Bugün sizleri kıymetli bir kadın ile tanıştıracağım.
Okumak için yolculuğa adım attığım, hiç bilmediğim koca şehre tek başıma geldiğim ilk günler okulda bir anne sıcaklığı ile karşılandım.
Şimdi o sıcaklığı hissettiren kadının cümlelerini yad edeceğim.
Kantinde otururken “Yemeğini yedin mi?” sorusunu işittiğim,
Hava yağmurluyken “Şemsiyen nerede, ıslanacaksın” diye en ince ayrıntıyla düşünüldüğüm,
Hastalanıp okula gitmediğim günün ertesi “Neredeydin dün” sorusuyla sıkıştırıldığım,
Hafta sonu iki günlüğüne memleketime gidip geri döndüğümde sanki yıllardır görüşmemişiz gibi sıkı sıkı sarılıp, duygular arası yolculuğa çıkarıldığım,
Düşünceli olduğum günlerde ‘Hayırdır bir sorun mu var, niye durgun duruyorsun’ diye merak edildiğim,
Dersim bittiğinde okul kapısından çıkarken göz göze geldiğimiz an “Gözüm üzerinde” bakışlarına yakalandığım,
Notlarımı gördüğünde “Aferin iyi gidiyorsun böyle devam” sözleriyle motive edildiğim,
Kitap çalışmalarım hakkında, yazdığım projeleri sunmak için sık sık sorular sorduğumda “Boğuyorsun Hande” diye azar yediğim,
Fotoğraf çekilelim dediğim anlarda “makyajsızım yarın” diye ertelenildiğim (fotoğraftaki gibi)
Fakat yarın olduğunda da kadraja yansıyan karede kemiklerim kırılacak kadar sevgiye boğulduğum… anlar yaşadım, yaşıyorum, yaşayacağımı biliyorum.
Evet, iyi kilerimin sahibi olan Nihan Gezen…
Hocaların en kızdırılası…
***
Okulumuz Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde eleme sistemi hakim. İlk yıl deneme yılımız oluyor. Not ortalamaları ve devamsızlık konusunda istenilenin dışına çıkıldığı vakit elenme olayı gerçekleşiyor. Deneme yılımda çok çalıştım. Sınıfı geçtim. Kazananların açıklandığı listeye büyük bir heyecan aynı zamanda da içimi kaplayan korkuyla bakmıştım. Geçtiğimi gördüğümde kendimi MSM ailesine çoktan adamıştım ama o dakikalar artık dünyanın öbür ucuna da gitsem MSM aşkım gram eksilmeyecek ve dilden dile aktaracaktım bu sevgiyi.
Kalbim ve aklım arasında geçen diyaloglara kulak verdiğim esnada Nihan hocam geldi ve bir sarmaşık gibi sardı vücudumu. Eğildi, kulağıma fısıldadı: Hep böyle kal, hiç değişme!
Ben hiç değişmeyeceğim, ama siz de hiç değişmeyin.
Bana anne şefkatiyle yaklaşmayı, yanaklarımdan sıkıp ‘güzel kızım’ deyip gülümsemeyi, kızınca da ‘Aa tamam git başımdan’ demeyi ihmal etmeyin.
Sizi kızdırmayı da güldürmek kadar seviyorum. Biliyorum ki yalnızca değer verdiğiniz insanlar görüyor o yönünüzü.
Dün okulda karşılaştığımızda bilerek kutlamadım doğum gününüzü, bu köşeye sakladım. Balıkesir’den döndüğümü görünce yine sarıp sarmalayıp kulağıma fısıldadığınız “Okulumuzun gururu, çok seviyorum seni” sözleriniz cebime doldurduğum anlamlı anıların arkadaşı oldu.
İyi ki kesişti yollarımız.
İyi ki sizin gibi okul müdürü geçti hayatımdan. Müdürden ziyade önce anne sonra bir abla daha da ötesinde bir sırdaş olduğunuz için teşekkür ederim. Memleketimden uzakta olduğumu yansıttığınız aile sıcaklığı ile hafiflettiğiniz için de binlerce teşekkür…
Bu satırları okurken ağladığınızı biliyorum. Hadi silin gözyaşlarınızı ve gelip ‘Neden beni ağlattın Hande’ diyerek kızın.
Aaa bu arada! Bunu atlayamam şu an içinizden bana ‘Eşek’ diyorsunuz, duyuyorum. Ama kabul edin kızınca çok tatlı oluyorsunuz!
Doğum gününüz kutlu, mutlu olsun.
Sizi çok seviyorum.
Hep bir olmak dileğiyle!
Başınızın Belası Hande