Seçim Maratonu bitiyorrr….

Son bir hafta içinde mecliste grubu bulunan MHP,CHP ve AK Parti genel başkanları Kazlıçeşme meydanında seçmenleri ile buluşarak konuştukar.Liderin tek ortak yanı en erken gelenin 1 saat gecikme ile geldiğidir.

MHP lideri Devlet Bahçeli 1 saaten fazla gecikme ile seçmenin karşısına çıktı.CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise tam 3 saat 30 dakika gecikmeli olarak seçmenin karşısına çıktı.Ak Parti genel başkanı Tayyip Erdoğan ise 1.saat 33 dakika  gecikme ile sahneye çıktı.

Sorum basit ve net "Yüz binlerce insanı sıcağın altında bekleten liderler kull hakkına tecavüz etmiş olmuyorlar mı ? Diğer sorum ise mitinglerini iyi planlamayıp halkın kull hakkına tecvüz eden liderler ülkeyi planlarken de  böylemi çalışıyorlar ?

Aylardır 12 Haziran seçimlerine kilitlenmiş bir şekilde İstanbul siyaset meydanını yakından takip ettik.Son on gündür Kazlıçeşme medyanı  MHP,CHP.ve en son ve en görkemli mitingini de Ak Parti ile yaptı.

Şimdi bu her üç mitingi de izlemiş bir kişi olarak kısaca değerlendirmeye çalışayım.

MHP mitingi

İlk kez Kazlıçeşme meydanında miting yapan MHP İstanbul’da sahip olduğu ilçe belediyesi olmadığı için buraya gelen halkın taşınma işini ilçe başkanlıkları kendi kıt kaynakları ile yapmaya çalıştılar. İstanbul’da hiç belediyesi olmamasına rağmen MHP açısından fena sayılmayacak bir kalabalık vardı.Kazlıçeşme’de alanın rengi ekonomik imkanlara göre rengini belli etti demek mümkün.

CHP mitingi

Basın ve sanatçıları her konuda çalışmalarına dahil etmeye çalışan CHP.Kazlıçeşme mitingi öncesi genel başkan Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı durum değerlendirmesi toplantısına beni de davet etmişlerdi.

Doğrusunu söylemek gerekirse yeni CHP’nin yeni  il başkanı Yardımcı.Doç Dr.Bahri Şahin alçak gönüllü,proje adamı ben yaptım oldudan ziyade ortak akla önem veren bir il başkanı.

Bugüne kadar Kazlıçeşme’de miting yapmaya cesaret edemeyen CHP risk alarak milyonlarca

İnsanı bağrına basacak devasa Kazlıçeşme meydanında ilk adımı atması güzel bir başlangıçtı.Katılımcıların gözlerinde  CHP’yi birinci parti görme arzusu kendini açık ve seçik bir şekilde belli ediyordu.

Basın mensuplarına görevlerini yaparken ciddi manada kolaylık gösteren CHP yöneticileri başarılı bir miting organize etmişlerdi. Elbette ki Ak Parti’nin katılımcı sayısı CHP’ye göre daha fazlaydı.

Bunun bir çok nedeni var.Ak Parti iktidar olmanın avantajlarını doğal olarak kullanmıştı.Daha önce defalarca Kazlıçeşme de miting yaptığı için tecrübesi vardı.Kısaca İstanbul’un 39 ilçesinin 26 tanesinin belediyesi Ak Parti’ye aitti. Bu avantaj mitinge yansımıştı.

İBB.nin Ak Parti ye ait olmasının avantajı da mitinge yansımıştı.

Netice olarak baştan son kadar mitingi  izleyen bir basın mensubu olarak genel başkanın alana 3 saat geç gelmesinin dışında CHP başarılı bir miting yaptı denilebilir.Katılımcı sayısı ise kimi 35 dedi,kimi 80 ile 100 bin dedi,kimi 500 bin dedi kimi ise 1 milyon dedi.

Ben saymadım  ve kimsenin de saydığını sanmıyorum.Ama sanatçıların güzel şarkıları söylemeleri ve genel başkanın hiçbir arıza yaşanmadan yüz binlerce insana hitap etmesi bir nevi hükümetin de başarısı olarak görülebilir.

