Öncelikle şöyle bir sorudan başlamak istiyorum. Şairliğe ne zaman başladınız?
Aslına bakarsanız şairim demem, diyemem tarihte ve günümüzde şiir üstatları varken yakıştıramam kendime böyle bir unvanı, bunun yerine ‘şiir yazarı’ diyorum kendime… Evet, şiir yazıyorum şiir yazarıyım ama şairlik zannediyorum çok daha başka bir mevsim, ayrı bir atmosfer yahut zaten ayrı olan şiir atmosferinin zirvesi diyebiliriz. Bunu belirttikten sonra sorunuzu cevaplayacak olursam, yıllar öncesine dayanır şiir yazmaya başlayışım Ortaokulu henüz bitirmiş çiçeği burnunda bir Liseli delikanlı iken o dönemde yaşadığım bir kaç hadise sonrası cereyan eden, ruh hengâmelerimin dışavurumu kalem ve kâğıtla oldu. Şiir serüvenim böyle devam ede geldi...
Sizce şiirler mesaj vermelimidir?
Aslına bakarsanız her şiir zaten bir mesajdır. Şiirin sosyal bir yönü vardır.  Zira şiir bir insanın özel yahut sosyal yaşamının gönül dünyasındaki tezahürüdür. Kimi zaman, sırf bir meseleyi ele almak için oturup yazarsınız ki bu evet bir sosyal mesaj vermek içindir. Yani amaç bir mesaj iletmektir. Amma kimi zaman ansızın dökülür duygular kalemden kelama ki burada da ister istemez az önce söylediğim gibi bir mesaj olacaktır, çünkü şiir yazarı, yaşadığı çağda yaşanan toplumsal olaylara da kendi kişisel dünyasında yaşadıklarına da satırlarında kayıtsız kalamaz, ister istemez onları döker his heybesinden. Yani hangi koşulda olursa olsun şiir her zaman birilerine bir mesaj verecektir. Bana kalırsa mesaj vermeyen herhangi bir yazı-şiir zaten yoktur...
Kaç çeşit şiir türleri vardır? Siz bu türlerin içinde daha çok hangisini tercih ediyorsunuz?
Ayrıntılarına çok girmeden söylemek gerekirse 6 bölümde değerlendiriliyor şiirler, Lirik-Epik- Didaktik-Pastoral-Satirik ve Dramatik.  Benim daha çok hangi minvalde yazdığıma gelince, genelde Lirik'tir yıllardan beri Aşk-ayrılık-özlem gibi konular çoktur yazdıklarımda pek tabi daha önce de belirttiğim gibi şiir yazarı yaşadığı çağın sıkıntılarını da dile getirir ister istemez yani sadece lirik yazmıyorum elbette, son yüzyılda İslam coğrafyasında yaşanan büyük sıkıntılar ve bölük pörçük olmuşluğun verdiği güç kaybı ve bu manada kanayan yaralarımızı da yazıyorum hem kendime hem şiiri okuyanlara bir anlamda yaşananlar karşısında nasıl davranmamız gerektiğini anlatıyorum, bu açıdan bakarsak belki didaktik tarzda da şiirlerim var diyebilirim. Hatta Allah nasip ederse önümüzde ki ay aylık olarak yayımlanan   Vuslat  Dergisi’nde idam kararı verilen Mısırlı kardeşlerimizin sesi olmak adına bir şiir kalem alacağım.
Şiir deyince ilk akla gelen aşk oluyor. Şiirler sadece aşk üzerine mi yazılıyor?
Evet, genelde şiir deyince aşktır akla ilk düşen… Zira hangi konuyla ilgili yazarsa yazsın şairlerin şiirlerine baktığımız zaman aşk konusunu çok defa görürüz. Sanırım bütün duygulardan önce aşk, sevgi hissiyatı düşüyor insanın yüreğine bu alanda ve en çok ve de öncelikle aşktan sevdadan dem vuruyor şiirler. Tabi bunu görmezden gelememekle birlikte şiirin konuları var demiştik tabi ki şiir sadece lirik değildir...
Yazdığınız şiirlerde nelere dikkat ediyorsunuz?
Öncelikle şiirin yapay olmaması benim için çok önemlidir. Ben sipariş üzerine şiir yazmak yerine yüreğimden gelen sese kulak vermeyi önemsiyor ve bu minvalde kâğıda döküyorum.  Pek tabii eğer ölçülü şiir yazıyorsam ahengine ve kafiyesine dikkat ediyorum. Daha doğrusu ister istemez şiirin ruh hali buna dikkat etmemi gerektiriyor. Yine serbest yazdığım şiirlerde de bu ahengi gözetiyorum çünkü daha kendi hissiyatıma oturtamadığım cümleleri ahenksiz deyişleri okuyucuyla paylaşmayı doğru bulmuyorum. Ben şiiri önce kendime, daha sonra da okuyucuya yazıyorum.
Sizce herkes şiir yazabilir mi?
Herkes şiir yazamaz demeyi çok isterdim, ama maalesef herkes şiir yazıyor. Günümüzde bazı günlük ulusal gazetelerde şiir diye öyle tuhaf şeyler yazılıyor ki, bu durum şiirin niteliğini katletmekten başka bir şey değildir. Bir kez daha hatırlatmak istiyorum;  şiir yazmak kolay gibi görünebilir, yâda herkes her yazdığını şiir olarak görebilir, ama şiir yazmak bana göre çok ciddi bir alandır. Şiir yazmak emek ister, bilgi ister yürek ister bütün bunlarda yetmeyebilir bunları harmanlayacak analitik bir gönül dünyası ister.
Şiiri değerli kılan nedir?
Pek tabii şiiri değerli kılan salt olarak ne hece ölçüsü ne kafiyesi ne de ahengidir. Asıl olan şiirin muhtevasıdır. Sizin şiirde anlattıklarınızdır okuyucuya etki eden. Nasıl anlattığınız bir adım sonra ki etkendir. Bu anlamda hislerinizden neler döküldüğü önemlidir. Zira açlıktan kırılan bir toplumda yaşadığınızı düşünün, bu toplum içersinde saray ziyafetlerinden dem vurmanız insanların ruhuna ne kadar sirayet edebilecektir? Sirayet etmekten ziyade, onların gönüllerini zedeleyecektir.
En can alıcı sorumu sormak istiyorum size, şiir ile İslamî tebliğ yapılabilir mi?
Farz edelim ki siz uzak bir şehirde yaşayan bir akrabam, eşim dostumsunuz ve bana sizinle ilgili uygunsuz yaşantılarda olduğunuza dair söylemler iletiliyor. Ben eğer İslamî hassasiyet taşıyan, emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker kaidesini bilen birisi isem mutlaka size ya mektup yazarım ya telefonla ararım yahut yaşadığınız şehre sizi ziyarete gelip içinde bulunduğunuz durumu kolaçan eder uygunsuzluklar varsa size tebliğ görevimi yaparım. Şimdi gelelim şiirle tebliğ olur mu sorusuna, İslam’dan bir şeyi anlatırken mektup yazsan oluyor, arayıp söylesen oluyor da şiir yazarak bunu ifade etsen neden olmasın? Bence asıl soru bu olmalı. Şiirlerle ALLAH (c.c.), Hz. Peygamber (s.a.s.)’ı yahut İslam’ın emir ve yasaklarını anlatabilmek ne hoş bir şeydir ve dahi yapılmalıdır… 
Bizimle birkaç şiirinizden paylaşabilir misiniz?
Yeni yazdığım bir şiiri sizinle paylaşabilirim:
SENSİN
 
