İSTANBULLLU KARA FATMA GAZETEMİZE ŞUNLARI SÖYLEDİL BİR TOPLUM İÇİN VE EDEBİYAT ÇOK MÜHİM...

Bir tolum için tank, top tüfenk ve askeri alet edevatlar ne kadar hayati öneme sahipse askeri zaferden sonra bu zafer dil ve edebiyat ile beslenmezse o zafer uzun sürmez.

İstanbul Times Haber Merkezi – Hüseyin Çetiner

Mustafa Kemal Atatürk Paşa nasıl ki Türkiye Cumhuriyetinin askeri ve siyasi olarak kurucusu ise hiç şüphe yok ki Mehmet Akif Ersoy’da bu ülkenin milli marşını yazmış diline önemli katkılar yapmış büyük bir şair ve yazardır.

Hayır Lokması Hayır için Lokma Döktürme Kültürü
Hayır Lokması Hayır için Lokma Döktürme Kültürü
İçeriği Görüntüle

Bugün Edirnekapı şehitliğine 15 Temmuz 2016 yılında yapılan hain darbe girişiminde şehit edilen insanlarımızı rahmetle yad etmek için buraya geldik. Buraya gelmişken İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un kabrini ziyaret edip dua etmeden gitseydik büyük bir eksiklik olmuş olurdu.

Sizin de gördüğünüz gibi tek başıma dua ederken Allah’ın bir lütfu olarak Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat, İstanbul Valimiz Davut Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nuri Aslan başta olmak üzere çok sayıda üst düzey yönetici ve bürokrat Merhum Akif’in kabrinde yaptığım duaya amin demeleri beni, çok mutlu ve memnun etti.

Ben 80 yaşındayım son 50 yılda ülkemizde yapılan bir çok milli törenlere ve kutlamalara katılıyorum. Bugünde burada ülkemizin kaderi açısından çok önemli olan 15 Temmuz 2016 yılında yaşanan darbe girişiminin 9.yıl dönümünde Edirnekapı şehitliğinde Kur’an ve dua seslerinin yankılanması hem bizler hem de burada yatan şehitlerimiz için çok anlamlıdır.

Ben 15 Temmuz kalkışmasının içeriğe ve detayına girmek istemem ancak resmi olarak devletimiz bu günü 9 senedir Milli Birlik Ve Beraberlik günü olarak kutluyoruz.

Bedir’den bugüne kadar dinimiz için, devletimiz için, yüce kitabımız için, ezanımız için, bayrağımız için hepimiz her zaman uyanık olmak durumundayız. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a ve bu ülke için bedel ödeyen herkese Allah’tan rahmet dilerim.

Mehmet Akif Ersoy Hakkında Kısa Bir Özet?

Mehmed Ragîf, daha sonra Mehmet Âkif Ersoy (20 Aralık 1873, İstanbul - 27 Aralık 1936, İstanbul), Arnavut asıllı Türk şair, veteriner hekim, öğretmen ve siyasetçidir. Mehmet Âkif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) ulusal marşı olan İstiklâl Marşı'nın yazarıdır.

İstiklâl Marşı'nın yanı sıra Çanakkale Destanı, Bülbül ve 1911-1933 yılları arasında yayımladığı yedi şiir kitabındaki şiirleri bir araya getiren Safahat, en önemli eserlerindendir. II. Meşrutiyet döneminden itibaren Sırat-ı Müstakim (daha sonraki adıyla Sebilü'r-Reşad) dergisinin başyazarlığını yapmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak 1. TBMM'de yer almıştır.

Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının Aralık ayında İstanbul'da, Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde Sarıgüzel Mahallesi'nde dünyaya geldi. Nüfusa kaydı doğumundan sonra babasının imamlık yaptığı ve ilk çocukluk yıllarını Geçirdiği Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde yapıldığı için nüfus cüzdanında Âkif'in doğum yeri Bayramiç olarak görünür.[2]

Çocukluğunun büyük bölümü annesinin Fatih, Sarıgüzel'deki evinde geçti. Kendisinden küçük, Nuriye adında bir de kız kardeşi vardır.

İlköğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi'nde o zamanların âdeti gereği 4 yıl, 4 ay, 4 günlük iken başladı. Üç yıl sonra ilkokul bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine 1882 yılında Fatih Merkez Rüştiyesi'nde başladı. Bir yandan da Fatih Camii'de Farsça derslerini takip etti. Dil derslerine büyük ilgi duyan Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızcada hep birinci oldu. Bu okulda onu en çok etkileyen kişi, dönemin "hürriyetperver" aydınlarından birisi olan Türkçe öğretmeni Hersekli Hoca Kadri Efendi idi.

Rüştiyeyi bitirdikten sonra annesi medrese öğrenimi görmesini istiyordu, ancak babasının desteği sonucu 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu.

Fatih Camii’nde Gülistan ve Mesnevi okutan Esat Dede’den dersler aldı.[7] 1888'de okulun yüksek kısmına devam etmekteyken babasını kaybetmesi ve ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin[1] yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaptı, aile bu eve yerleşti. Artık bir an önce meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak isteyen Mehmet Âkif, Mülkiye İdadisini bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebine (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu.[8]

1913’te kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin halkı edebiyat yoluyla aydınlatma amacı güden neşriyat şubesinde Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid, Süleyman Nazif, Cenap Şahabettin ile beraber çalıştı. 2 Şubat 1913 günü Bayezid Camii kürsüsünde, 7 Şubat 1913 günü Fatih Camii kürsüsünde konuşarak halkı vatanı savunmaya çağırdı.

1916 başlarında Teşkilat-ı Mahsusa tarafından Arabistan'a gönderildi. Görevi, bu topraklardaki Arapları Osmanlı'ya karşı kışkırtan İngiliz propagandası ile mücadele etmek için "karşı propaganda" yapmaktı.

Mehmet Âkif, Berlin'deyken heyecanla Çanakkale Savaşı ile ilgili haberleri takip etmişti. On dört ay süren savaşın zaferle sonuçlandığı haberini Arabistan'da iken aldı. Bu haber karşısında büyük coşku duydu ve Çanakkale Destanı'nı kaleme aldı. Arabistan dönüşünde iki ay Lübnan'da kalan Mehmet Âkif, "Necid Çölleri'nden Medine'ye" şiirinde bu seyahatini anlattı.

Bu dönemde Anadolu toprakları işgale uğramış; Türk halkı Kurtuluş Savaşı'nı başlatarak direnişe geçmişti. Bu harekete katılmak isteyen Âkif, Balıkesir'e giderek 6 Şubat 1920 günü Zağnos Paşa Camii'nde çok heyecanlı bir hutbe verdi.

Halkın beklenmedik ilgisi karşısında daha birçok yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı ve İstanbul'a döndü. Bu arada Sebilürreşad idarehanesi, Millî Mücadele'ye katılmak için Anadolu'ya geçmiş olanlarla İstanbul'daki yakınlarının gizli haberleşme merkezi hâline gelmişti. Âkif, Kurtuluş Savaşı'nı desteklemesi nedeniyle 1920'de Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye Cemiyetindeki görevlerinden azledildi.

Mehmet Akif Ersoy Müze Evi, Mehmet Âkif Ersoy'un Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara'da ikamet ettiği ve İstiklâl Marşı başta olmak üzere çok sayıda şiirini yazdığı müzeye dönüştürülmüş Ankara evidir.

İstanbul'da rahat hareket etme olanağı kalmayan Mehmet Âkif, görevinden azledilmeden az önce oğlu Emin'i yanına alarak Anadolu'ya geçti. Sebilü'r-Reşad'ı Ankara'da çıkarması için Mustafa Kemal Paşa'dan davet gelmişti. TBMM'nin açılışının ertesi günü olan 24 Nisan 1920 günü Ankara'ya vardı. Millî Mücadele'ye şair, hatip, seyyah, gazeteci, siyasetçi olarak katıldı. Ankara'ya varışından bir süre sonra ailesini de yanına aldırdı.

1921'de Ankara'da Taceddin Dergâhı'na yerleşen Mehmet Âkif, Burdur milletvekili olarak meclisteki görevine devam etmekteydi. Taceddin Dergâhı'nda kaldığı ev Mehmet Akif Ersoy Müzesi olarak ziyarete açıktır.

Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı ( İTHA )