BİR SAYI ÖNCE 41 YILDIR 9 DÖNEMDİR İBB BAĞIMSIZ ADAYI OLAN FATMA RAGİBE KANIKURU LOĞOĞLU’NU MANŞET HABER YAPMIŞTIK BUGÜN DE İZMİT ÇAYIROVA’DA YAŞANAN EKREM PALON ‘UN SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNUN İÇİNE SOKULDUĞU KÖTÜ DURUM’DAN ÇIKIŞ ÖNERİLERİNİ SİZLERE KENDİ AĞZINDA SAUNACAĞIZ…

İŞTE EKREM PALON’UN DÜŞÜNECEŞLERİ İLE SİZİ BAŞ BAŞA BIRAKIYORUZ …

Değerli bakanlarım ve değerli gurup başkanvekillerim! Sesime kulak veren herkesi saygıyla selamlıyorum.

Biliyorsunuz, memleketimizde yerel seçimler yapılacak. Partilerin belediye başkan adayları seçilmeleri halinde neler yapacaklarını ve kime, hangi kesime neler vereceklerini vadediyorlar.

Gazeteciler Sorunlarını Masaya Yatırdı Gazeteciler Sorunlarını Masaya Yatırdı

Seçim öncesi ise, cami önlerinde lokum, şerbet ve hurma, mahalle aralarında ise kapı kapı dolaşıp zeytin, bulgur ve makarna gibi gıda kolileriyle insanların iradelerini satın almaya çalışıyorlar. Kapı önlerinde bulgur, pirinç ve makarna ile insanları rencide etmek ahlaksızlıktır.

İnsanları önce fakir düşürüp sonrada iki kilo zeytinle kurtarmaya çalışmak fakirleştirilmiş o halkı aptal yerine koymaktır. Seçim çalışmalarında yapılan bu masraflar ve israflar yani lokum, şerbet, hurma, makarna ve bulgurlar politikacıların cebinden değil, yine bu halkın cebinden çıkmaktadır.

Günlerce sokak sokak dolaştırılan propaganda araçlarının yakıt masrafları da bu fakir halkın cebinden çıkmaktadır. Ben bütün bu yapılanları yani ikram ve iyilik gibi gözüken her şeyi bu güzel memleketimin güzel insanlarına yapılmış bir hakaret olarak görüyorum.

FAKİRLEŞTİR ERZAK İLE OY SATIN AL DEVRİ BİTSİN…

Bulgur, pirinç ve makarnalarla sizlere anlatmak istediğim şey şudur. Birçok politikacı bu ürünlerle halkın iradesini satın almaya çalışıyorlar. Peki, en pahalı oy hangi seçim döneminde satın alınmıştır ya da satın alınmaya çalışılmıştır.  14 Mayıs 2023 genel seçimlerinde satın alınan ya da satın alınmaya çalışılan oylar en pahalı oylardı.

BİR GÜN İLE 20 YIL BEKLEMENİN NERESİNDE ADALET VAR EY YÖNETİCİLER ?

 EYT’yi bir günle kaybeden kadınlarda 20 yıl, erkeklerde ise 17 yıl fark oluşmuştur. Yani 8 Eylül 1999 sigorta girişli bir EYT’li  9 Eylül 1999 sigorta girişli bir kadından tam 20 yıl erken emekli olmaktadır. Bugün en düşük emekli maaşı 10 000 tl dir. Hükümet EYT’yi çıkarırken 20 yıl erken emekli ettiği bir kişiye minimum 2 400 000 tl para ödemiştir.   

                 20 yıl erken emekli olan 10 000 tl maaşlı bir kişi 2 400 000 tl

                 20 yıl erken emekli olan 40 000 tl maaşlı bir kişi 9 600 000 tl.

