Bir partide eli kalem tutanın kalemi adalet için kımıldamıyorsa o kalem elbet kırılacaktır. Adaletsizce oynayan kalemleri kırmak adına adil insanlar daha cesur olmalı. Günümüz dünyasında adalet güç ile temsil ediliyor maalesef. Ne kadar akçe o kadar adalet. Liderinden izinsiz kaleme alınamayan gerçekler gün gelecek sahibinin kalbini acıtacak ona büyük eziyet olacak. Başkalarına gelince ahkam kesmek kolay olsa da öz eleştiri yapmak gerek. Bu nokta da dönüp kendinize bakmalısınız. Liderini ve partisini yanlış yönlendirenler, partisine verilmiş oylara ihanet edenlerdir. Partide eli kalem tutan kendisine ne kadar adil yazıyorum acaba? Demeli ve ardınca toz duman içinde geçen günleri geride mi bıraktık? Sorusuna cevap aramalı. Halkın da; Asparagas haber dönemi kapandı mı? Kriz naraları biti mi? Artık milli bayramlarımız insanlara çile olmayacak mı? Sorularına sözlü cevap değil çözümlü cevaplar üretilmeli. O kadar çok soru sıralayabilirim ki, bilmem hangisine cevap arasam diye didiniyorum. Üzülerek söylemeliyim ki daha çok su götürecek bir ortamdayız. Son haftalar gündem de sıkça tartışılan ve olgunlaşma sürecine giren özgürlükler meselesi başka bahara ertelenmesi canımı sıkıyor. Her dönem bu sefer de oy verin çözeyim deniliyor. Her ülkede böyle mi bilemem ama bizim ülkemizde her seçim dönemi tarih tekerrür ediyor. On sekiz yaşında mağdur edilen kız çocukları şu an otuz iki yaşında. Peki bu on dört yılda hiç mi bir şey değişmedi? Sanırım artık bir şeyler değişmeli. Mevcut durum artık kabak tadı veriyor. Referandum da oy devşirmek için çözüm naraları atanlara ne oldu? Bu meseleyi kaşıyan Kemal Kılıçdaroğlu çark mı etti? CHP neden iktidar olamaz?
 
FIRTINA VE KASIRGA?
            Ülkemiz de her seçim dönemi oy elde etmek adına meydanlar da vaatlerde bulunup seçimden sonra her şeyi unutanların sayısı hiç de az değil. Bu güne kadar geçmiş siyasetçilerden sözünün eri olanları saymama lüzum yok, zaten tarih onları altın harflerle yazdı. Halen de hayata olup yazılacaklar var. Sayın Kılıçdaroğlu’da ya ismini altın harflerle tarihe yazdıracak yada bir daha hatırlanmamak üzere tarihin karanlık sayfalarına gömülecek. CHP’de maalesef her lider ezeli olmak üzere başa geliyor. Gitmesi de Deniz Baykal’da olduğu gibi “Parti İçi Hesaplaşmaya” dönüşüyor. Ondan sonra da CHP’liler; “Aman Allah’ım Neydi bu fırtına?” diyorlar. Halk da “Eti de geçti kör olası” diyor. CHP’nin ismi çok manidar ve ülkenin en yaşlı partisi. Bu yaşlı partide adeta çakılmış ezeli sekreterler, ezeli vekiller var. Yeni bir başkan geliyor ama yeni bir tüzük bile yazılamıyor yada tüzük günceleşemiyor. Buradan da anlaşılacak ki “zamana ayak uyduramayan” geride kalır. Kemal Kılıçdaroğlu ya zamana ayak uyduracak yada farkında olmadan Deniz Baykal gibi bir sonla veda edecektir. CHP’nin tabanı dövünmeyi bırakıp bir an önce liderlerini uyarmalı.  
 
KILIÇDAROĞLU İKTİDAR ŞANSI MI?
Yukarıda da yazdıklarımdan da anlaşılacağı gibi sözünü ettiğim inancından dolayı hakları elinden alınan genç kızlar ve bitmeyen yahut bitirilmek istenmeyen başörtüsü mağduriyeti. CHP’de değişim rüzgarları estiren Kemal Kılıçdaroğlu halkın umutlarına gölge düşürdü. Gandi Kemal ile hızlı bir giriş yaptığında ona insanlar “Dandi Kemal” diyordu. Her şeye rağmen “Bekle gör” anlayışı temel felsefem. Bu yüzden Kemal bey için söylenen “Gandi ve Dandi” yakıştırmalarını sindiremedim. Çünkü sayın Kılıçdaroğlu liderliğini ortaya koyacağını ve Önder SAV gölgesinden kurtulacağını düşünüyorum. Aksine bu CHP tabanına haksızlık olacaktır. CHP tabanı Kılıçdaroğlu ile iktidar olmayı heves ediyor, her partilinin hayali gibi bunu anlamlı buluyorum. Bunu istemek siyasi parti mensuplarının en doğal hakkı. CHP tabanı bu halkı elde etmeye yaklaştığını düşünmüştüm. Fakat Kemal beyin son hamlesinden çark ettiğini gördüğümde Baykal ile arasında bir fark olmadığını ve Sav oldukça da olamayacağını anladım. Bir şey daha anladım ki CHP bu zihniyetle ancak Militan Sonrasının sonrasında iktidar olur. Bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılması uluslar arası perspektiflere baktığımız da pek de mümkün görülmüyor. Ancak son günlerde “Beyaz Türk” ve sınıf ayrıcalığını şiddetle savunan İlber Ortaylı hoca ile bir beyin cimlastiğine girmesi şart. Belki sınıf ayrımını halka empoze ederlerse ve halkı ikna ederlerse çağın kapanmasına gerek kalmadan CHP iktidar olabilir. Çünkü CHP’de başörtüsü mağduriyetinin devam etmesini ve açık ile kapalı bayanların aynı hakka sahip olmadıklarını savunmakta. İlber Ortaylı’da “Beyaz Türk’e” tek bir örnek olarak İdil Biret’i gösteriyor. Ortaylının iddiasına göre Türkiye de “Beyaz Türk” olmanın tek yolu “İçki içmek, müzikle ilgilenmek, sanat için soyunmak, ehli dünya vs vs” olmaktan geçiyor. Hal böyle olunca inancından dolayı günahlardan sakınanlar ve örtünenler “Beyaz Türk” olmaları imkansız. Kemal Kılıçdaroğlu ya İlber Ortaylı’nın safına katılıp “Beyaz Türk” olacak yada “Emekçi Kemal, Adil Kemal, Dürüst Kemal, Köylü Kemal, Gandi Kemal” olmayı seçecek. Onun için üçüncü bir seçenek yok. Eğer “Beyaz Türk” olmayı reddetmese o zaman “Dandi Kemal” diyenler önünde saygı ile eğileceğim.

Editör: TE Bilisim