Rakip partiden bazılarının polisin verdiği katılımcı sayısını daha düşük göstermeleri doğru değil. Hükümet veya Ak Parti taraftarları bu sayıyı küçümseyecekleri yerde şöyle bir mantık geliştirirlerse daha doğru olur.Hükümet olarak aldığımız tedbirlerle rakip partimizin yüz binlerce insanı bir araya getirip miting yapmasında bir kişinin parmağı bile kanamadan yüzümüzün akı ile çıktık deyebilmek gerekir.

Kul hakkı ne olacak sayın genel başkanlar !...

En çok kızdığım ve kul hakkına tecavüzün olduğu konu hiç şüphesi ki mitinglerin söylenen saatlerden çok geç başlamaları.Bu bir kul hakkıdır.Hem kul hakkını savunduğunuzu iddia etmek hem de saat 15.de başlanacak denilen mitinge genel başkanın 3 saatten fazla geç gelmesi demek alandaki herkesin kul hakkına tecavüz edilmiş oluyor.Genel başkan Kılıçdaroğlu alanda 1 milyon kişi olduğunu söyledi,Gürsel Tekin 500 bin kişi dedi,emniyetin ise 100 bin kişi dediği söyleniyor.Şimdi burada Genel başkan Kemal  Kılıçdaroğlu’na soruyorum 1 milyon kişi hakkını helal eder mi etmez mi bilemem ama benim gereksiz olarak 3 saatten fazla vaktimi heba ettiği için HAKKIMI helal edip etmeyeceğimi düşünmem gerek. 

Bu seçim için geçti ama bence bir dahaki seçimde seçmen en fazla yarım saat bekleyip alandan ayrılmalı.Aklıma şu da geliyor bir mitingin planlamasını yapamayan bir genel başkan ve kadrosu nasıl olacak da ülkenin geleceğini planlayacaklar ? Daha işin başında halka yalan söylemek ayıp oluyor…

Miting Uzmanı Ak  Parti farkı ortadaydı

Ak Parti’nin kuruluşu içinde yer alan bir kişi olarak 20 Mart 2004 yerel yönetim seçimleri öncesi Kazlıçeşme de yapılan mitingde o zaman ilçe başkan yardımcısı sıfatımla tertip komitesi üyesi olmuştum.Gerçi Mitingimiz çok coşkulu ve kalabalık geçmişti lakin ben ve zamanın 2 ilçe başkan yardımcısı arkadaşım alanı ayı gün orada miting yapacak olan  CHP.ye teslim edemediğimiz için hakkımızda açılan kamu davasında HAPİS cezası ile cezalandırıldık.(Halen hiçbir  parti yöneticisi bize kuru bir geçmiş olsun bile demiş değil,şahsen ben HAPİS cezası aldığımız için değil ama bizim halimizi hatırımızı sormayan parti yöneticilerimize karşı birazcık kırgınım)Neyse konumuz bu değil.

5 Haziran 2011’de yaptığı miting ile bugüne kadar ki kalabalık katılım rekorunu egale eden Ak Parti il başkanı Aziz Babuşçu ve ekibini kutlamak gerekir. Gerçekten canla başla çalıştılar.

Bana göre Ak Parti İstanbul il başkanlığı,ilin talimatlarına göre hareket eden ilçe bakanlıkları ve belediye başkanları toplumun önemli yaralarına parmak basan biz yerel ( ki internetin icadı ile artık yerel diye bir kavramın kalmadığı da gerçek)medyayı görmezden gelmeleri de  adil ve doğru değil.CHP defalarca bizleri bir araya getirdi.

