koruyun. Sesinizi çıkarın, koşun, öncesinde yaptığımız gibi. Biz size başarılar diliyoruz.” dedi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Türkiye’de 10 yıl yüksek devlet memurluğu, 21 yıl milletvekilliği, 10 yıl başbakanlık, 7 yıl cumhurbaşkanlığı yaparak bu milletin ve devletin, cumhuriyetin, medeniyet mücadelesinin ortak hafızası olmuş, sayın cumhurbaşkanımızın huzurundayız.
Türkiye’nin kalkınma ve demokrasi mücadelesini uç noktaya taşımak için verilen mücadelenin bugün bayraktarları olarak sorumluluğumuza uygun bir şekilde yapılan büyük kongremizde mesuliyeti aldık ve bugünlere geldik.
Bundan sonra da bu bayrağı geçmişten devraldığımız değerler, misyonumuz, hizmetlerimiz ve bugünkü sorumluluklarımızla beraber yarınlara taşıma ümidiyle, mücadelesiyle, azim ve kararlılığıyla bu mücadeleyi vermek için var gücümüzle çalışıyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte bu hafızanın bize devrettiği bu bayrağı, Türkiye’nin de beklentisi doğrultusunda daha iyi bir noktaya taşıyacağımıza inancımız tamdır. ”
Bundan sonra da bu bayrağı geçmişten devraldığımız değerler, misyonumuz, hizmetlerimiz ve bugünkü sorumluluklarımızla beraber yarınlara taşıma ümidiyle, mücadelesiyle, azim ve kararlılığıyla bu mücadeleyi vermek için var gücümüzle çalışıyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte bu hafızanın bize devrettiği bu bayrağı, Türkiye’nin de beklentisi doğrultusunda daha iyi bir noktaya taşıyacağımıza inancımız tamdır. ”
Demirel gazetecilerin sorularına da şu cevapları verdi:
Gazeteci Soru: Öncelikle Beşir Atalay’ın bugün bir açıklaması vardı, 28 Şubat süreci ile ilgili. ‘Sayın Demirel bu sürecin koordinatörüdür’ dedi. Sizin bununla ilgili bir açıklamanız olacak mı?
Süleyman Demirel: Ben şimdi teker teker kimseye cevap verecek durumda değilim. Ben söyleyeceğimi söyledim.
Soru: Peki bir sorum daha var o zaman. Geçen hafta Darbe Komisyonuna açıklamalarda bulundunuz. Bununla ilgili tutanaklar yayınlanıyor. 1966 yılında Giresun’daki bir konuşmanızda tehdit içeren bur not bırakılmış sanırım. ‘Menderes’i astık, sizi de asarız’ yazılı bir not. Bunun içeriği nedir efendim?
Süleyman Demirel: Giresun’da bir miting esnasında, bu zabıtta da yazıldı. Orada bir çınar ağacı vardır. Eski haliyle duruyorsa Giresun. Orada kısmi Senato seçimine gidildi. Dolayısıyla ben konuşurken bana birisi getirip önüme bir kağıt koydu. Açtım baktım, “Sayın Menderes’i astık seni de asarız” dendi. Ben de döndüm dedim ki, “kim bunu gönderen?” O kişi kaybolmuştu. Ben de “Asarsınız katil olursunuz” dedim.
Soru: Peki ne oldu daha sonra notu ileten kişi ?
Süleyman Demirel: Bu tür işleri yapanlar çok çabuk kaybolur.
"Ben Özal’ın öldürüldüğüne inanmıyorum”
Soru: Efendim, 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili bir denetleme kurulu bir rapor yayınladı. Bu ölümün şüpheli olduğunu söyledi. Gerekli araştırmaların incelemelerin yapılmadığını söyledi ve bir otopsi yapılması konusunda bir öneri getirdi. Siz de o dönemde yaşananları, çevreyi, ortamı biliyorsunuz. Sizce o ölüm aydınlatabilinir mi? Önümüzdeki süreçte ne yapılmalı? Sizin görüşünüz ne ?
Süleyman Demirel: Tabii hadiselerin üzerinden 15 seneden fazla zaman geçti. 19 sene geçti. 19 sene zarfında zaman zaman böyle bir şey ortaya atıldı konuşuldu. Şu ana kadar böyle bir şey ortaya çıkmadı. Ben şimdi şahsi kanaatimi söylersem, yani o araştırmaya ters düşmüş olurum. Ama ben söyledim şahsi kanaatimi. Ben böyle bir şeye inanmıyorum. Ben inanmıyorum.
Soru: Neye inanmıyorsunuz efendim.
Süleyman Demirel: Yani öldürüldüğüne, zehirlendiğine vesaireye inanmıyorum. Çünkü ölümünden hemen kısa süre sonra yani 5 – 6 saat sonra; 5 – 6 saat sonra değil 10 saat sonra gelebildim ancak ben. Çünkü İzmir’deydim.
Bana o gün doktorların söylediği, hep bir ağızdan ‘buraya ölü geldi’ dediler. Ondan sonra ben de doktor değilim ki zaten bunlara inandım. Ben Başbakanım. Elimizden gelen her şeyi yaptık. Eğer bir şey varsa. Ondan sonra ailesi bir süre sonra hadisenin vadesiyle ölme değil de, öldürülme şeklinde olduğu üzerinde ısrarla duruldu.
Bana o gün doktorların söylediği, hep bir ağızdan ‘buraya ölü geldi’ dediler. Ondan sonra ben de doktor değilim ki zaten bunlara inandım. Ben Başbakanım. Elimizden gelen her şeyi yaptık. Eğer bir şey varsa. Ondan sonra ailesi bir süre sonra hadisenin vadesiyle ölme değil de, öldürülme şeklinde olduğu üzerinde ısrarla duruldu.
İşte mesele şeye gelmiş; bir de adli tıp mailesinde söylüyor. Tabi ki, bu tür şeyler gizli kalmamalıdır. Laf bitmiyor çünkü bu lafı tüketmek lazım bir yerde. Neyse ne. Öyleyse öyle. Öyleyse kim yaptıysa onu bulmak lazım. Değilse kesmeleri lazım. 19 sene 20 sene sürmez. Mesele bu iddialar çıktığı günden itibaren böyle birşeyin olabileceğine ben ihtimal vermedim. Benim şahsi kanaatim bu.
Sös konusu olan Devlet Başkanı’dır. Devletin bir sürü imkanları var. Araştırır bulur, çıkarır ortaya. Ama Türkiye’de devletin bulup çıkardığı ya da bulamadığı şeylere de inanmıyor kimse. Yani devlet bunu çıkardıktan sonra, bir şey dese de kimse inanmıyor. Varmış dese inanmıyor.
İstanbul Times / Neşe Özcan Ankara