AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, genel seçimin 2011 yılının yaz ayında yapılacağını belirtti ve ekledi:

AKP MYK dün referandum sonucunu ve bundan sonra atılacak adımları görüştü. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik toplantının ardından yaptığı açıklamada genel seçimin 2011 yılının yaz ayında yapılacağını belirterek, “Ama bu, hiçbir suretle erken seçim anlamına gelmeyecektir” dedi.

‘Başkanlık sistemi gündemimizde yok’

Çelik, başkanlık sistemine ilişkin bir soru üzerine de şunları söyledi: “Bizim sistemimizde başkanlık sistemi gibi bir gündem şu anda yok. Elbette Türkiye’de her şeyin konuşulması gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.

AİHM'in Dink kararı

Bir soru üzerine AİHM'in Hrant Dink kararıyla ilgili değerlendirmede bulunan Çelik, şöyle konuştu:

"Biliyorsunuz Hrant Dink davasında Türkiye, dostane çözüm önerdi. Aile buna pek yanaşmadı. Mahkeme de şartların oluşmadığına hükmetti. Türkiye, Avrupa Konseyi'nin kuruluşundan beri konsey üyesi bir ülke. AİHM de Avrupa Konseyi adına yargılama yapan bir mahkemedir. Türkiye, AİHM'nin yargı yetkisini kabul etmiş bir ülkedir. Dolayısıyla bu karara saygı duymaktan başka yapılabilecek bir şey yoktur. Hrant Dink'i öldüren kişi, onun destekçileri ve onların taşıdığı zihniyet, bu iğrenç cinayet sadece saygın bir insanı ve Türk vatandaşını öldürmekle kalmamış, ülkemizin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde mahkum olması sonucunu doğurmuştur. Keşke böyle bir cinayet hiç olmasaydı. Keşke Türkiye, böyle talihsiz bir mahkumiyetle karşı karşıya kalmamış olsaydı. Biz, insanın yaşama hakkı ve kendini ifade etme özgürlüğü söz konusu olduğu zaman, anlamsız hesaplama yapmanın gerekli olmadığını düşünüyoruz.

Bundan sonra devletimiz özellikle insanın yaşama hakkı ve düşünce özgürlüğü söz konusu olduğu zaman maalesef daha önce yapılan hatalara düşmeyecektir ve savunulmayacak, savunulmaması gereken konularda savunmaya girmeyecektir. Bizim esas amacımız insan haklarının çiğnenmemesidir, ifade özgürlüğünün ayak altına alınmaması ve insan hayatının kutsal bir hak olduğunu bu toplumda artık bir düşünce olarak, bir hayat tarzı olarak benimsenmesini, bir zihniyet değişim ve dönüşümünün gerçekleşmesidir. Bu karardan dolayı üzgünüz. Keşke Türkiye böyle bir mahkumiyetle karşı karşıya kalmasaydı ama Türkiye bu meselede Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da gördüğünüz gibi itiraz etmeyecektir."