Yerel çalışmalara önem vermesi ile toplumda karşılık bulan Ak Parti’nin 9.yılında tam tersi hareketler yapması beni çok üzdü.İki Gazete,iki haber portalı ve bir haber ajansı imtiyaz sahibi olarak Ak Parti’nin beni ve diğer yerel medya sahiplerine bir çay ısmarlayıp hallerini hatırlarını sormaları fena olmazdı ama ya büyük projelerle uğraştıklarından dolayı bizler gibi kendileri açısından ZURNA’nın son deliği olmadığımızı düşündüler ve yahut nasılsa bizim ulusal gazetelerimiz var yerel olmazsa da olur mantığı hakim oldu. Her neyse büyükler her şeyi daha iyi bilir.Benimkisi sadece bir temmeniydi.Canları sağ olsun seçimden sonra biz kendilerine bir çay ısmarlarız ne olacak…

Ak Partinin Kazlıçeşme de bugüne kadar yaptığı tüm mitingleri yakından takip etmiş bir kişi olarak  5 Haziran 2011 mitingi mahşer yeri gibiydi.Katılımcı sayısı konusunda yine bir rakam söylemem şık ve doğru olmayabilir ama daha önce yaptığı en kalabalık mitingin en az iki misli insan vardı.Bazı kişiler insanlar taşınarak buraya getirildi diyor,bazıları iktidar gücü,bazıları ise İBB ve ilçe belediye destekleri olduğu için katılım yüksekti diyor.Bunların hepsinin payı olabilir elbette.Ama samimiyet ve kardeşlik en önemli etken olsa gerek.

Ben burada değişik katmanlara mensup insanlar gördüm.Elbette ki her birisinin ayrı bir beklentisi ve talebi olabilir.(kadro,işini koruma,istikradan yana vs.vs.)mitinge katılanlar her ne surette olursa olsun Kazlıçeşmeyi bir bayram yeri yapmışlardı.

 

Burası Türkiye ,burası İstanbul

Hangi mahallenin caddesi veya sokağının sorunu varsa onu yazan biz yerel basınız.Başbakan Erdoğan sürekli yerelleşmekten bahsederek iktidar oldu.Ama her ne hikmetse İstanbul il başkanlığı bir kez dahi olsa biz yerel basını bir araya toplayıp siz halkın sesisiniz sorunlarınız sıkıntılarınız nedir deme gereği duymadı.Ak Parti sürekli kartel basından şikayet etti.Ama bugün bakıyoruz şikayet edilen tüm kartel gazetelerinde boy boy resimler ve televizyon reklamları dönerken her ay vermek zorunda olduğu KDV.beyannamesinin 26 liralık sabit (HARAÇ) vergisini ödeyemediği için psikolojisi bozulan yılların sarı basın kartlı yerel gazetecisi kaderi ile baş başa bırakılıyor.Bunlara da bir kriter getirilerek belli oranlarda reklam verilmesi çok daha doğru olmaz mıydı ? Bu tür çifte standartlar uygulandığı sürece KARTEL den şikayet etmeye kimsenin hakkı olamaz diyorum.

Dört yıldır İstanbul’un 39 ilçesine hitap eden yayıncılık yapıyorum.Ancak Ak Parti’nin bizlere karşı takındığı tavrı benimsemediğimi burada açıkça vurgulamak isterim.    

Yerel basın ölsün yaşasın ulusal

Ak Parti ise sadece Avrupai tarzda radyo,televizyon ve duvar afişleri ile mitingini duyurmayı tercih etti.Doğrusu Ak Parti iktidara yerel çalışmalara önem vererek gelmişti.Ama yerel basın’a bir çay dahi ikram etmeyi aklına getirmeyecek kadar büyümüş.Halbuki ben defalarca yazılı ve sözlü olarak Ak Parti İstanbul İl yöneticilerine İstanbul’da yayın yapan yerel medya mensupları ile bir toplantı yapmalarının yararlı olacağını ifade etmeme rağmen muvaffak olamadım.

Canları sağ olsun böyle bir toplantı yapsalardı iyi ederlerdi ama gerek görmediler.Onların tecrübeleri daha fazla olduğu için belki de ben çok saf düşünüyorum.Materyalist anlayışta büyük balık küçük balığı yutar derler.

Netice olarak siyasi iktidarlar karteli önlemek için sadece medya şirketlerindeki sermaye dağılımlarına sınırlama getirterek çare üretemezler.Belli kıstaslara uyan gazete,dergi,radyo ve televizyonlara da bazı alanlarda kolaylıklar yapılarak yeni kuruluşların kendilerini ifade etmelerine imkan vermeliler.

 12 Haziran seçimleri ülkemize,İstanbul’umuza hayırlı ve uğuru olsun.

 [email protected]

 

Editör: TE Bilisim