Sabah yazarı Hıncal Uluç, dünkü köşesinde Defne Joy Foster’in ölümünü yazdı, internette kıyamet koptu. İnternette haber portallarında ve sosyal paylaşım sitelerinde Uluç’a rekor tepki yağdı. Uluç’a destek verenler de çıktı, en dikkat çekeni ise İsmailağa Cemaati oldu..
Hıncal Uluç, Defne Joy Foster’in ölümü hakkında yazdıklarıyla dün sanal âlemdeki yorumların hedefindeydi. Ancak Hıncal Uluç, tepki çeken yorumlarında yalnız değildi. İsmailağa Cemaati’nin sitesinde de Foster’in ölümü için Uluç’un “Su testisi” benzetmesi yapıldı.
İŞTE ULUÇ’UN O YAZISI:
“Defne Joy’la tanışmayız. Televizyon izleyen biri olmadığımdan sokakta yanımdan geçse tanımam” diye başladığı yazısında Uluç, evdeki yardımcısının haber vermesiyle televizyonu açıp haberleri izlediğini anlattıktan sonra şöyle diyor:
‘BİR BEKÂRIN EVİNDE’
“Ekranın başında donup kalıyorum. Arka arkaya şoklar. Defne Joy’un ölü bulunduğu yer kendi evi değil. Bir bekâr erkeğin evi. Beni donduran habercinin sözleri oldu:
Defne Joy’un kocası, az önce buraya geldi. Çok üzgün görünüyordu.
‘EŞİNİN YERİNDE OLMAK İSTEMEM’
O gün,
Dün sabah gazeteme baktım, tonla yazı. Ölen Defne’nin dramı üzerine. Asıl trajediyi yaşayan adamın adı geçmiyor neredeyse.
İnsanlık ölmüş sanki.
18 aylık bebeğinin annesi ölmüş ona mı ağlayacak yoksa bir bekâr evinde sabaha karşı kanında tonla alkolle ölü bulunmuş, ona mı çıldıracak?
‘TANIŞTIĞIN GECE YATAĞA...’
Daha tanıştığın gece, eve, yatağa koşmanın adı da love...
Benim aşka düşmeye saygım var ama aşk yapmaya yok.
Defne boşanma kararı almış mı? Mahkemeye başvurmuş mu, evini ayırmış mı?
Ortada çok
Ölmüş Allah rahmet eylesin ama böyle bir insana öldü diye saygı duymamı beklemesin kimse benden.
Defne’nin ölümü tipik bir ‘Su testisi,
CEMAATTEN HAYAT DERSİ
Hıncal Uluç’la benzer yorum ise İsmailağa Cemaati’nin
“Niçin evinde namaz kılarken veya yatağında abdestli bir şekilde uyurken, elinde tesbih ile Allah’ı zikrederken, Kuran okuyup Mevla ile irtibata girmişken veya ailesi ile vakit geçiriyorken ölüm onu bulmasın? İnsanın ölüm şekli, yaşantısının bir yansımasıdır.”
Defne Joy Foster’ın ölümü, Twitter’ın dünya listesinde en çok okunan beşinci haber oldu. Hıncal Uluç’a yönelik ‘tivit’ler ise saatte 10 bin tivit’i geçerek rekor kırdı.
Twitter’da yorumlar saatte 10 bin ‘tivit’i aştı
umitalan: Kitabının çıktığı gün;
by dila_algan: Hıncal Uluç’un beyin ölümü gerçekleşmiş.
meryemkruezi: Hıncal, Defne hakkında yazılar yazacağına git 18’lik mankenlerin basamağı ol.
karaaslan: Hasta ruha
EzgiDilaver: Umuyorum ki yazdığı yazı, hayatındaki son yazısı olacak.
EzgiEcemm: Dediklerinde haklılık payı olabilir. Ama vicdanı çürümüş Uluç’un.
slcnmt: Hıncal Uluç fazla yaşlılıktan ve ağız gevşekliğinden (iğrenç kahkahaları sonucu) feci saçmalamış!!!
ilkbaharkorkmaz: Kim ne derse desin; Defne J.’u kraliçe ilan eden medyayı değil, acımasızca anlatan Uluç’u destekliyorum.
Rapunzelll: Defne Joy’u kırılan testi, Kerem Altan’ı kerata ilan eden, torunu yaşında kızlarla kucak kucağa gezinen ahlak zabıtası Hıncal Uluç.
cnkrblt: Herkesin aksine, Hıncal’ın yazısındaki geride kalan adam için ben de gerçekten üzüldüm. Bu konuda haklı.
GurkanAynaci: Kendinizi Hıncal’ın yerine koyun. Kaldırımdasınız ve her an biri üstünüze basıp ayakkabısını mahvedebilir.
ayse_sagiroglu: Defne Joy’un kocası arkasından ağlayıp mezar başında titriyorsa Hıncal Uluç’a ...
chataghai: Peki Hıncal Uluç’a kim saygı duyacak o öldüğünde? Hım.
chicqo: Hıncal’ın Defne hakkındaki yazısını, kanım donarak okudum.
cetings: Hıncal Uluç’a soruyorum; Sana ne? Sen ahlak polisi misin? Gazeteci mi?
oezlem71: Kime saygın var ki Hıncal Uluç ölüye saygın olsun.
