Dostlar,
Türkiye geneli seçim sonuçlarına baktığınız zaman Ak Parti’nin % 39,CHP’ nin de % 23 oy aldığını görürsünüz.Yani aradaki puan farkı tam 16.Durum bu kadar açıkken Aydın Doğan Medyası Sanki % 39 oy alan CHP imiş gibi bir hava pompalıyor.
Bu habercilikten ziyade zorlama bir şekilde olayı manipüle etmekten başka bir şey değildir.
Sandıklar yalan söylemez. Aydın doğan medyası ne derse desin.Doğan Medyası Ankara’da bariz bir şekilde MHP adayı Mansur Yavaş’ı her gün ekranlarına çıkartarak Melih Gökçek’in oylarını bölüp Karayalçın’ın aradan çıkmasını hesapladılar ancak bu oyun da tutmadı.
BEYLER BÜYÜK HARFLE YAZIYORUM % 39 DAHA BÜYÜK % 23 DEĞİL.
İstanbul Konusuna Gelecek Olursak da Şunları Söylemek Mümkündür
Türkiye genelinde Ak Parti’nin oy kaybına baktığımız zaman İstanbul’a göre daha az olduğunu görmek mümkündür.İSTANBUL’da ki Ak Parti teşkilatları hakkında en detaylı bilgi birikimine Mahmut Övür ve kendimi iddialı görüyorum.Övür’ün bilgileri sadece bir gazeteci kimliği ile varken ben hem teşkilatın içinden birisi hem de bir gazeteci olarak daha detaylı bilgilere sahibim(en azında oy kayıpları konusunda)Oy kaybı konusunda detaylı bilgilere sahip olduğum halde burada yazarak hem il yönetimlerindeki bir çok arkadaşımı, hem de ilçe yönetimlerindeki dostlarımı sıkıntıya sokmamak adına sahip olduğum bilgiler konusunda talepte bulunulduğu takdirde samimi ve dürüst bir şekilde hem yazılı hem de sözlü olarak ilgili kişilerle paylaşmaya hazır olduğumu belirterek bu konu hakkında daha detaya girmeyi doğru bulmuyorum..
Ak Parti’nin Seçmeni Şunu Söylemek İstedi
Adalet ve Kalkınma Partisi seçmeni verdiği oy ile parti üst düzey yönetimine şunları söylemek istedi.2002’deki genel seçim ile size % 34 oy verdik sizi iktidar yaptık.Duble yol,sağlık reformu ve öteki olumlu çalışmalarınız için 2004 yılında yapılan yerel yönetim seçimlerinde ise bu kez size verdiğimiz oy oranını % 42’ye çıkardık.,22 Temmuz 2007 de yapılan genel seçimlerde antidemokratik bir şekilde size Cumhurbaşkanını seçtirmek istemeyenler inat bu kez de desteğimizi % 47 ye çıkardık.Ancak her seferinde oy oranını arttırdığımız halde sizde EKONOMİDE çok başarılı olamadınız.Hatta birçok ilçe belediye başkanlarınız teşkilatı ve halkı dikkate almayarak ben yaptım oldu mantığını benimsediği halde üst düzey parti yöneticileri olarak dur demediniz.Bir çok yerde sürekli artan oylar bir hakmış gibi bile görüldü.29 Mart 2009 da yapılan yerel yönetim seçimlerinde ise oyunuzu % 38’ye düşürerek verdiğim oyların sabit olmadığını görmeniz için size küçük ama etkili bir uyarı yapmak istedim.Seçmen olarak aklıma ve cebime hitap edersen yanındayım aksi halde iki sene sonra yapılacak olan genel seçimlerde bu oy oranını bile mumla arayacaksın demiştir
İŞTE DOSTLAR SEÇMENİN YAZDIĞI MEKTUBUN ÖZETİ BUDUR.
