Temposu gittikçe artan, telaşlı ve koşturmalı bir toplum içinde yaşıyoruz. İnsanların yaşadıkları stres ve öfke seviyeleri büyük acılar çekmelerine sebep olabiliyor.

Tarih ve dünya olaylarına dair neler bildiğinizi birde öfke perspektifinden bakarak düşünün. Öfke sizin ve tanımadığınız insanların hayatlarını nasıl etkiledi? Sonuç her zaman güzel bir tablo olmayacaktır.

Günümüzde öfke kontrolü 50 yıl öncesine göre artmış durumda. Öfke-düşmanlık ve saldırganlık eğilimi en yüksek seviyede. Bunun örneği Afganistan'da Taliban olaylarını birebir olarak görmekteyiz. Talibana karşı halkın öfkesi dinmiyor olduğunu görebiliyoruz.

Bu öfkeli insanlar ülkeyi nereye götürür bilinmez. Öfke kontrolsüz bir şekilde akşam saatlerinde yerini alıyor. Ekran başında ülkesinde neler olduğunu bilmek, öğrenmek, isteyen vatandaşlar istemeden de olsa kendini şiddet, öfke içerikli haberlerin içerisinde buluyor.

Dünyada ki herkes öfkenin içerisinde yaşıyor. Ama farkında değiller

Ekonomik problemler ve salgından dolayı öfke probleminin daha da kötüye gittiğini fark edeceksiniz. Dahası öfkenin en önemli sebeplerinden biri olan stres seviyesi de gittikçe artıyor.

Aile yapısı öfke problemi için var olan bir kaynaktır. Kolay öfkelenen insanlar genelde yıkıcı, kaotik ve duygusal ilişkilerde başarılı olmayan ailelerden gelmektedir. Çocuklar duygularını nasıl kontrol edeceklerini ve nasıl davranacaklarını ebeveynlerini gözlemleyerek öğrenirler. Eğer ebeveynlerden biri veya ikisi öfke kontrol problemi yaşıyorsa çocuklarda sakinliklerini kaybetmeyi normal olarak algılayacak ve öfkelenmeyi de normal bir tepki olarak görecekler.

Her insan hayat yolunda yürümektedir, belki bazıları daha önde, bazıları da daha geridedir. Bazıları daha bilgili, daha kibar, daha bilinçli, daha disiplinli ve düşüncelidir. Diğerleri ise bahsettiğim tanımlara uymaz.

Artık harekete geçme ve kontrolü ele alma zamanı atacağınız küçük bir adım bile sizi inanılmaz derecede güçlendirebilir. Cesaretinin kırılmasına izin vermeyin.

Öfke kontrolüne dair prensiplerinizi hayatınızda uyguladıkça zorlukların zaman içinde kolaylaştıklarını keşfedeceksiniz. Kazandığınız her bir başarı sizi daha ileriye taşıyacak. Öfke problemlerine sahip olmak kötü bir insan olmak yâda zayıf bir kişiliğe sahip olduğunuz anlamına gelmez. Fakat en tehlikeli duygulardan bir tanesidir.

Hepimiz kötü bir dinleyici olduğumuzu biliyoruz. Karşınızdakini gerçekten dinleyin. Bakış açısının yanlış olduğunu söylemek için değil, onu anlamak için dinleyin. Empati kurmak karşımızdaki, insanın ne yaşadığını anlamak demektir. Edineceğiniz en önemli özelliklerinden biridir. Unutmayın öfke ile beraber akıl da uçup gider. Önemli olan karşındakine saygı duymak ve iletişim becerilerini sağlam tutmaktır.

Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurur: “Güçlü kişi, güreşte gücünü gösteren değil, öfke anında kendine hâkim olandır.” (Buhârî, Edeb, 76.)

Bilinmelidir ki insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumlarını değiştirmez. Ve Allah bir topluluğa bahşettiği nimeti, esenliği toplum kendini değiştirmedikçe asla değiştirmez.

Bireyin iradesi ve zihniyeti değişmedikçe belki sosyal değişim gerçekleşir ama bu istenilen istikamete doğru olmaz. Bir amaç için yaratılan bizler, mutlaka yaratılış amacımıza uygun olabilecek bir değişime mecburuz.