Hayır hayır! Gitmez bu devran böyle,
Yeis yüreğini yakmasın öyle!
Elbette bildiğin doğruyu söyle,
Hak yolun yolcusu! Aşığı sensin!..
***
Kusur zincirinden çözül ve haykır,
İkrar et hatanı ve nefsini kır!
İşte o zaman ki çözülecek sır,
Sual bebeğinin beşiği sensin!..
***
Halktan bekliyoruz önce hep halktan,
Hep böyle yanıldık her hakikatten!
Yalnız geçeceğiz bu zor sırattan,
Kardeş birliğinin eşiği sensin!..
***
Bir olup bütüne varalım bir’ken,
Geç diye bir şey yok! Her vakit erken!
Buruktur sevinçler böyle esirken,
Gönül dirliğinin ışığı sensin!..
 
Türkiye’de şiire rağbet ne durumda? Sanki Türkiye’de Şiire veya edebiyata yeterince ilgi yok gibi görünüyor?
Evet, maalesef toplumumuz çok fazla rağbet göstermiyor şiire ve edebiyata. Öyle hale geldik ki adeta madde kazandırmayacak hiçbir işi yüklenmek istemiyoruz. Maneviyatımızı iyiden iyiye kaybetmeye yüz tuttuk.  Manayı kazançtan saymıyoruz, gönlümüz olgunlaşacakmış yahut ham kalacakmış önemsemiyoruz. Kapitalist hayat tarzının kıskacındaki hissimiz maddecilik duvarları arasında can çekişiyor. A’dan Z’ye her birimiz sorumluyuz bu durumdan ve şapkalarımızı önümüze koyup düşünmeli sonrasında da elimizi taşın altına koyup maneviyatı, şiiri, edebiyatı tekrar toplumun yüreğine sokabilmek için çalışmalıyız.
 
Son olarak şiirlerinizi yayınladığınız bir yer var mı, ayrıca şiir okuyanlara neler tavsiye edersiniz?
Aylık İstanbul’da yayınlanmakta olan Vuslat Dergisi’nin Şiir Demeti köşesini hazırlıyorum. Ayrıca Özel Fm’de hafta içi her gün 13:00-14:30 arasında hazırlayıp sunduğum Canlı Performans Programımda yazdığım şiirleri seslendiriyorum. Yine muhtelif haber sitelerinde şiir ve denemeler kaleme alıyorum. Öte yandan zaman zaman konuk olduğum TV programlarında da şiirlerimi paylaşıyorum.
Yakup Paslı kimdir?
Aslen Gümüşhaneli olup, 1988 İstanbul doğumludur. Lise Eğitimini Ümraniye Asım Ülker Ç.P Lisesinde tamamladı. Daha sonra Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Radyo Tv Yayıncılığı bölümünü bitirdi.  Üniversite eğitimi boyunca sahne sunuculukları yaptı ve dinletiler düzenledi.  Meslek kariyerine NTV’de stajyer olarak başladı.  Peşinden Seyr Fm’de bir dönem çalıştı. Haber sitelerinde denemeler kaleme almakta olup halen İstanbul Özel Fm’de “Canlı Performans” isimli programı hazırlayıp sunmakta. Ayrıca aylık Vuslat Dergisi’nde şiirler kaleme almakta olup şiirin kalbine yolcuğu devam etmektedir.

Söyleşi: Ziya Gündüz 

 
Editör: TE Bilisim