            İktidar partisi,  yaşı gelmeden 20 yıl önce emeklilik hakkını verdiği kişilere bu meblağları peyderpey ödeyeceğini taahhüt etmiştir. Yıl sayısı aşağı düştükçe bu rakamlarda aşağı düşecektir. Ben bir oy için ödenen rakamları anlatmaya çalıştım.  Bu rakamlarla İstanbul’un birçok semtinde çok iyi evler satın alabilirsiniz. Peki, 20 yıl erken emekli edip minimum -2,5- maksimum -10- milyon tl ödediğimiz bu bir oyun yasayı çıkaranlara yani iktidar partisine oy olarak yansıyacağının garantisi var mı? Tabii ki hayır. İşin en acı tarafı da şu ki garantisi olmayan bir oy için bir ev parası ödenmesidir. Garantisi olmadığından dolayı 14 Mayıs 2023 seçimleri ikinci tura yani 28 Mayıs’a kaldı. Bu kadar parayı ödemeyi taahhüt ettiğin iki buçuk milyon EYT’linin oylarını alabilmiş olsaydın eğer o seçim ikinci tura kalır mıydı? Şimdi soruyorum! Garantisi olmayan bir oy için minimum -2,5-  ve belki de -10- milyon ödemek akıl işi mi! Bu kadar parayı verdiğin kişi ya oy vermezse--- uçtu para!  Ve uçtu da!

Yeniden Refah Partili dostlarıma;

“Tek ümidimiz sizsiniz, bizi (yani cumhur ittifakını) desteklemezseniz seçimi kaybediyoruz! Anketler bunu söylüyor” dediğimde;

“ Ne yapalım kaybediyorsanız. Biz kendi partimizi destekliyoruz, kimsenin partisine baston olamayız” diyorlar.   Ben kendilerine;

“Bakın, bu iktidar partisi sizi (EYT’den) emekli etti, vefa borcunuz var” dediğimde;

“Etmeseydi” diye cevap veriyorlar. Ne kadar acı değil mi? İnanın insanın içi sızlıyor!

“Bakın, kimsenin iradesini parayla satın alamazsınız. Ödediğiniz paralar heder olur. Yani hazinenin parası buhar olur.

Peki, EYT’liler bu şansı nasıl elde ettiler? Taş atıp ta cam mı kırdılar? Hayır! Bir tek cam kırmadan istediklerini elde ettiler diyemeyeceğim, çünkü onlar almadılar, politikacılar verdiler. Fransa’da emeklilik yaşının 62 den 64 e çıkarılması için yasa hazırlanırken çalışanlar başkent Paris’de dâhil bütün büyük şehirleri ateşe verdiler, barikatlar kurup arabaları yaktılar, bütün bu yapılanlara rağmen devlet yine geri adım atmadı.

Emeklilik yaşını 62 den 64 e çıkardı. Peki, benim bu güzel ülkemde ne yaptılar? Benim ülkemde ise tam tersi yapıldı. Emeklilik yaşını 60 dan 40 a düşürmek için meydanlarda davul zurna eşliğinde halaylar çektiler, oyunlar oynayıp emekli olma şansı yakaladılar.

Bakın, güle oynaya, davulla zurnayla emekli oldular. “Hak kazanma” gibi bir deyim kullanamıyorum, çünkü bunlar hak gasp ettiler. Düşünebiliyor musunuz, bir taş atıp bir cam kırmadan yirmi yıl erken emekli oldular.  

Fransa’da ise şehirleri yakıp yıkmalarına rağmen hükümet yine geri adım atmadı. “Milletimin zararına olan şeye seçim kaybetsek de yokum” deyip bir dönem sonra milletimin zararına olan şeye evet demeyi ben ihanet olarak adlandırıyorum.

Milletimin zararına olan bir şeyi bilmeyerek yapmak hatadır, bilerek yapmak ise ihanettir. Ben, mecliste kanun çıkaran vekillerimize şunu söylemek istiyorum:  “Doğru söyleyenler köyde kalmalıdır, köyden kovulmamalıdır. Kovarsak eğer köyümüzde doğru söyleyecek kimse kalmayacaktır. Başarılara ‘başarı’, ihanetlere de ‘ihanet’ diyebilecek birileri hep olmalıdır.  