KthnUlsy: Hıncal Uluç’un ve bugünkü yazısının her türlü arkasındayım.
@aybenarzu: Yazıyı ben de okudum ve “hayatımda ilk kez” katılıyorum.
EnTaroAdun: Hıncal Uluç’un yazısına bir tane hak veren
Qsalih: Hıncal Uluç’un Defne yazısına katılıyorum ama ne yazık ki kendisi de yanlış bir yaşam biçimini tercih etmiş.
_bertan_: Hıncal’ın Defne yazısı zalimce ama daha zalimini de okudu bu gözler.
TGC’ye şikâyet yağmuru
Hıncal Uluç’un dün Sabah Gazetesi’nde yayınlanan yazısı üzerine
Hıncal Uluç'un yazısının ardından, aynı gazetenin başyazarı Mehmet Barlas da, köşesinde şunları yazdı:
Geride kalanlar için acı olay
"Onun ölümüyle ilgili insafsız çeşitlemeler yapanlara karşı Cengiz Semercioğlu dünkü Hürriyet'te yayımlanan yazısında benim düşüncelerimi yansıtıyordu:
'Deniyor ki; Evli bir kadının gecenin o saati başka bir arkadaşının evinde ne işi var? Diyorum ki; Sana ne! Deniyor ki; '1.5 yaşında bebeği varken sokaklarda işi ne? Diyorum ki; Kime ne! Deniyor ki; İşte dejenere yaşam tarzı budur, gençliğe kötü örnek oluyorlar. Diyorum ki; Sen de
Ölüm özellikle geride kalan yakınlar için acı bir olaydır. Ölümü akbabaya dönüşmüş yaratıklarla birlikte karşılamak insanlara hüzün verir."
HABERTÜRK GAZETESİ Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı da, bugün köşesine bu konuyu taşıdı:
Kızın olsa yazar mıydın Hıncal Abi?
Hıncal Uluç uzun zamandan beri varlığını hissettiren bir yazı yazmıyordu. Dün bunu başardı. Ama keşke başarmasaydı. Defne Joy Foster’ın arkasından “abuk” bir yazı yazarak... “Su testisi
Yapma Hıncal Abi.
Bize ne bundan, sana ne bundan.
Sen Defne Joy Foster’ın yaptığını savunan bir yazı gördün, yapılanı doğrulayan bir satır okudun mu? Savunmadık ama karışmadık da.
O ayrı mesele. Aile meselesi. Onun acısını yaşayana bırak. Sen acıya acı katma.
Bak ne diyorsun: “Yarın o
Madem bu kadar duyarlısın, o zaman bu yazı ne?
İlker Yasin bir şey anlatır. Ne anlattığı, ne anlatacağı seni ilgilendirmez. Ama ya İlker Yasin’in çocuğu okuyacak yaşa gelip, senin yazdığın bu yazıyı okuyup da “Annem su yolunda kırılmış testi” desin mi istiyorsun!
Ayıp Hıncal Abi!
Seni yakından tanıyan biri olarak soruyorum, daha doğrusu sormuyorum. Kesinlikle söylüyorum.
Defne Joy Foster, senin “kanatlarının altında” dolananlardan biri olsaydı ve başka birisi, dün yazdığını senin “koruman altındakine” yazsaydı en
Yapmaz mıydın, doğru söyle. Bana söylemiyorsan, kendine söyle en azından. Aleyhte yazanları “ucuz ahlak bekçiliğiyle” suçlamaz mıydın?
Sakın yanlış anlama.
Defne Joy Foster’ın yaptığını savunuyor, “Aman ne
Dediğim şu: “Bize ne? Biz herkesin bekçisi miyiz, sorumlusu muyuz?”
Kim veriyor bize bu “özel” yetkiyi? Var mı böyle bir yetkin?
Benim yok şahsen.
Kocasının ruh halini soruyorsun. İster ölümüne üzülür, ister ölüm biçimine çıldırır. Onun üzüntüsüdür bu. Senin derdin, sorunun değil. Benim de değil. Hiçbirimizin değil. Onun, sadece onun.
Onun acısına acı katmak da bizim işimiz değil.
Bak fotoğraflara... Sarılmış tabutuna uğurluyor onu. Görmedin mi?
O halde sana ne Hıncal Abi! Bize ne!
Ve bazı yazarlara sormuşsun yazında, “Defne senin karın olsaydı yine bu yazıyı yazar mıydın?” diye. Bak ben de sana bir soru soruyorum Hıncal Abi.
“Defne senin kızın olsaydı bu yazıyı yazar mıydın?” diye.
Yazmazdın değil mi?
Peki kendi kızlarımıza yazmayacağımız yazıları, başkalarının kızlarına yazma hakkını bize kim veriyor Hıncal Abi?
Dobralık mı Hıncal Abi?
Hadi canım bırak sen de!