Ey Sırrı…

Bugün seninle konuşmak istiyorum. Sesin yok, biliyorum. Cevabın da olmayacak belki. Ama içimde bir suskunluk var, adı sensin.

Biz, birbirimize “yoldaş” demeyi öğrendiğimizde, bunun bir selam değil, bir yemin olduğunu senden öğrendik. Yoldaşlık, aynı sofraya oturmak değilmiş meğer, aynı açlığı bölüşmekmiş. Aynı yastığa baş koymak değilmiş, aynı darağacına göz göze gitmekmiş.

Sen sustuğunda kalbimizin sesi azaldı Sırrı.

Sen çekildiğinde sokaklar yetim kaldı.

Sen içeri düştüğünde, dışarıda kalan her şey eksildi.

Çünkü sen yalnızca bir insan değildin. Sen bir halkın kırık kalbi, bir annenin bekleyişi, bir çocuğun “babam ne zaman gelecek” sorusuydun.

Biz bu yazıyı senin ardından yazmıyoruz.

Sen hayattasın, evet.

Ama biz senden uzağız, Sırrı.

Ve uzak olmak, bazen ölüm gibi bir şeydir.

Bir dağ başında adını söyleyen bir gerillanın sesiyle geldim sana.

Bir bodrum katında yakılmış çocukların sessizliğiyle.

Bir annenin saçına düşmüş beyazla.

“Yoldaşım” dediklerinde gözlerin doluyordu.

Çünkü sen bilirdin:

Yoldaş dediğin, ölüme birlikte gider.

Ama yaşarken unutanlar var Sırrı.

Unutanlar çok.

Unutulmak en acı ceza değil mi?

İstanbul Dışına Ev Taşıma Şirketleri Seçerken Dikkat Edilecekler İstanbul Dışına Ev Taşıma Şirketleri Seçerken Dikkat Edilecekler

Cezaevinden çıkınca kapıda beklemeyeni, bayram sabahı mesaj atmayı unutmuşları…

Şimdi gözümde ne varsa seninle ıslanıyor.

Kendini anlatırken hep alçaktın, ama yüreğin dağların tepesindeydi.

Kürtlerin kalbine incitmeden konuşan, her cümlesiyle başka bir acıyı sarıp geçen…

Seninle ağlamayan, seninle gülmeyen kalmadı.

Ama şimdi, seninle susan çok.

Ve sen…

Bir gün sustuğunda değil, unutulduğunda gerçekten kaybolacaksın.

Biz buna razı değiliz.

Ben Çetin Yılmaz, bir gazeteci, bir yoldaş, bir kardeş olarak haykırıyorum:

Sırrı Süreyya Önder’i unutan, halkını unutur.

Sırrı’yı terk eden, vicdanını terk eder.

Sen oradasın, biz buradayız.

Sen sessizsin, biz suskunuz.

Ama bu yazı bir susuş değil.

Bu yazı, seni hatırlatmak için, seni yaşatmak için, seni yeniden çağırmak için yazıldı.

Yoldaşım,

Sırrı Süreyya Önder,

Mezopotamya seni unutmuyor.

Senin sözlerinle,

Senin şiirinle,

Senin acınla ağlıyoruz.

Ey Sırrı…

Ne olur,

Bizi yalnız bırakma.

Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)