İŞTE O RÖPORTAJ …

Hocam Bizler Siz Tanıyoruz Ancak Okurlarımızın da Sizi Tanıması İçin Biraz Kendinizden Bahseder misiniz ?

1976 Adıyaman’ın Besni ilçesine bağlı Yaylımlı köyünde doğdum. İlköğretimi Besni’de, ortaokul ve liseyi K.Maraş’ta tamamladıktan sonra, 1993-1999 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Tıp eğitimimi tamamladım. Daha sonra 2000-2005 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde Kardiyoloji ihtisasımı tamamladım. Akabinde 4 yıllık bir özel sektör sürecinin ardından Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı’na Yardımcı Doçent olarak başladım. 2013 yılında Doçent oldum. Burada girişimsel kardiyoloji alanında çalışmalar yaptım. Özellikle kompleks koroner işlemler, bifurkasyon (çatal damar) işlemleri, KTO (uzun süre önce tıkanmış damarların açılması işlemi), TAVI (Kasıktan aort kapağı takılma işlemi), mitral balon valvüloplasti (kalp romatizmasına bağlı kapak darlığının balonla tedavisi) , karotis girişimleri (şah damarı tıkanıklıklarının açılması) ve bacak damarlarının kronik tıkanıklıklarının ameliyatsız açılması gibi özellikli ve kompleks işlemleri yoğun şekilde gerçekleştirdim. 2019 yılında Üniversiteden ayrılarak Avrasya Hastanesi’nde Girişimsel Kardiyoloji Uzmanı olarak çalışmaya başladım.

Hocam anladığım kadarıyla Girişimsel Kardiyoloji, Kardiyoloji branşının özel bir alanı. Bu alanda yoğun şekilde çalışıp, gerekli donanımı sağladıktan sonra girişimsel kardiyolog oluyorsunuz. Girişimsel kardiyoloji dediğimizde tam olarak ne anlamalıyız?

Girişimsel kardiyoloji dendiğinde genellikle damar problemlerinin (ve çoğunlukla atardamarların) ameliyatsız ve genellikle balon ve stentlerle çözülmesi ile ilgilenen bir branş akla gelir. Bizim şu anki teknolojik imkanlarla yaptığımız işlemlerin birçoğu bundan 5-10 yıl önce genellikle ağır cerrahi operasyonlarla ancak mümkün olabiliyordu.

Girişimsel kardiyoloji her ne kadar kalp damarlarının açılması ile başlamış olsa da bugün vücudumuzdaki tüm damarların problemleriyle ilgilenen son derece aktif ve yoğun bir alan olmuştur. Düşünün bir insanın tıkalı beyin damarlarından tutun, ayak parmaklarının gangrenine yol açan damar tıkanıklıklarının açılmasına kadar, barsak damarlarının, böbrek damarlarının, bacak toplardamarlarının bütün problemleri ile ilgileniyoruz.

Doğuştan ve sonradan oluşan atardamar-toplardamar arası geçişler ki bunlara fistül diyoruz, bu fistüllerin çeşitli tekniklerle kapatılması da yoğun şekilde yaptığımız işlemler arasındadır. Daha önemlisi bu işlemleri kasıktan bir iğne ile girmek suretiyle yapıp, bazen ertesi gün, bazen de aynı gün hastalarımızı taburcu edebiliyoruz.

Dolayısıyla artık Girişimsel Kardiyoloji 3 adet koroner damara sığdırılamayacak kadar geniş bir alanla ilgilenmektedir.

Hocam bifurkasyon tabirini çokça duyuyoruz artık, ne demektir bifurkasyon. Neler yapıyorsunuz bu konuda?