Başbakan Yükünü Paylaşmalıdır
Ak Partiye Acilen ikinci adamlar gerekli,
Türkiye’nin en fırtınalı dönemlerinde mertliği ve insan sevgisi ile Malatya Belediye başkanlılığını kazanan Hamit Fendoğlu(namı diğer Hamido) makamına oturmadan önce imardan sorumlu başkan yardımcısını yanına çağırmış ve demiş ki Oğlum benim belediyecilik ve bürokrasi ile ilgili fazla bilgim yok.Ancak Belediyeciliğin azığ dişinin imar olduğunu biliyorum.Şimdi seni imardan sorumlu başkan yardımcısı yapacağım.Bu masanın üzerinde gördüğün silahta tam on dört kuruşun var eğer beni sıkıntıya sokacak bir iş yaparsan on üç kurşun sana biri de bana diyerek başkan yardımcılığı görevini verdiği söyleniyor.
Başbakan’ın ikinci adam konusunda endişeleri olduğu mutlaka vardır ki her işe kendisi yetişmeye çalışıyor.Turan Çömez uzun süre Başbakan’a özel kalem müdürlüğü yaptığı halde bugün nelerle yargılandığını görmek Başbakan’ın endişelerinden haksız olmadığını gösterse de yinede Hamido tarzı kendisine sadık ve dürüst bir iki tane ikinci adam bulmalı ki rahat etsin diye düşünüyorum. Yani bu ikinci adamlara yarın öbür gün başbakanlık teklif etseler bile hayır ben Erdoğan ile geldim onunla da giderim diyecek olgunlukta insan olmalı.
Ak Parti içinde Başbakan’ın işini gerçek manada hafifletecek birçok kaliteli yetişmiş insan elbette vardır.TÜRKİYE’ yi yönetmek hiç de kolay değil.Bunun için Başbakan’ın işini hafifletecek kadrolar lazım.Başbakan’ın işini hafifletebileceğine inandığım birkaç tane isim hemen sayayım.Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,İstanbul eski il teşkilatbaşkanı Metin Külünk,Dış işleribakanı Ali Babacan,Eski İstanbul il başkanı Dr.Mehmet Müezzinoğlu,
gibi isimler’e daha önemli görev ve sorumluluklar yüklenebilir diye düşünüyorum. .
Başbakan kendi cephesinden bakarak bazı açıklamalar yapıyor.Ancak bu açıklamaların halk tarafından nasıl karşılanacağı belli olmadığından bazen çok olumsuz sonuçlar ortaya çıkabiliyor.Oysa ilgili bakan veya hükümet sözcüsü açıklama yapsa halkın tepkisine göre başbakanda onun manası o değil budur derse daha iyi olur.Direkt başbakan açıklama yapınca ters anlaşılan konular halkında düzeltme yapacak makam kalmamış oluyor.
Son aylarda başbakan’ın yaptığı üç tane açıklamanın halk tarafından beğenilmediğini söylemek mümkündür.Bunları sırası ile açıklarsak ;.
Kriz Bizi Teget Geçti mi ?
Küresel Ekonomik krizin esnafı,işvereni ve kısaca ticaret erbabını kasıp kavurduğu bir ortamda kriz bizi Teget geçecek sözünü Başbakan değil Ekonomiden sorumlu devlet bakanı Mehmet Şimşek söylemeli.Toplumda bu söz için ortaya atılacak karşı çıkışlar ve yorumlardan sonra gerekli ise başbakan toparlayıcı bir konuşma yaparak işi çözen taraf görüntüsü vermelidir.
İşi Batıranlar Gerçekten Başarısız mı ?