Doğru söyleyebilecek kimselerin yokluğu ihanetlerin başarı gibi gözükmesine sebep olacaktır.”  Mecliste, “kabul edenler ve etmeyenler” çağrısına el kaldıran o eller ihanete el kaldırmışlardır. Sayın vekiller! Kanunlar çıkartılırken yapılan oylamalarda verilen oyların ve atılan imzaların sizleri nasıl bir vebal ve sorumluluk altına soktuğunun farkında mısınız? Unutmayın ki, altın ve gümüşün olmadığı o günde yani hesap gününde ne milletvekili dokunulmazlıklarınızın ne de korumalarınızın size bir faydası olmayacaktır. Herkes hesabını yalnız verecektir.           

Dönemin maliye bakanı; “Bir gap yaptırdı 22 gap kadar masraf çıkarttı” diye uzun yıllar başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmış rahmetli Süleyman Demirel’i suçluyordu ve haklıydı da. O dönem maliye bakanlığı yapan Sayın Mehmet Şimşek bugün bir kez daha o bakanlığın başında bulunmaktadır. O gün bir gap yaptıranların 22 gap kadar masraf çıkarttıklarının hesabını yapan Mehmet Şimşek bakanımın; “bugün bir Artvin barajı yaptıranların EYT ile kaç Artvin barajı kadar masraf çıkarttıklarının hesabını da yapıp kamuoyuyla paylaşma zorunluluğu vardır.

Ben bir Türk vatandaşı olarak bunu kendisinden bekliyorum. Açıklaması için EYT ihanetini gerçekleştirenlerin ölmesini mi bekliyor. Yaptıkları ihaneti başarı olarak adlandıran Sayın gurup başkanvekillerim! Devletin hazinesini çarçur etmek başarı mı sayılıyor! Sayın Mustafa Elitaş, Sayın Muhammet Emin Akbaşoğlu. Sayın Vedat Bilgin, Sayın Nurettin Nebati ve Sayın Cumhurbaşkanım. Rahmetli Süleyman Demirel’in 38 yaşında emekli ettikleri daha bu milletin sırtından inmeden bu kez 40 yaşındaki -2,5- milyon insanı hazinenin kapısına bağladınız. Hazineden para aktarmadan emeklinin maaşını ödeyemiyorsunuz. 15 yıl pirime karşılık -45-yıl maaş ödemesinin sürdürülebilir olmadığını siz bilmiyor musunuz?

Bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız. 40 yaşında emekli ettiğiniz bu insanlar -Z- kuşağı diye adlandırılan bu gençlerin sırtında kaç yıl duracaklar biliyor musunuz? En az 40 yıl!  Peki, sürdürülebilirliği olmayan bu duruma hazinemiz kaç yıl dayanır? Ne yazık ki, yıl yerine ay konuşmamız gerekiyor.

 Yani 1999 depreminde deprem paralarıyla memur ve işçi maaşlarını ödediğimiz günlere geri döndük. Senelerce her seçim öncesi rahmetli Savaş Ay’ın Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı programı televizyonlardan gösterip; Kemal Kılıçdaroğlu SSK yı batırdı diye suçladınız. Bugün Kılıçdaroğlu dönüp; “siz benden daha beter ettiniz” dese haksız mı şimdi? Gerçi Kemal Kılıçtaroğlu da bu ihanetin baş mimarlarındandır.

O da hükümeti tuzağa düşürmek için EYT yi körüklemiştir ve de başarılı olmuştur.  Anlaşılan o ki, iktidarı ve muhalefeti, bütün siyasi partiler iktidar olabilmek için her türlü ihaneti gerçekleştirebiliyorlar.

Bu ihanet hazırlık aşamasındayken ne bir kanaat önderi, ne bir akademisyen ve ne de bir parti lideri çıkıp da, “yapmayın etmeyin, yazıktır günahtır, milletin parasını çarçur etmeyin demedi, herkes seyretti. Sırası gelince de, ben daha çok vatanperverim diyerek milliyetçilik konusunda yarışa girerler. Bir dönem sonra bir ihanet daha gerçekleşirse eğer o günü ‘ekonomi bayramı’ ilan edip davullar ve zurnalar eşliğinde meydanlarda halaylar çekip bayramımızı kutlarız artık.                

