ADA’DA ALTINCI HAFTA
19 MART SİVİL DARBESİ MAĞDURU AİLELER ALTINCI KEZ SARAÇHANE’DE BULUŞTU
DR. DİLEK KAYA İMAMOĞLU: BU HUKUKSUZLUK BİTSİN, ADALET HERKES İÇİN İŞLESİN
19 Mart sivil darbesinin mağdurları tarafından kurulan Aile Dayanışma Ağı, altıncı buluşmasını Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirdi. İktidar kumpasıyla özgürlüğü elinden alınan seçilmiş İBB Başkanı, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşi ve sivil toplum gönüllüsü Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, basın açıklamasını okudu.“Yeni adli yıl başlarken, hepimizde bir umut yeşermişti,” diyen Dr. İmamoğlu, “‘Belki bu yıl farklı olacak’ dedik.
TÜM ÇOCUKLAR İÇİN DİLİYORUM Kİ; BABALARINDAN, ANNELERİNDEN VE SEVDİKLERİNDEN AYRI KALMASINLAR
Daha adil, daha eşit, insan haklarına uygun bir anlayış hâkim olacak sandık. Ama çok kısa sürede gördük ki yanılmışız. 30 Ekim 2024’ten bu yana belediye başkanlarımız, bürokratlarımız, siyasiler, belediye emekçileri, yani onlarca insan tutuklandı. Sevgili eşim Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları 168 gündür tutuklu. Ve henüz iddianamesi bile olmayan bir dosya için, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı ihlal edilerek, ‘yüzyılın yolsuzluğu’ gibi peşin hükümler verildi. Mahkemeler, muhalefeti dizayn etme aracına dönüştürüldü,” şeklinde konuştu.
KIZIMIZ BEREN BUGÜN 14 YAŞINA BASTI
Umutla başlayan yeni adli yılın, adalet beklentisini daha ilk günlerden yerle bir ettiğinin altını çizen Dr. İmamoğlu, “Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları, hâlâ uygulanmıyor. Yetkisiz mahkemeler, hukuksuz kararlar vermeye devam ediyor. Yüzlerce tutuklu, hâlâ savunma hakkı ihlal edilerek, iddianamesini bekliyor. Hasta tutuklular, yaşam hakkı için umut ediyor. Bizler, buradan bir kez daha söylüyoruz: Bu hukuksuzluk bitsin, adalet herkes için işlesin! Çünkü biliyoruz ki; eğer çocuklarımızı koruyamıyorsak, kadınlarımız güven içinde yaşayamıyorsa, her gün bir cinayet ve şiddet haberiyle uyanıyorsak… Eğer gazeteciler özgürlüklerinden mahrum ediliyorsa, gençler anayasal haklarını kullandıkları için tutuklanıyorsa… Eğer sahte diplomalar dağıtılırken, Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıl önce emeğiyle aldığı diplomalar iptal ediliyorsa… Hiçbir şey yolunda değildir. Özgürlüğün, adaletin olmadığı bir ülkede ne huzur ne mutluluk ne refah olur. Adalet olmadan bereket olmaz,” eleştirilerini yöneltti.
ADALET OLMADAN BEREKET OLMAZ
Bugün, kızları Beren’in 14 yaşına bastığını kamuoyu ile paylaşan Dr. İmamoğlu, “Bugün Beren’imiz 14 yaşına girdi. Doğduğu günden bugüne kadar, bu yaşına kadar ilk defa biz de babamızdan ayrı, Beren babasından ayrı böyle bir doğum günü geçiriyor. Ama biz umutluyuz. Bu sürecin nasıl bir süreç olduğunu, ailece hepimiz biliyoruz. Bunun bilincindeyiz, farkındayız. En çok da çocuklarımızdan güç alıyoruz bunun için. Tabii ki Beren'in doğum gününü vesile kılarak, bugün tüm çocuklar için diliyorum ki; babalarından, annelerinden ve sevdiklerinden ayrı kalmasınlar. Özgürce sarılabildikleri, sağlıkla ve mutlulukla büyüyebildikleri bir ülkeyi onlara emanet etmek istiyoruz. Mutluluk ve umut içinde yaşasınlar.,” dedi.
