Eğitimci Yazar Mahmut Balcı şunları söyledi:

‘Atanmanın beklendiği bir dönemde adanmışlığı konuşmak risklidir. Birileri haklı olarak ‘sen adanmışlığı boş ver, sen atanmadan haber ver’ diyenler olacaktır. Ancak adanmışlığı konuşmak atanmışlığı konuşmaya engel değildir. Adanmışlık olmadığı zaman yaşanan sosyal sorunlara sahip çıkanların sayısı azalır. O zaman da krizleri konuşuruz. Adanmışlık bir karekterdir. Adanmışlık bir ruhtur. Adanmışlık bir değerdir. Adanmışlık bir ölçüdür. Yanlış anlaşılmak mümkündür. Eğitimci kavramından özelde öğretmen, genelde ise tüm eğitimcileri kast ediniyorum. Öğretmenler, eğitim yöneticileri, eğitimci akademisyenler, dini eğitim yapan tüm hocaları bu tanıma dahil edebiliriz. Öğretmen ve okul İdarecileri bir evrilme, bir bozulma süreci yaşamakta. Ne yazık ki adanmış öğretmenlerin, adanmış okul müdürlerinin yerini daha çok atanmışlar almış bulunmakta. Atanmayı bekleyen her öğretmen adayının atanması yapılmalı, ücretli öğretmenliğe son verilmeli. Ancak atanan her eğitimcinin öncelikle adanmış olması gerektiğine inanıyorum.

Türkiye’de adanmışlığın işe yaramadığı, dışlandığı, kariyerleşme sürecinin başladığı, eğitimcilerin sahip olması gereken adanmışlık özelliği yerine etkin olma, performans gösterme, rol yapma talepleri öne çıktı. Çalışan babalar, çalışan anneler, mutsuz aileler çocukları ile başları dertte olanlar, bakıcıların yetersizliği, ücretli öğretmenliğin asıl öğretmenliğin yerine geçmesi, ücretli öğretmenlerin mevsimlik işçiye benzetilmesi, velinin öğretmene ve okul müdürüne sesini yükseltmeye başlaması, çocuğuna vakit ayıramayan aileler, çocuğu için yapmadığını başkasından yapma gibi bir süreç yaşandı.

Her üniversitenin eğitim fakültesi açması, sınıftan gelmeyen akademisyenlerin öğretmen yetiştirmekle görevlendirilmesi, farklı bölümlerden mezunların öğretmenlik yapması, hemen atanır diye üniversite tercihlerinde öğretmenlik bölümlerinin tercih edilmesi, sendikaların özlük haklarını özgürlüklerin önüne geçirmesi, öğrencilerin üniversiteye başlar başlamaz kafayı kpss sınavı ile bozmaları gibi sorunlar eğitimin ve eğitimcinin kalitesini düşürdü. Böyle bir dönemde haklı olarak atanmış öğretmenden adanmış eğitimci çıkar mı sorusunu sormak gerekiyor.

Ne yazık ki adanmış eğitimci sorunu İmam Hatip Okullarında da yaşanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir belediye başkanı bize yaptığı kültür merkezini, kütüphaneyi gezdirdi. ‘O kadar okula destek olduk, bilgi evleri açtık, gençlik merkezleri açtık, kültür merkezleri açtık. Ancak öğrencilerle ilgilenecek idealist öğretmen sıkıntısı yaşıyoruz.’ demesi adanmış eğitimcilerimiz çok çok azaldı şeklindeki görüşümüzü ne yazık ki haklı çıkardı.

Bu konuların MEB 2023 Eğitim Vizyon Belgesinde ele alınması sevindiricidir. Ancak kamuoyunun eğitimden ve öğretmenden beklediği şey etkin bir role sahip olmaktır. Bizim sadece etkin, performans gösteren bir eğitimciye değil; öğrenci üzerinde daha çok etki bırakan, iz bırakan, adanmış eğitimcilere ihtiyacımız var. Adanmış eğitimcilerimiz budandı. Adanmışlar yerine atanmışlar öne çıktı. Eğitim dünyasında yaşanan sorunlar toplumda bazı güvensizliklere neden olmakta. Gençlerin büyüklere olan güveni azalmakta. Geçici düşünenler etkili öğretmen yerine etkin öğretmen modeli istiyor. Ne yazık ki eğitimin kalitesi düştü. Zannedildi ki kadrolara atama olursa değişim olur. Lakin kadrolaşmalar oldu ancak kalite düştü. Herkes bir üst kadroya gelmek için susmayı, sessiz kalmayı tercih etti. Eğitimciler kariyer peşinde koşmaya başladı. Atanmışların adanmış olması zaman alır. Çünkü aynı zamanda küresel bir ahlâk sorunu yaşanmakta.

Adanmış öğretmenlerin sayısın çoğaltmak için misyonu, mefkuresi olan eğitimcilere ihtiyacımız var. Her şehirde öğrenciye dokunan, idealist, emek harcayan, kadim değerlere bağlı, usta öğretmenlerin rehberliğinde, ekonomik sorunları olmayan, kendisini halka, öğrencilere ve vicdanına karşı sorumlu tutacak, yenilikçi, yereli ve evrenseli birlikte düşünen adanmış eğitimcilere ihtiyacımız var.’


 


 


 

Editör: TE Bilisim