Hayatımızı sağlıklı sürdürebilmek ve sağlıkla yaş almak için çoğumuzun bilmediği mucize sayılabilecek sağlıkta çok önemli yeri olan adı fazla duyulmayan ama insan vücudunda önemli bir görevi olan bir bakteriye sahibiz. Bu seferki yazımda sizlere bu bakteriden bahsetmek istiyorum.

Yüzyıllar boyunca bakterilere karşı savaş açtık; onları düşman, hatta hastalık ve ölümün birer habercisi olarak gördük. Ancak bu algı, söz konusu mikroskobik destekçilerimiz de paylaştığımız karmaşık ilişkiyi tam anlamıyla yanlış anlamamıza neden oldu ve olmaya da devam ediyor. Gerçekte bakterilerin büyük bir çoğunluğu düşmanımız değil; sağlıklı ve uzun ömür mücadelesindeki olmazsa olmazlarındandır.

Vücudumuzu besleyen ve bizi zararlardan koruyan vitaminler, enzimler ve kısa zincirli yağ asitleri dâhil olmak üzere çok sayıda faydalı bileşik üretir. Bu sebeple mikrobiyotamız yani içimizde yaşayan bakteriler açığa çıkmasının en temel özelliğidir ve tıbbın anahtarı olarak da bilinir. Yapılan araştırmalarda ise bakteriler insan sağlığının sırlarını açığa çıkarma görevini görmektedir. Aslında bu konuda birazcık daha ileri gidersek yani görünüşe göre bu bakteriler sağlıklı bir yaşamın sırlarını açığa çıkararak uzun ömürlülüğün sırlarını elinde tutuyor. Evet, bir laf vardır ya herkes söyler bakteriler bizim yaşamımıza yardımcı olan gözle göremediğimiz kahramanlarımız yani onlar Allah'ın görünmez orduları olarak adlandırılıyor.

Peki, kim bu akkermansia?

Sadece oksijensiz ortamda yaşayabilen bir bakteri türü olan akkermansia bağırsaklarda kolinize kalarak çoğalırken daha mutlu olmamızın yanı sıra daha iyi fizikler performans sergilememizi de sağlıyor.

Akermansia bakterisinin dünyada ünlü olmasını sağlayan en önemli etmenlerin başında ise obeziteyi önlemesi, kilo alımını durdurması, kilo vermeyi kolaylaştırarak zayıflama yardımcı olması geliyor.

Sözünü ettiğim bu bakteri ailesi ürettiği çeşitli metabolitler sayesinde açtık ve tatlı krizini sona erdirmek metabolizmaya oldukça yardımcı oluyor. Akkermansia bir yandan mide tarafından üretilen ve açlıkla ilgili sinyalleri beyne gönderen ghrelin hormonunun aşırı salgılanmasını asetik asitle önlerken bir yandan da doygunluk hormonu leptinin üretilmesini arttırıyor.

Yemekte beyne doyma sinyalleri göndererek az ve yavaş yemeyi gerçekleştiren GLP-1 hormonunu aktifleştirerek akkermansia, insülin dirençliliği azaltarak tip 2 diyabetin ortadan kaldırılmasına da yardımcı oluyor.

Bir önemli ayrıntıyla yazmak istiyorum bağırsak mukoza hücrelerimiz kendilerini yenilenmediğinde ve dokular arasındaki aralıklar açıldığında tüm zararlı zehirli toksik maddeler ile ağır metaller doğrudan kana karışarak organ ve dokulara gidiyor. Akkermansia burada da hem bağırsak mukozasını yenilenmesini hem de kalınlığının artmasını sağlarken sımsıkı bir kalkan gibi bağırsak bariyeri oluşturmaya katkı sunuyor. Bağırsak dokuları üzerinde oluşan irritabl bağırsak sendromu, ülseratif kolit, crohn ve iltihaplı bağırsak hastalıklarının tedavilerinde de akkermansia vücudun savunma sistemini düzenlemeye yardımcı rol oynuyor.

Akkermansia kanserojen maddeleri algılaması, tanıması ve onların parçalanarak yok edilmesinde de görev üstleniyor. Bakterinin ürettiği tripofan ve amino asidi ise serotonin, yani mutluluk hormonu ile uyku düzenini sağlayan melatonin hormonunun salgılanmasını arttırabiliyor. Akkermansia trigliserid oranının düşürülmesini de sağlarken damar sertliğinin oluşmasını önlemeye yardımcı oluyor.

Akkermansia muciniphila, 2004 yılında Hollandalı Muriel Derrien ve Willem de Vos tarafından bulundu.

İkinci insan canlısı son 200 yıllık süreçte pastoral bir yaşam döngüsünden korunaklı kent yaşamına geçidi unutulmasın ki insan ömrü uzadı ancak hastalıkların seyri de uzadı.

Günümüzde her gün yeni hastalıkla uğraşıyoruz. Kendimizi kent yaşamında bitmeyen viral hastalıklar halsizlik bitkinlik tükenmişlik sorunları söz konusu kaçımız sürekli yorgun, bitkin hissediyoruz. Kendimizi birçoğumuz işten eve geldiğimizde elimizi kaldıracak mecal bulamıyoruz. Bunun kaynağı vücudumuzdaki eksik bakterilerden kaynaklanıyor hemen kısa olarak doğadan koptukça kendimizden kopuyoruz. Bu mikropları almak için mutlaka ormanda veya ağaçlık bir alanda en fazla 5 veya 6 dakika yürüyüş yapmanız gerekiyor bu sayede ağaçların altında orman banyosu yapmış bakterilerle temas etmiş oluyoruz.