DR. DİLEK KAYA İMAMOĞLU: BU HUKUKSUZLUK BİTSİN, ADALET HERKES İÇİN İŞLESİN
19 Mart sivil darbesinin mağdurları tarafından kurulan Aile Dayanışma Ağı (ADA), altıncı buluşmasını yine Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirdi. Kalabalık bir vatandaş topluluğunun destek verdiği buluşmada, basın açıklaması, iktidar kumpasıyla özgürlüğü elinden alınan seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşi ve sivil toplum gönüllüsü Dr. Dilek Kaya İmamoğlu tarafından okundu. Dr. İmamoğlu’nun açıklamasının ardından, sırasıyla; 43 yılını İBB’ye vermiş Anadolu Yakası Zabıta Müdürü Nazan Başelli’nin kızı Doğa Turap, Esenyurt Belediyesi çalışanı Cem Alper Akyüz’ün annesi Seher Akyüz ve Saraçhane eylemlerinde tutuklana gençlerden İrem Sayın söz alarak, kendilerinin ve ailelerinin yaşadıkları hukuksuz süreci kamuoyu ile paylaştı.
DR. İMAMOĞLU: “BİR KEZ DAHA TALEBİMİZİ HAYKIRIYORUZ:TARAFSIZ MAHKEMELER, ADİL VE TUTUKSUZ YARGILAMA”
Konuşmasına, buluşmaya katılanlara destekleri için teşekkür ederek başlayan Dr. İmamoğlu, şunları söyledi:
“Her hafta biraz daha büyüyen bu kalabalık, yalnızca bize değil, adalet arayan herkese güç veriyor. Altı haftadır, azimle buradayız. Bu hukuksuzluklar son bulana dek, ülkemize hukuk ve demokrasi gelinceye dek, aynı azimle devam edeceğiz. Çünkü bizler, yalnızca kendimiz için değil; bu ülkenin vicdanı için, hak, hukuk ve adalet için buradayız.
Bu dayanışma, aydınlık yarınlar için her gün daha da güçlenerek büyüyor. Biliyoruz ki bu ülkenin geleceği için bedel ödeyenlerin sesine ortak olan milyonlar var. Bizim davamızın siyasi bir hedefi yok. Bizim davamız; haksızlığa uğrayanın sesi olmak, mağdur edilenin yanında durmak, susanların ve susturulanların değil, özgürce konuşanların ülkesi için mücadele etmektir. Kapımız; ayrışmak isteyenlere değil, buluşmak isteyen herkese açıktır. Bizim buluşmalarımız; kucaklaşmanın, dayanışmanın ve umudun mekânıdır. Hedefimiz çok nettir: Hukukun, herkes için eşit ve adil işlemesi. Bunun için bir kez daha talebimizi haykırıyoruz: Tarafsız mahkemeler, adil yargılama ve tutuksuz yargılama istiyoruz.”
“YENİ ADLİ YIL YANILTTI !”
“Yeni adli yıl başlarken, hepimizde bir umut yeşermişti. ‘Belki bu yıl farklı olacak’ dedik. Daha adil, daha eşit, insan haklarına uygun bir anlayış hâkim olacak sandık. Ama çok kısa sürede gördük ki yanılmışız. 30 Ekim 2024’ten bu yana belediye başkanlarımız, bürokratlarımız, siyasiler, belediye emekçileri, yani onlarca insan tutuklandı. Sevgili eşim Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları 168 gündür tutuklu. Ve henüz iddianamesi bile olmayan bir dosya için, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı ihlal edilerek, ‘yüzyılın yolsuzluğu’ gibi peşin hükümler verildi. Mahkemeler, muhalefeti dizayn etme aracına dönüştürüldü. Muhalif belediyeler hedef alındı. Ardından, görevsiz ve yetkisiz bir mahkeme eliyle, tamamen hukuksuz bir kararla CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimi görevden uzaklaştırılmak istendi. Halbuki yasalarımız net; Yüksek Seçim Kurulu’nun onayladığı seçimler, bir asliye hukuk mahkemesi kararı ile yok sayılamaz. İl Başkanlığı’na kayyım atama girişimi, devam eden kongre sürecinin durdurulmak istenmesi, yalnızca bir partinin iradesine değil, demokrasimize indirilen ağır bir darbedir. Halkın adalet ve demokrasi talebini susturmak için, hukuk bir kez daha ayaklar altına alınmıştır.”