Bifurkasyon lezyonları kabaca çatal damar lezyonu olarak adlandırılan lezyonlardır. Bu lezyonların güçlüğü ve riski anadamar açılırken yan damarın tıkanması (ya da tam tersi) riski taşımasındandır. Bu nedenle bu tür damarlara müdahalelerin rutine girmesi kardiyoloji camıasının yıllarını almıştır diyebiliriz. Bu süreçte bu damarların esas tedavisi genellikle by-pass ameliyatı ile yapılmaktaydı. Ama gerek kullandığımız stent ve diğer cihazların gelişmesi, gerekse de bu alandaki araştırmaların, tecrübelerin ve yeni tekniklerin gelişmesi nedeniyle çatal damar lezyonları tecrübeli ellerde gayet etkili şekilde tedavi edilmektedir. Ancak bu işle ilgilenen operatörün uzun bir öğrenim ve pratik geliştirme sürecinden geçmiş olası çok önemlidir. Aksi taktirde komplikasyon sıklığı ne yazık ki yüksek olabilmektedir. Ayrıca bu işlemlerin yapıldığı merkezlerde acil cerrahi müdahale ekibinin hazırda bekliyor olması şarttır.

Peki hocam KTO işlemi dediniz, ne demek KTO işlemi?

KTO, kronik total oklüzyon ifadesinin kısaltmasındır. Yani bir damr düşünün, darlığın şiddeti yıllar içinde yavaş şekilde artarak, en nihayetinde %100 oluyor. Ama hastalar bir kriz geçirmiyor. Hatta çoğu zaman hiçbir şikayetleri olmuyor.

Çünkü bu damarlar zamanla tıkandığı için diğer bir damardan kılcal damarlar aracılığıyla destek alır ve kısmen bu bölge beslenmeye devam eder. Dolayısıyla bu şekilde yıllar geçer ve tıkanıklık bölgesi iyice sertleşir ve kireçlenir. Zaman içinde kılcal damar desteği yeterli gelmez ve hastanın göğüs ağrıları başlar.

Fakat bu aslında bir dağın arkasını görmeden, doğru noktaya çıkacak şekilde tünel açmaya benzer. Çünkü damar tam tıkalıdır. Oysa sadece %1’lik bir açıklık olsa işimiz 15 dk sürecekken son derece makul bir maliyetle bitecekken, KTO işlemleri saatlerimizi almakta ve oldukça maliyetli olmaktadır. Dahası bu tecrübenin kazanılması da yıllarımızı almaktadır.

Bu nedenle bu damarların açılması da kardiyoloji de özel bir alandır. Uzun bir öğrenme süreci gerektirir ve ek olarak çok özellikli ve ne yazık ki bir o kadar da pahalı bir takım özel teller, mikrokateterler ve balonlar gerektirir. Şayet bu damarlar şu veya bu nedenle açılamazsa çoğunlukla bu hastaların by pass olması zorunlu hale gelir.

Peki hocam by pass yavaş yavaş tarihe karışıyor gibi sözler duyuyoruz. Ne dersiniz ?

-Elbette bu doğru değil. Son 15-20 yılda by pass operasyonuna verdiğimiz hastaların oranı oldukça azaldı. Bu doğru. Ama hala hastaların genel özellikleri itibariyle by pass olması gereken hasta gurupları var. Bu hastaların hekimlerinin önerileri doğrultusunda ameliyattan kaçmamaları gerekir. Ayrıca bir damarın stentle açılabiliyor olması demek mutlaka yapmamız gerektiği anlamına gelmez. Biz burada yeni tekniklerle zor damar problemlerinin çözülebildiğini ifade ediyoruz. Hastanın cerrahi ile mi, yoksa girişimsel yöntemlerle mi tedavi edileceğine biz konseylerimizde karar veriyoruz. Burada hastanın yaşı, diğer hastalıkları, operasyonun riski ve hastanın tercihi gibi faktörler göz önüne alınarak bir karar veriyoruz ve bu çok daha sağlıklı sonuçlar veriyor. Türkiye’de ve tüm dünyada kararlar bu şekilde veriliyor.

Hocam vakit ayırdığınız için ve verdiğiniz bu kıymetli bilgiler için teşekkür ediyoruz. İstanbul Times Yayın Grubu olarak bölgemizde sizin gibi tecrübeli hekimlerin ve böyle donanımlı merkezlerin olması bizi mutlu ediyor. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Daha Detaylı Bilgi İçin Avrasya Hastanesi Zeytinburnu ile iletişime geçmek mümkün:0212 - 665 50 50

Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

Editör: TE Bilisim