Bugünün insanı, huzurlu ve tatlı bir hayat yaşamak istemektedir. Ama unutulan bir gerçek var ki, günümüzde huzurlu ve tatlı yaşamayı sağlayacak araçları elde edebilmek için birçok değer feda ediliyor.

Bir cuma sabahı Zeytinburnu metrosunda başımdan geçen küçük çaplı bir paradigma değişimini hatırlıyorum. Herkes sessizce oturuyordu. Birtakım insanlar gazete okuyordu. Bazı insanlar ise kitap okuyordu. Bazı düşüncelere dalmış, bazıları da gözlerini kapatmış, dinleniyordu bazıları da etrafı seyrediyordu. Sakin ve huzurlu bir ortamdı.

Sonra birdenbire, bir adam çocuklarıyla birlikte vagona bindi. Çocuklar o kadar yaramaz ve gürültülüydü ki, hava birdenbire değişti.

Adam yanıma oturup gözlerini kapattı. Durumdan habersiz gibiydi. Çocuklar koşarak bağırıp çağırıyor, eşyaları fırlatıp atıyor, hatta bazı yolcuların gazetelerini kopartıyorlardı. Ama yanımda oturan adam hiçbir şey yapmıyordu. ÖFKELENMEMEK zordu. Adamın, çocukları böyle vahşice koşmalarına aldırmayacak ve bu konuda hiçbir şey yapmayacak, hiçbir sorumluluk üstlenmeyecek kadar duyarsız olmasına inanamıyordum.

Metroda herkesin öfkelendiği belliydi. Sonunda, bana olağanüstü gelen bir sabırla ve kendimi tutarak adama dönüp: Beyefendi, çocuklarınız birçok kişiyi rahatsız ediyor, onlara biraz hâkim olamaz mısınız? Dedim.

Adam durumu henüz fark ediyormuş gibi bana bakarak usulca, ah çok haklısınız, bir şey yapsam iyi olacak. Hastaneden geliyoruz. Anneleri hastanede vefat etti. Ne düşüneceğimi bilemiyorum. Galiba çocuklar da bununla nasıl baş edeceklerini bilmiyorlar diye yanıtladı.

O anda neler hissettiğimi düşünebiliyor musunuz? Birdenbire her şeyi başka türlü gördüm. Başka türlü gördüğüm için de başka türlü düşünmeye, başka türlü hissetmeye ve başka türlü davranmaya başladım. Öfkem hemen geçti. Yüreğim adamın acısıyla doldu.

İnsan boyutunda olmak görmektir. Kendimizi değiştirmezsek, bakış açımızı değiştirme konusunda fazla ilerleme kaydedemeyiz.

Yapılacak çok iş var. Üstelik zaman hiçte yeterli değil.

İnsanın duyguları, yapısı, hareketleri, çeşitlidir. İnsanın anatomik yapısı da çok farklıdır. Yeryüzünde Kaç milyon insan yaşıyor? Tahminen yaklaşık 8 Milyar insan yaşıyor. Onca insan ve onca farklı karakter. Kim kime neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söyleyebilir ki?

Her ne kadar aynı et ve kemikten olsak da yaradılış, neticesinde, hepimiz farklı insanlarız.

İnsanın kendini sorgulaması genelde az sayıda insanın yaptığı bir şey, işin zorluğu da buradan geliyor. Çünkü insan kendini eleştirmiyor, kör noktalarını göremiyor, hatta eksik gibi kavramları kendisine yakıştıramıyor. Çünkü bilinçaltına göre suç hep başkasındadır.

Neler yapılabilir konusuna gelirsek bir öneri olarak hükümet yetkililerinin bir an önce haberlerdeki şiddet görüntülerinin yasaklanması veya görüntü olmadan sadece okunması olarak geçiştirilebilir…

Unutulmamalıdır ki ; Ekranlarda ki olumsuz olan her bir görüntü, video , filimler ,diziler toplumun psikolojisini olumsuz yönde etkileyen her ne olursa olsun yasaklanması konusunda çalışmalar yapılması gerekir.

Bilinmelidir ki ; Görüntünün insanlar üzerindeki öfke si tartışılmaz bir gerçektir.

İnsanların gelecekteki yaşamlarını öfkeden uzak bir şekilde yapılandırmak için çaba gösterilmeli.

Yani demem o ki öfke diye diye bir gerçek var ama asıl mesele onu kontrol edebilmekte.

İstanbul Times Haber Ajansı / Ömer KANTEMÜR