HANİ GAZ BULMUŞTUNUZ NEDEN FYATLAR DÜŞMÜYOR O ZAMAN ?

Gaz bulduk, tuz bulduk, petrol bulduk şunu bulduk bunu bulduk diye gelen ama yalan ama gerçek müjdelere inanın ben sevinemiyorum.  Bu müjdelerin doğru olduğunu ve hazineyi doldurduğumuzu kabul edelim. Hazinenin parasını Eminönü’ndeki kuşlara yem serper gibi saçıp savurduktan sonra gaz, tuz ve petrol bulmak fayda eder mi? -2,5- milyon insanı bir günde emekli etmek ne demek! Böyle bir olay süper devletlerin ekonomilerini dahi çökertir.

Sayın Cumhurbaşkanımız, ”ben iki bakanımıza yani Sosyal Güvenlik Bakanımız Vedat Bilgin ve Maliye Bakanımız Nurettin Nebati’ye talimat verdim. Birlikte çalışın bakalım bu işin altından kalkabilecek miyiz?” diye iki bakanı EYT için görevlendiriyor. Her iki bakanımızda çalışmalarını tamamladıktan sonra kamuoyuna duyuruyorlar. Sosyal Güvenlik Bakanımız;

“EYT den emekli olacak sayı toplamda -2,5- milyon, fakat bunların bir kısmı memur. Bunlar emeklilik istemeyebilir diye açıklama yapıyor.  Maliye Bakanımız Nurettin Nebati ise;

“EYT nin bütçeye maliyetini hesapladık. Para kasada hazır duruyor.” diye açıklama yapıyor. Bugün ise emeklilerimizin zam taleplerini dile getiren politikacılara Cumhurbaşkanımız kızarak;  “Birileri çıkıp 10 bin lira seyyanen ekleyelim diye emeklileri tahrik ediyor. 16 milyon emeklimiz var. Bunu eklemek demek 1,7 trilyon lira eklemek demek.

Dikkat ediniz mevcut maaş tutarından bahsetmiyorum. Ek artışın maliyetini anlatıyorum. Ülkemizde tek çivi çakmasak, bütçeyi buraya aktarsak bile yetmiyor. Deprem harcamalarını tamamını bu iş için kullansak bile yine yeterli gelmiyor. Devletin çalışanlarına maaşlarını vermesek o zaman belki bu tutarı karşılayabiliriz.” diye yanıt veriyor.

CUMURBAŞKANIMIZ SESİMİ DUYSUN 

Ben buradan Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum; Sayın Cumhurbaşkanım, asrın felaketini yaşadığımızda memleketin sırtına kene gibi yapışmak isteyen bu ucube guruba, “sayın arkadaşlar 10 tane şehir yerle bir oldu, biz bu işi birkaç yıl öteleyelim” diyebilirdiniz ama demediniz. Siz, Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin ‘EYT nin bütçeye maliyetini hesapladık. Para kasada hazır duruyor’ sözüne mi aldandınız.

Ben, Vedat Bilgin ve Nurettin Nebati’nin ya sizi aldattıklarını ya da yanlış hesap ettiklerini düşünüyorum. O gün oy için 40 yaşındaki insanları emekli ederken 70-80 yaşındaki insanları aç bırakabileceğinizi ya hesap edememişler ya da sizden gizlemişler. ‘Para kasada hazır duruyor’ sözü sizi aldatmış olmalı.

Siz emekli ettiğiniz insanlara bir yıl değil ölene kadar maaş vereceğinizi taahhüt ediyorsunuz. Bugün sayıları 16- belki de -17- milyonu bulmuş emeklileri nasıl doyuracağız. 40 yaşındaki insanları emekli edip oylarını alalım derken bu kez pastadan payları küçülen 70-80 yaşındaki emeklilerin oylarını kaybettiniz. Ucuz sinema ve tiyatro biletleriyle mi yaşlı emeklilerin hayatlarında iyileştirmeler yapacaksınız!