Böyle bir söylem işi ters giden herkesi peşinen Başbakan ve partisine karşı taraf yapar.Bu sözden sonra Lalelide bir dostum beni arayarak aynen şunları söyledi,Ben Ukrayna ve Rusya’ya yıllardır tekstil ve deri ürünleri satıyorum.2008 yılının 10.ayında Rusya’a giderek yıllardır ürün sattığım müşterimden sipariş aldım.Ancak ürünleri hazırlarken Küresel ekonomik kriz patlak verdiği için müşterim levanın dolar karşısındaki parite değişikliği
olduğu için bu malı alırsam satamam diyerek verdiği siparişi almadı.Ukrayna Merkez bankası da dolar satışı yapmadığı için bu ülkelerdeki müşterilerimiz de gelmediğinden dolayı
Artık çok kısa sürede kesilen elektrik ve su faturalarımızı ödeyebilmek için elimde hangi kart var ise son limitine kadar çekerek işimde kullandım.Aynı tüccar hükümet yıllardır özelleştirme yaparak para topladığı halde bütçe sürekli açık veriyor .Hükümet başarısız değil de kendi iradesi dışında vahşi batının meydana getirdiği krizin etkilerinden dolayı işi ters gidenleri toplu olarak başarısız göstermek bir başbakana yakışmaz diyerek zaten canımız burnumuzda birde beceriksiz damgası yedik mi artık kimsenin yüzüne de bakamayız diyerek tepkisini oryaya koydu.
Kredi Kartı Kullanıcılarının Dürüst
Olamadığının Kıstası Nedir ?
Milyonlarca kredi kartı kullanıcısı içinde elbette ki dürüst olmayanları vardır.Basın yayın kuruluşlarında yazılanlar doğru ise başbakan’ın genel bir ifade kullanarak “Kart borçluları dürüst değil” demişse bu konu ile başı belada olan tüm insanlar açıklamayı yapan kişiye karşı bir öfke duygusu beslerler.
Eğer kart kullanıcılarının tamamı dürüst değilse açıklamayı Başbakan’ın değil Bankacılık düzenleme ve denetleme kurulu başkanı bir açıklama yaparak kredi kartı kullanıcıları dürüst olmadığı için onlar hakkında herhangi bir yasal düzenleme yapmayı düşünmüyoruz der ve olay kapanır.Ancak başbakan açıklama yaptığı takdirde,genel başkanı olduğu parti bu açıklamadan direkt etkilenir.Bu ve benzeri konularda dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Tüm muhalefet liderleri Ak Parti’nin halk desteğini kaybetmesi için el ovuştururken Başbakan’ın kendisini zora sokacak açıklamalar yapmaktan bir an önce kaçınması gerekir.
İstanbul Yerel Yönetim Seçimleri
Ak Parti Türkiye genelinde olduğu gibi halen İstanbul’da oy olarak birinci partidir.CHP başta olmak üzere Ak Parti’nin oy düşüşünü bir bayram havasında kutlayan siyasi partiler kendi başarıları olmadığından dolayı iktidar partisinin 2004 seçimlerine göre üç dört puanlık bir oy kaybı sanki kendi başarılarıymış gibi kutlamalarını anlamak mümkün değildir.
Ak Parti’nin oy kaybı parti tüzüğünden ve genel başkandan ziyade lokal olarak ilçe belediye başkanlarının hatalarından kaynakladığına inanıyorum.Örnek vermek gerekirse Kartal’da teşkilat içinde bir aday yerine iş aleminden bir kişinin başkan gösterilmesi tutmamış ve 1994 yılından beri Ak Parti misyonuna sahip başkanlar tarafından idare edilen bu belediye CHP’li bir başkanın yönetimine geçmiştir.İlçe kayıplarının büyük ekseriyetle adaylardan kaynaklandığını düşünüyorum.Yirmi yıldır Hasan Akgün tarafından idare edilen Büyükçekmece belediye başkan adayı olarak Ak Parti eski ilçe başkanları İlker Gürbüz’ü aday gösterdiği için sadece 240 oy ile başkanlığı kaybedecek bir başarı yakaladı.Teşkilat burada Hasan Akgün güçlü onu yıkamayız psikolojisinden kurtulup şanslarımız eşit diyerek biraz daha gayret etseydi öyle inanıyorum ki bura İlker Gürbüz şu an başkanlık koltuğunda oturuyor olacaktı.Demek ki Ak Parti’ye hariçten aday değil teşkilat içi aday daha iyi geliyor.