“SAHTE DİPLOMALAR DAĞITILIRKEN, EKREM İMAMOĞLU’NUN 31 YIL ÖNCE EMEĞİYLE ALDIĞI DİPLOMALAR İPTAL EDİLİYORSA; HİÇBİR ŞEY YOLUNDA DEĞİLDİR”
“Umutla başlayan adli yıl, adalet beklentisini daha ilk günlerden yerle bir etti. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları, hâlâ uygulanmıyor. Yetkisiz mahkemeler, hukuksuz kararlar vermeye devam ediyor. Yüzlerce tutuklu, hâlâ savunma hakkı ihlal edilerek, iddianamesini bekliyor. Dün, Anadolu Adliyesi'nde yapılan yargılama sonrası, Beykoz Belediye Başkanımız ve çalışma arkadaşları tahliye edilerek, tutuksuz yargılanmalarına karar verildiğini öğrendik. Olması gereken aslında tam da buydu. Çünkü tutuklama istisnadır.
Esas olan tutuksuz yargılamadır. Bizler, buradan bir kez daha söylüyoruz: Bu hukuksuzluk bitsin, adalet herkes için işlesin! Çünkü biliyoruz ki; eğer çocuklarımızı koruyamıyorsak, kadınlarımız güven içinde yaşayamıyorsa, her gün cinayet ve şiddet haberiyle uyanıyorsak; eğer gazeteciler, özgürlüklerinden mahrum ediliyorsa; gençler anayasal haklarını kullandıkları için tutuklanıyorsa; eğer avukatlar savunma görevlerini yerine getiremiyorsa; eğer sahte diplomalar dağıtılırken Ekrem İmamoğlu'nun 31 yıllık diploması, alnının emeğiyle, teriyle almış olduğu diploması iptal ediliyorsa, bu ülkede hiçbir şey yolunda gitmiyordur. Özgürlüğün, adaletin olmadığı bir ülkede ne huzur ne mutluluk ne de refah olur. İşte biz bu yüzden, tam da bu yüzden buradayız.”
“BİZ BİR ARADA OLDUKÇA, UMUT DA ADALET DE BÜYÜYECEK”
“Aile Dayanışma Ağı, toplumun vicdanının sesidir. Bu ses, her gün biraz daha büyüyor, çoğalıyor. Ve biz biliyoruz ki bu ses asla susmayacak. Çünkü bizler bir arada oldukça, umudumuz da büyüyecek. Bugün buradan bir kez daha çağrı yapıyorum: Adalet ve demokrasi isteyen herkesi, her Cuma saat 11.00’de Saraçhane’ye, dayanışmaya bekliyoruz. Unutmayalım; biz varsak, umut da var. Bu ülkeye demokrasi de eşitlik de kolay gelmedi, yine kolay olmayacak. Ama mücadeleyle, dayanışmayla, inançla yeniden gelecek. Zor günlerden geçiyoruz ama bu yol bizi aydınlığa, demokrasiye, eşitliğe ve adalete götürecek. Ve biz, bu yolu hep birlikte yürümeye kararlıyız. Bugün aramızda olan değerli misafirlerimize ve çok değerli sanatçımız Mustafa Alabora'ya desteklerinden dolayı gönülden teşekkür ediyorum.”
“İYİ Kİ DOĞDUN BEREN…”
“Sözlerime son vermeden, bugün bizim için, kendi ailemiz için çok önemli bir duyguyu sizinle paylaşmak istiyorum. Bugün, ailemizin en anlamlı günlerinden biri. Aile bireylerimizin en küçüğü, sevgili kızımız Beren İmamoğlu'nun bugün doğum günü. (Dilek İmamoğlu ve kızı Beren kucaklaşırken, kalabalıktan ‘İyi ki doğdun Beren’ sesleri ve alkışlar geldi.) Bugün Beren’imiz 14 yaşına girdi, 14 yaşını doldurdu.