EMEKLİ SEÇİM VAADLERİNE KONU EDİLMESİN ARTIK …

Bir hususu daha belirtmek istiyorum. 45-50 yaşında iş bulamıyoruz diye mazeret uyduran o EYT liler sizin deyiminizle bugün ‘çift dikiş’ yapıyorlar. Ben bugün 60 yaşımdayım ve hala çalışıyorum. Peki, 70-80 yaşındaki yaşlılar nasıl çalışacak? Belediye başkan adaylarının, ”ben muhtaç emeklilere aylık -3-5- bin tl yardımda bulunacağım” gibi seçim vaatleriyle mi yaşayacaklar.

Bu, o yaşlı insanların onurlarını incitmez mi? Oy uğruna 40 yaşındaki insanları emekli ederken 70-80- yaşındaki insanları belediyelere muhtaç ettiniz. Sayın Cumhurbaşkanım! Ben emekli olabilmek için beş yıl yaş bekledim. Minimum maaştan beş yılın karşılığı 600 000 tl dir. Devlet benim 600 000 tl mi ne zaman ödeyecek.

Peki, bu hak değil mi? Altı milyon insanın böyle bir hak kaybı var. Devlet öncelikli olarak bu hak kayıplarını ödedikten sonra EYT denilen bu ucube gurubun maaşını ödemelidir. Günlerce meydanlarda ”mağduruz, mağduruz” deyip davul zurna eşliğinde halay çektiler. Onlar mı mağdur yoksa benim gibi yaş bekledikten sonra emekli olan altı milyon mu mağdur? Ben hakkımı helal etmiyorum.

Bu mu adalet! Bir yandan “çok çalışmalıyız, üretim yapmalıyız, üretim olmadan kalkınma olmaz” diyoruz diğer yandan ise saçına ak düşmemiş insanları iş hayatından çekip emekli ediyoruz. İnsanları genç yaşta emekli ederek mi kalkınacağız! Böyle adalet ve kalkınma olmaz. Bu mu adalet ve kalkınma?  

 Benim hak kaybım EYT öncesiydi, birde EYT sonrası hak kayıpları var. Bir günle, bir ayla bir yılla 17-20 yıl sonra emeklilik olur mu? Danışmanlarınızdan; ‘Sayın Cumhurbaşkanım,  bir günle EYT yi kaçıran 20 yıl sonra emekli olabilecek, burada bir adaletsizlik var.’ diye sizi uyaran olmadı mı? Sevindirdiğinizden daha çok nefret ettirdiğiniz oldu.

EKREM PALO BURADA HAKSIZSINIZ HEM BİR GÜN İLE 17 YIL BEKLEMEK HAKSIZLIK DİYECEKSİNİZ HEM DE BU ADALETSİZLİĞİN GİDEİLMESİ İÇİN ÇABA HARCAYAN EAMADDER’E UCUBE DİYEMEZSİNİZ …

Şimdide EMADDER adıyla yeni bir ucube gurup oluştu. Onlarda davullarını zurnalarını alıp çıktılar meydanlara. Halay çekip, şarkı türkü söyleyerek emekli olabileceklerini sanıyorlar. Ve olurlar da! Ve haklılarda! Önceki guruptan yani EYT lilerden kopya çekiyorlar.

EYT liler de şarkı türkü söyleyerek emekli olmuşlardı. Staj ve çıraklık mağdurlarını takiben, ümit verdiğiniz ev kadınları da davul ve zurnalarını ellerine alıp sokaklara inerlerse eğer memlekette emekli olmayan insan kalmayacaktır artık. 30-40 yaşındaki gencecik insanların, “Emsallerimizi emekli ettiniz bizi de emekli edin” deyip davullu zurnalı seslerini duyurmaya çalışmaları bir adaletsizliğin yaşandığının göstergesidir.