CHP ‘li adayların KARTAL,MALTEPE,SİLİVRİ,ÇATALCA,ADALAR ve SARIYER’i Ak partili adayların elinden alması kendileri için büyük bir başarıdır.AK Parti il yönetimi bu ilçelerde nasıl hatalar yaptıklarını,Beyoğlu,Tuzla,Çekmeköy ve Beylikdüzü’nde çok az farklarla başkanlığı kazanmalarının altındaki gerçekleri araştırmaları gerekir.Mutlaka da yapıyorlardır zaten.
CHP’nin İstanbul üzerindeki umutları iyice artmıştır
Ak Parti’li başkanlar tarafından 1994 yılından beri kazanılan Kartal,Maltepe,Sarıyer,Çatalca,
Silivri ve Adalar’ı Ak partinin elinden alması CHP İstanbul İl Örgütünde bayram havası estirdi.Beyoğlu,Tuzla,Çekmeköy,Belikdüzü başta olmak üzere bir çok ilçede de kıl payı başkanlığı kaybetmesi CHP’li Gandi olarak anılmaya başlanan Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere herkesi umutlandırdı.
Ak Partinin kaybettiği ilçelerin geneline baktığımız zaman adayların kendilerine aşırı güveninin etkili olduğunu görmek mümkündür.Basit bir örnek vermek gerekirse gazete çalışanlarımız defalarca Maltepe Belediye başkanı Fikri Köse’nin basın danışmanı ile görüştükleri halde basın gücümüzden yararlanmayı gereksiz görmüşlerdir.
CHP adayları da bu aşırı güvenden yararlanarak yapılan hatayı af etmediler ve başkanlığı aldılar.Zeytinburnu belediye başkanı Murat Aydın’da seçimden yirmi gün önceye kadar yaptığı yatırımlara güvenerek yoğun bir seçim kampanyasına girmiyordu.Ancak tecrübeli bir siyasetçi olarak kapıya yaklaşan tehlikeyi sezdiği için son yirmi günde inanılmaz bir tanıtım ve kendini ifade etme atağına geçerek ters dönmeye başlanan durumu 2004 seçimlerine göre % 9 luk bir oy kaybı ile de olsa % 44 oy alarak makamını korumayı başardı.
Bu da Aydın’ın tecrübesini ortaya koydu.Bugün Zeytinburnu Belediyesi halen Ak Partili bir belediye ise burada Murat Aydın’ın ve ilçe Başkanı Bahattin Ünver’in son yirmi günde yaptığı tanıtım atağının etkisinin çok ama çok büyük olduğunu vurgulamak gerekir.
Başbakan Erdoğan Uyarı’yı Dikkate Alacağız
Erdoğan seçim gecesi yaptığı konuşmada sandıkta çıkan sonuca göre yeni kararlar alacağı sinyalini açıkça verdi.İstanbul’daki duruma çok üzüldüğü de gözlerden kaçmayan Erdoğan’ın yakın gelecekte İstanbul il başkanlığı kongresinde kimi aday olarak düşündüğü de merak edilmeye başlandı bile.Aziz Babuşçu teşkilatı ile güzel bir birlik ve beraberlik oluşturdu.
İstanbul’daki oy kaybının kendisi ve teşkilatı ile alakalı olup olmayacağını da umarım Babuşçu ve arkadaşları araştırıyorlardır.
Ak Parti İstanbul İl Başkanlığının çok yakın bir sürede taktik ve stratejik çözümlemeler yaparak kaybettiği seçmenini geri kazanacağını düşünüyorum.Yeter ki İBB başkanı Dr.Mimar Kadir Topbaş’ın şu sözü dikkate alınsın “ İnsanoğlu Her Şeyi Af Eder Ama Adam Yerine Konulmamayı Asla” kaybedilen ilçelere bir göz atılsın genelde seçmenin adam yerine konulmadığı ile karşılaşırsınız.Nacizane ben seçim sonucun bu şekilde gördüm ve
görüşlerimi sizinle paylaştım.Gerisi Ak Parti üst düzey yönetimine kalmış.