Doğduğu günden bugüne kadar, bu yaşına kadar ilk defa biz de babamızdan ayrı, Beren babasından ayrı böyle bir doğum günü geçiriyor. Ama biz umutluyuz. Bu sürecin nasıl bir süreç olduğunu, ailece hepimiz biliyoruz. Bunun bilincindeyiz, farkındayız. En çok da çocuklarımızdan güç alıyoruz bunun için. Tekrardan kızımın doğum gününü kutluyorum. Tabii ki Beren'in doğum gününü vesile kılarak, bugün tüm çocuklar için diliyorum ki; babalarından, annelerinden ve sevdiklerinden ayrı kalmasınlar. Özgürce sarılabildikleri, sağlıkla ve mutlulukla büyüyebildikleri bir ülkeyi onlara emanet etmek istiyoruz. Mutluluk ve umut içinde yaşasınlar.”
43 YILLIK BELEDİYECİ BAŞELLİ’NİN KIZI TURAP:“ANNEM, SUÇSUZLUĞUNUN SUÇUNU ÇEKMEK İÇİN SİLİVRİ CEZAEVİ'NDE YATIYOR”
Dr. İmamoğlu’nun ardından konuşan, 43 yılını İBB’ye vermiş Anadolu Yakası Zabıta Müdürü Nazan Başelli’nin kızı Doğa Turap, mikrofona annesinin zabıta şapkasıyla çıktı. Turap, duygu yüklü konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Saygıdeğer büyüklerim, kıymetli aileler, hepinizi selamlıyor. Bir selamı da Sayın Başkanım Ekrem İmamoğlu ve kıymetli anneme gönderiyorum. Bugün sizlere aylardır pek çok yerde dinlediğiniz konulardan bahsetmek istemiyorum. Sadece duygularımı ifade etmek istiyorum. Ama ne yazık ki sözün bittiği yerdeyim. ‘Ateş düştüğü yeri yakar’ derler. Ve ben, aylar önce evimize düşen ateşten bu yana söyleyecek söz bulamıyorum. Acının dili, dini, rengi olmaz. Ama pek çok tarifinden biri, şu an karşınızda duruyor.
Annem, suçsuzluğunun suçunu çekmek için Silivri Cezaevi'nde yatıyor. Yani annem, aylardır tutuklu. Ne kadar kolay söyledim değil mi? Bu kadar zamandır basın yayın organlarında başkan, müdür, müdür yardımcısı gibi sıfatlarla paylaşımlarda bulunurken, unutulmaması gereken en önemli şeyi bu sıfatlarla unutuyoruz. Çünkü bu sıfatların, unvanların hepsi, her şeyden önce birer insan. Kimi anne, kimi baba, kimi eş, kimi kardeş ve hepsinin bir ailesi var. Her ailenin de kendi içinde bir hikayesi var.”
“BENDEN ANNEM ALINDI; DAHA NE SÖYLEYEBİLİRİM Kİ ?”
“Benim için ise annem, hayatın kendisi demek. Benden hayatım alınmış, daha ne söyleyebilirim ki? Hani deriz ya ‘cennet annelerimizin ayaklarının altındadır.’ Benim cennetim alınmış, daha ne söyleyebilirim ki? Beni anlamak için, kimsenin benim yaşadığımı yaşamasına gerek yok. Çünkü bu öyle bir acı ki, vicdanın sesine kulak veren herkes beni anlayacaktır. Annemi görmek istediğimde göremiyor, konuşmak istediğimde, konuşamıyor, uzakta değil ama varıp dokunamıyorum. Benden annem alındı, daha ne söyleyebilirim ki. Dün zulme uğrayan, bugün zulüm ile abad olamaz. Zira zalimin felahı olmaz. Buradan beni dinleyen ve dinleyecek olan herkesin sadece vicdanına sesleniyorum. Benden annem alındı; daha ne söyleyebilirim ki? Mevlana Celaleddin-i Rumi der ki, ‘Sesini değil sözünü yükseltmeli insan, çünkü gök gürültüleri değil yağmurlardır yaprakları yaşatan.’ Şu an dikkat ettiğiniz üzere biraz bağırıyorum. Çünkü ne hazindir ki bugün ülkemizde yaşananlar, sesimi duyurabilmem için beni bağırmak zorunda bırakıyor.”