Ağaçlarından ve yapraklarından yaşayan bakteriler solunum yoluyla içimizi alıyoruz bunlar oldukça yararlı bakteriler evet hücreleri yeniliyor diyebiliriz ama bu arada kullanılan antibiyotiklerle bu yararlı bakterileri de tabiri caizse yok ediyoruz şimdi böylelikle hastalıklar içerisinde vücudumuzu bir yolculuğa çıkartıyoruz. Bakteri kanser tedavisi bir asır önce rutin olarak New York Hastanesinde yeni ismi ile yapılıyordu günümüzde mucizevi tedavi olarak adlandırılan immü tedavi ilk olarak sözü ettiği merkezde bakteriler kullanılarak yapılırken bir anda durduruldu peki neden dersiniz

Ama Doktor Coley kariyerinde karşılığı aksiliklere rağmen kanser immünoterapi araştırmasını kendi adamaktan vazgeçmedi bakteriler hastaları tedavi etmeye devam etti. Jolly 1936'da vefat etti. Ancak çalışmaları nihayetinde son yılların önemli bir ilerleme kaydederken modern kanser immünoterapi alanının temelini attı.

 Sorulması gereken soru aslında şu acaba Doktor Coley görevine devam edebilseydi ve bakterilerle çalışmalarına devam etseydi kanseri yok edebilir miydi?

Bilindiği üzere Türkiye’de 129.672 kişi yaşamını yitiriyor. Kanserden ülkemizde her yıl erkeklerde 132.476 kadınlarda 107.537 kanser vakası tespit edilirken akciğer meme ve kolorektal en fazla görülen kanser türleri olarak öne çıkıyor. Raporlara göre 2050 yılına geldiğimizde dünya genelinde 35 milyondan fazla yeni kanser vakası görülmesi kaçınılmaz olacak. Buraya kadar anlattıklarım ve yazdıklarım bir kenarda dursun her birimiz bilimsel raporlara hâkim olmayabiliriz elbette ama şunu biliyoruz.

Neredeyse herkesin eşi dostu ve yakını kanserle savaşır durumda değil mi? kanser artık (genç yaşlı) ayrımı da dinlemiyor mikrobiyotanın kanserle mücadele mi etmesi gerekiyor.

Bir bilgi daha vermek isterim. Belki üzüleceksiniz ancak akkermansia muciniphila bakterisi hiçbir şekilde gıdalardan alınmıyor. Akkermansia muciniphila, insan sindirim sisteminde kendiliğinden % 3 ile % 5 oranında bulunur ancak obezite ile bu oranlar düşer. Ağustos 2015'te yapılan araştırmalarda ise yenilen yağların, gastrointestinal sistemdeki diğer bakterilerin akkermansia muciniphila ya olan oranı etkilendiğini gösterdi öte yandan Akciğer veya böbrek kanseri 249 hastayı inceleyen bir çalışmada; immünoterapiye yanıt veren hastaların 169'unda, immünoterapiye yanıt vermeyen hastaların ise sadece üçte birinde Akkermansia muciniphila vardı.

Farelerde Akkermansia muciniphila seviyelerini arttırılmasının farelerin immünoterapiye verdiği tepkiyi de arttırdığı görüldü. Ancak şunu da özellikle belirtmek gerekir; Dünya üzerinde canlı izole edilebilen 5-6 laboratuvar bulunuyor. Mükemmel özellikleri olan Akkermansia bakterisini canlı yakalayabilmek için dikkat edilmesi gereken yüzlerce parametrenin yanında, uzun seneler insan mikrobiyota üzerinde çalışmalar yürütmüş deneyimli bilim insanlarına ve milyon dolarlık bütçeleri tutan ekipmanlara ihtiyaç olduğunu söylemeliyim.

Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde keşfedilen bakterilerin %40'ını bulan Marsilya Üniversitesin ‘den bilim insanları bile akkermansia bakterisini canlı izole etmek için 5 seneyi bulan çalışmalar gerçekleştirdiler. Dünyada en uzun yaşayan insanların bulunduğu 5 bölge bulunuyor. Bu bölgelerden biri Okinawa Adası. İlginçtir ki adada yaşayıp sağlıklı ömürleriyle belgesellere konu olan insanların mikrobiyotasında yüksek oranda akkermansia muciniphila yer alıyor.  Mavi Bölgeler arasında yer alan diğer lokasyonlar ise Sardunya nın barbagia bölgesi, İkarya, Yunanistan, Nicoya Yarımadası, Kosta Rika, Loma Linda ve Kaliforniya. Buralarda yapılan çalışmalarda da yerli halkın mikrobiyotasında bakteriyel çeşitlilik dikkat çekici düzeyde yoğun...

Buradan ailelere de bir mesaj vermek istiyorum…

Günümüz dünyasında belki fast food tarzı yiyecekleri çocukların hayatından tümüyle çıkarmak mümkün olmayabilir ancak hiç olmazsa sınırlama getirilmesi mikrobiyota için oldukça önem arz edecektir.

Fast food gıdaların içinde fazla bulunan trans ve doymuş yağın mikrobiyotanın düşmanı ürünler olduğunu özellikle belirtmek isterim bu nedenle çocuğumuza 15 günde bir veya ayda bir Fast food yiyeceklerini daha erken yaşlardan itibaren zararlarını anlatmamız gerekir. Sadece çocuklarımız değil bizler içinde ciddi riskler söz konusu…

İstanbul Times -  Ömer Kantemür

 

Kaynak: 

Niu, H. Zhou, M. Zogona, D. Xing, Z. Wu, Chen, R Cui. Lianh, F. 8 Xu, X. (2024) Akkermansia muciniphila: A potential Candidate For ameliorating metabolic diseases. Frontiers in Immunology, 15, 1370658.

Mikrobiyolog Ali Rıza Akın