Hz.Muhammed’in Veda Hutbesinde Kadına verdiği değer

Ey insanlar! Kadınlarınızın haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Sizin kadınlar üzerinde haklarınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Kadınlara en iyi şekilde davranıp muâmele ediniz. Çünkü onlar, sizin himaye ve muhafazanız altına girmiş kimselerdir. Kadınlar hususunda Allah’tan korkup çekinin”.

İstanbul Times Haber Merkezi / Özel Haber

İstiklal Marşı Şairmiz Mehmet Akif Ersoy safahat isimli esrinde kadınla ilgili bir şiirinde şöyle diyor :

Kadın erkeğin eşi yuvanın güneşidir.

Kadının izzeti, iffetindedir. Afif olan nazif olur, hafif olmaz.

..........Kadın yuvayı yaşatır.Yuva kadın demektir.Kadınsız yuva olmaz.

      Kadın erkeği yuvaya, aileye bağlayan bağdır.

      Kadından yuva, yuvadan aile, aileden millet doğar.

      Kadın eve nizamı, intizamı ve ahengi verendir.

      Kadın ağlarsa ev de ağlar,

      Kadının gülmesi evin de sururudur.

      Kadın ve yetimin hakkına riayet İslâm’ın şiarıdır.

      Kadının güzel idarelisi, bulunmaz bir kabiliyettir” 

YAHUDİLİKTE KADIN

Yahudiliğin kitabı olan Tevratta kadın ile alakalı görüş şöyle;

Tevrat’ta kadın erkeğin kaburga kemiğinden ve onun yalnızlığını gidermek üzere bir yardımcı olarak yaratılmıştır. (Bkz. Tevrat,Tekvin, 2:21-22).

İşte biri daha;

Bu yaratılışta kadının rolü Hz.Adem’e yardım etmektir (Bkz.Tekvin,2:18).

Museviler tahrif edilen Tevratta kadını bir çok değişik şekilde aşağılayan bölümler ilave etmişlerdir.

HIRİSTİYANLĞIN KADIN’a verdiği değer nedir ?

Hıristiyanlıkta kadın anlayışında ve kadına bakışta; Yahudi Kutsal Kitabındaki yaklaşımdan hareketle yeni bir anlayışın oluşması sağlanmak istenmiştir. Hıristiyanlıkta da kadın; Hz.Adem’e yasak meyveyi yedirmesi dolayısıyla “Aslî Günah”ın müsebbibidir. Böylece Aslî Günah’tan kurtulma Hırıstiyanlığın temeli olmuş ve ibadetler (Sakramentler) bu suçtan kurtulma temeline oturtulmuştur. Bundan dolayı kadına toplum hayatında yer verilmemiş ve ikinci sınıf varlık olarak görülmüş, günahın da temel sebebi sayılmıştır.

Evlenmede,boşanmada kadın söz sahibi kılınmamış ve toplum hayatından da soyutlanmıştır. Yahudiliğin aksine çok kadınla evlenme yerine tek kadınla evlenme veya evlenmeme, evlendiği taktirde boşanmama şartı konulmuştur. Burada da kadın kocasına tabi bir varlık olarak görülmüş ve her türlü haktan mahrum bırakılmıştır.

Hıristiyanlıkta kadının eğitimine kocalarına sormaları şartıyla izin verilmiştir. Pavlus’un Korintoslulara Birinci Mektubunda bu konu şöyle belirtilmektedir: “.... Kiliselerdeki kadınlar sukut etsinler; çünkü onlara söylemek için izin yoktur; ancak şeriatın dediği gibi tabi olsunlar. Eğer bir şey öğrenmek isterlerse evde kendi kocalarına sorsunlar; çünkü kadına kilisede söylemek ayıptır.” (Korintoslulara Birinci Mektup, 14:35-36)   

Bu ifadelerden kadınların kocalarının bilgisiz olması durumunda ne yapacakları konusu açık değildir. Bu konuda olduğu gibi diğer konularda da Hıristiyan kültüründe kadın geri plâna itilmektedir. Buna sebep de Hıristiyanlık’ta kadına, ilk günaha sebep olmasından dolayı erkek kadar değer verilmemiş olmasıdır.

Batı Kültüründe kadının ikinci hatta üçüncü sınıf insan sayılmasında; Eski ve Yeni Ahit’teki ifadelerin “Kilise Babaları”nca kadınlar aleyhine yorumlanmasının rolü büyüktür.Kilise Babaları; Hz.Adem’e yasak meyveyi yedirmesi ve Cennet’ten kovulmasına sebep olması dolaysıyla insanlığı günaha bulaştıran bir varlık olarak görmüşlerdir.

Hıristiyanlık’ta kadın haklarının iyi olduğunu söylemek, tarihi gelişimi içerisinde de görüldüğü gibi, mümkün değildir.
 

KUR’AN DA KADIN BİR NUMARADIR

İslamiyetten önce ki devre cahiliye devri denir.Cahiliye devrinde yaşanan kadınsal hakları az çok hepimiz,hatta ve hatta tüm Allahın varlığını ve birliğini kabul etmeyen inkarcılarda kabul etmektedirler. 

Kur’an da kadınla ilgili bir çok ayet geçmektedir.

Şüphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkeklerle Allah-'ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.(ahzap süresi 35)

Al-İmran Sûresi’nin 195.Ayetinde de Allah şöyle buyurmaktadır. “Rableri (ettikleri dua) kabul etti: ‘Birbirinizden meydana gelene sizlerden, erkek olsun kadın olsun bir şeyi yapan hiç kimsenin yaptığını boşa çıkarmam”.Görüldüğü gibi bu ayetlerde kadın –erkek ayırımı yapılmamaktadırÇünkü Allah İslâm Dinini;aşırılıkları gidermek,insanlara hadiselerin gerçeğini öğretmek ve olumluları bildirmek,huzur ve güveni sağlamak için göndermiştir.

Bazı kişiler ya bilinçli yada bilmeyerek ;Kur’an’ın kadını aşağıladığını iddia ediyorlar. O  zaman niye İmran kızı Meryem,yada Meryem oğlu İsa deniliyor ?

Kur’an da kadın bir numara

Ayırım yapmadan “İnsanı en güzel bir biçimde yarattık”(Tin Suresi,4) buyuran Allah; insanları bir erkekle bir kadından yarattığını, onları soy ve sop yaptığını, milletin de onlardan oluştuğunu vurgulamaktadır(Bkz.Kur’an,Hucurat Sûresi,13). Bu ayetlerin dışında Sûrelerin başında yeralan “Ey İnsanlar!”, “Ey İman Edenler/İnananlar!” hitapları bile kadın erkek arasında bir ayırım olmadığının delilleridir.

Her konuda olduğu gibi kadın konusunda da İslam “orta yolu” önermiş ve insanlardan da orta yol üzere olmalarını istemiştir. İslâm’ın ayrıcalık tanıdığı kimseler; çalışmada, ilimde, iyi işler işlemekte,kul hakkını gözetmekte ve kötülüklerden kaçınmada hassasiyet gösteren kimselerdir.

Bugün bazı İslam ülkelerinde kadına değer verilmiyorsa bu İslamiyetin eksiği veya kusuru olarak lanse edilmeye çalışılsa da yanlış hata ve eksik var ise bu İslamiyetin değil onu yaşayamayan insanlarımızın eksiği vardır

Kaynak :İstanbul Times Haber Ajansı (/İTHA) 
Editör: TE Bilisim