“ADALET TOPALDIR AMA ER YA DA GEÇ GİDECEĞİ YERE VARIR”
“Bugüne kadar çok kez üzüldüm, ağladım, canım yandı. Çocuktum; düştüm, ağladım. Gençtim; düştüm, ağladım. Her defasında ‘başıma daha kötü ne gelebilir’ derdim. Büyük konuşmuşum. Ama bugün büyük konuşmayacağım. Çünkü boynumda, dört duvar arasında bana yaptığı kolyem, bileğimde bilekliğim, göğsümde annemin umudunu taşıyorum. Bana umut etmeyi, o öğretti. Çünkü o da biliyor ki, gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden önceki andır. İşte beni böyle bir kadın yetiştirdiği için, böyle bir kadının evladı olduğum için, alnım ak, başım dik. Bunun onurunu, gururunu ömrümün sonuna kadar şerefle taşıyacağım. Buradan, bu vesileyle, tüm zabıta teşkilatının Zabıta Haftası'nı annem adına kutluyorum. Bu sene, ne yazık ki 43 yıl sonra bu kutlamalarda annem, üniforması ve selamı yok. Anneciğim, buradan sana sesleniyorum: Bugün sen burada olamasan da kızın burada ve sen hakkını alana kadar, senin sesin olmaya devam edecek. Annem adına tüm zabıta teşkilatına selam olsun. Sözlerimi her zaman söylediğim şu dizelerle noktalamak istiyorum: Adalet topaldır ama er ya da geç gideceği yere varır.”
SEHER AKYÜZ: “ÇOCUKLARIN GÖZLERİNDEKİ ÖZLEMİ, KIRILAN KALPLERİ, HANGİ VİCDAN ONARABİLİR”
ADA’nın altıncı Saraçhane buluşmasında, Esenyurt Belediyesi çalışanı Cem Alper Akyüz’ün annesi Seher Akyüz, evladı ve adaletsizliğin kurbanı olmuş, suçsuz yere cezaevinde yatan tüm masumlar için konuşacağını belirterek şunları söyledi:
“Esenyurt Belediyesi Başkanımız Prof. Dr. Ahmet Özer’in haksız, hukuksuz yere tutuklanmasıyla beraber evladım tam 8 aydır haksız yere cezaevinde tutuluyor. Ancak bu zulüm sadece ona değil, hepimize yapılıyor. Gelinim iki küçük evladına hem anne hem baba olmak zorunda kalıyor. O minik eller babasına sarılmayı baba kokusunu, baba şefkatini özlüyor. Çocukların gözlerindeki özlemi, kırılan kalpleri, hangi vicdan onarabilir.”
OĞLUMLA GURUR DUYUYORUM
“Ben oğlum dürüst, onurlu, vicdanlı bir insan olarak yetiştirdim. O üç üniversite bitirmiş, gece gündüz çalışmış, kendini geliştirmiş bir evlat. Hayali ülkesine faydalı olmak, ailesine helal lokma götürmekti. Alnı ak, başı diktir. Ben onun annesiyim, onunla gurur duyuyorum.”
CEZAEVİNDEN MESAJ: “ONLAR ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ ALABİLİR GÜLÜŞÜMÜZÜ ASLA ALAMAZLAR”
“Biliyorum ki biz yalnız değiliz. Bu ülkede benim oğlum gibi suçsuz yere demir parmaklarının ardında atılmış nice baba, nice evlat, nice eş var. Cezaevlerinde yalnızca duvarlar değil, umutlar da sınanıyor. (Oğlum) Demir parmakların ardında şunları size iletmemi istedi: ‘Anneciğim gülmek devrimci bir eylemdir. Onlar özgürlüğümüzü alabilir gülüşümüzü asla alamazlar’ Işte bu söz bana güç veriyor“
.”BİR ANNENİN YÜREĞİNİ YAKMAYI HANGİ SİSTEM HAK GÖREBİLİYOR ?”
“Burada soruyorum. Hangi vicdan, hangi hukuk, hangi adalet masum insanları aylarca iddianamesiz mahkemesiz cezaevinde tutabiliyor. Bir annenin yüreğini yakmayı, çocukların kalbini kırmayı, hangi sistem hak görebiliyor. Biliyoruz ki adaletin olmadığı yerde huzur da olmaz güven de olmaz. Geleceğe dair umut olmaz. Eğer bugün masumlar suçluymuş gibi gösteriliyorsa yarın hangi çocuk güvende olacak. Eğer dürüst, onurlu insanlar cezalandırılıyorsa, bu ülkenin yarınlarını kim inşa edebilecek? Bizim talebimiz net, adalet istiyoruz.”
