28 Şubat’a bir günde gelinmedi elbette 

Her darbe öncesinde yapıldığı gibi, taşlar birer birer döşendi. Özellikle1993, kilit bir yıl oldu. Özal şaibeli bir ölümle hayata veda etti. Eşref Bitlis de aynı şekilde. Madımak’ta Cumhuriyet tarihimizin en büyük trajedilerinden biri yaşandı. Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve daha birçok isim, karanlık cinayetlere kurban edildi. Her cinayetin ard
ından “irtica” söylemleri ayyuka çıkarıldı. 

Eğer Refahyol hükümeti yıkılmazsa, askerlerin her an darbe yapacağı havası ve korkusu bütün bir ülkeye hâkim kılınmaya çalışılıyordu. O dönemin en çarpıcı manşeti ise “Bu sefer silahsız kuvvetler halletsin” idi. Basın, yargı, üniversiteler ve bazı sendikalar “silahsız cunta” olarak sahnede önemli bir yer tutuyorlardı.

28 Şubat sadece siyasi yönleri olan bir süreç değildi tabii. İşin bir de ekonomik boyutu vardı. O zamanda kendilerini irticayla mücadele ediyor gösteren niceleri servetlerine servet kattı. Onlarca banka hortumlandı, katrilyonlarca hortumlama yükü, milletin sırtına yüklendi.


28 Şubatçılar, görünürde emellerine ulaşmışlardı ama milletin gönlünde asla bir yer bulamadılar.

AK Parti ile Türkiye’nin nereden nereye geldiği, yakın geçmiş hatırlanınca daha iyi anlaşılıyor, değil mi?
Editör: TE Bilisim