Bu haksızlığın giderilmesi için ya bu insanlarında 40 yaşında emekli edilmesi gerekiyor ya da erken emekli edilenlerin emekliliklerinin iptal edilmesi gerekiyor.  İnanın, sevindirdiğinizden daha çok nefret ettirdiğiniz insan oluşmuştur. Duyurulur.

 Değerli bakanlarım ve grup başkanvekillerim! Bu bir karamsarlık ve çıkmaz yol değildir. Çok güzel sözlerimiz var; “Yanlış hesap Bağdat’tan döner, yanlıştan dönmek erdemdir” deyip bütün emeklilerin hesapları yeniden hesaplanmalıdır.

Hatta gerekiyorsa eğer çıkartılacak bir kanunla haksız ve erken emekli edilenlerin emeklilikleri iptal edilmelidir. Erken emekli edilenlerin ya da olmak isteyenlerin ise Avrupa’dan örnek alınarak (Almanya, Finlandiya) sürdürülebilirliği olan sistemler uygulanmalıdır. Emeklilik sisteminde kriterler emekli olunan yaş ve prim gün sayısı olmalıdır.

Kimse vaktinden önce emekli edilmemelidir. Unutmayalım ki hepimiz bu geminin içindeyiz. Bu gemi batarsa eğer hepimiz batarız. “Ülkemizde tek çivi çakmasak, devletin çalışanlarına maaş vermesek belki emekliye zam yapabiliriz”  sözü davullu ve zurnalı, şarkılı ve türkülü emekli olanların sayısından kaynaklanmaktadır. 42-43 yaşında emekli olmak ne demek! En az 50-52 yaş sınırı olmalıydı.

Son bir dertte şu ki, hastanelerde kalp ameliyatı olan ya da kalp pili taktıran ya da bir organı hasar alan binlerce kişi doktor raporlarıyla erken yaşta emekli ediliyorlar. Kalp ameliyatından çıkar çıkmaz hoplaya zıplaya Sosyal Sigortalar Kurumu’na gidip emeklilik başvurusunda bulunuyorlar. İnanın koşa koşa gidiyorlar.

Çalışabilecek durumdaki binlerce genç insan emekli ediliyor. Bu iş bu kadar kolay olmamalı. Ve de kayıt dışı çalışıyorlar. Bu da başka bir çift dikiş. Malulen emekli olanların tamamı yeniden taramadan geçirilmelidir.

Hoplayıp zıplayanlara, horon tepenlere bakım parası ödeniyor. Haksız yere malulen emekli oldukları yetmiyormuş gibi bir de bakım parası alıyorlar. Şu yükün ağırlığını görebiliyor musunuz? Yapılan haksız ödemelerin yasal faizleriyle birlikte iadesi sağlanmalıdır. Yetim maaşı alabilmek için nikahsız yaşayanlar da ayrı bir dert.

Sırtüstü yatarken primleri devlet tarafından ödenmiş her yıl 55 000 muhtarın emekliye sevk edilip ölene kadar maaş bağlanması ise bu dertlerinde üzerinde bir dert. Okey ve jokey oynayarak emekli olan 55 000 insandan bahsediyorum.

BÜYÜKŞEHİRLERDEKİ MAHALLE MUHTARARINA ÇOK İŞ KALMADI İSTANBUL’DA 20 SEÇMENİ OLAN MAHALLEER  VAR VE ORADA MUHTAR VAR DEVLETE MALİYETİ 30 BİN TL BU MUHTARIN YAZIK DEĞİL Mİ ?

Muhtarlarımız akşama kadar kahvehanelerde okey ve jokey oynuyorlar. Mahallelerde; “Ne gerek var ki? Kaldırılsın artık şu muhtarlıklar” serzenişi var! Özellikle şehirlerdeki muhtarlıkların kaldırılması yönünde bir karar alınması memleketi sevince boğacaktır.

Mektubumuz, Ak Parti grup başkanvekillerimiz ve son iki dönem maliye ve çalışma ve sosyal güvenlik bakanlarımızla paylaşılmıştır.

 Kaynak :İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

Editör: Hüseyin Çetiner