İREM SAYIN: “ONURLU BİR YAŞAMI, ADİL BİR EĞİTİMİ, EŞİT BİR GELECEĞİ SAVUNDUK”
Seher Akyüz’ün ardından anayasal haklarını kullandıkları için tutuklanan gençlerden İstanbul Bilgi Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik öğrencisi İrem Sayın yaşadığı hukuksuzlukları kamuoyu ile paylaştı. 22 Mart akşamı ailesiyle birlikte katıldığı Saraçhane mitingi sonrası tutuklandığını kaydeden Sayın, “Bu ülkenin gençleri olarak onurlu bir yaşamı, adil bir eğitimi, eşit bir geleceği savunduk. Fakat o gün savunduğumuz en kutsal değer olan özgürlüğümüze bir kelepçe vuruldu” dedi.
“TAM BİR KAOS ORTAMI İÇİNDEYDİK”
Saraçhane eylemlerinde göz altına alınan tüm gençler gibi kötü muamele ve insan haklarına aykırı gözaltı süreci yaşadığını belirten Sayın, “25 Mart'ta Çağlayan'a sevk edildik. Hepimiz umutluyduk. Yine saatlerce aç, susuz ve bir şekilde araçta bekletildik. Savcıyla bile görüşmeden doğrudan duruşma salonuna çıkartıldık. Hayatımızda belki de ilk kez hakim karşısındaydık. Ama kimse bizi dinlemiyordu. Sanki bir duvara konuşuyorduk. Herkes bize merak etmeyin çıkacaksınız diyordu. Ama sonuç hepimizi şoke etti. Tutuklama kararı gelmişti. Ne olacağını, nereye gideceğimizi kimse bilmiyordu. Tam bir kaos ortamı içindeydik. Yine saatlerce süren bekleme ve sağlık kontrolünün ardından ancak gece yarısı Silivri Cezaevi'ne varabildik” diye konuştu.
“DÖRT DUVARA SIĞMAYAN BİR DAYANIŞMA HALİNE GELMİŞTİK”
Tanımadığı birçok kişiden destek mektuplarının tutuklu günlerinde kendisine güç verdiğini söyleyen Sayın, “Sadece bir mektup değillerdi. İçlerinde umut, sevgi, güç ve dayanışma da vardı. ‘Seni hiç tanımıyorum ama her zaman yanındayım’ yazıyordu mektuplarda. İşte o satırlar dört duvarın arasında işte bir güneş gibi doğmuştu. Ve aslında o an yalnız olmadığımızı çok ama çok iyi anlamıştım. Tahliye olduğumuzda ise okulumda, dışarıda onlarca arkadaşım beni sevgiyle karşıladı. Daha önce tanımadığım insanlara sarıldığım sarılın koşarak, gözlerim doldu. Çünkü biz dört duvara sığmayan bir dayanışma haline gelmiştik. Dayanışma sadece içeride değil, dışarıda da büyümüştü” ifadelerini kullandı.
“KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ”
Sayın konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bugün buradayım ama biliyorum ki içeride olan hala arkadaşlarımız var. O yüzden bu kürsü yalnızca bana ait değil. Bu sözler cezaevinde olan tüm öğrencilere ve siyasi tutsaklara ait. Çünkü biz şunu çok iyi biliyoruz. Birimiz özgür değilsek hiçbirimiz özgür değiliz. Benim alnım her zaman ak ve başım her zaman dik. Çünkü biz haklıydık ve haklıyız. O günler bu uğurda verdiğimiz mücadele yüzünden özgürlüğümüzden mahrum bırakılmış olsak bile mücadelemiz asla bitmeyecek… Son olarak da söylemek istiyorum ki ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’.”
Altıncı ADA buluşmasına; CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, CHP Parti Meclisi üyesi Berkay Gezgin, CHP İstanbul milletvekilleri Türkan Elçi, Ali Gökçek, Türkiye İşçi Partisi İstanbul milletvekili Sera Kadıgil, İBB Başkanvekili Nuri Aslan, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Bakırköy Belediye Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu ve İmamoğlu’nun büyük oğlu Selim İmamoğlu da destek verdi.
Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)