Bu konuda medyanın yardımı olmaz mı? Medyanın şiddete bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabi ki, medyanın esas görevi şiddeti önlemek değil. Ama gördüğüm kadarıyla şiddetle samimi olarak savaşıyor. Gazete ve televizyonlar her fırsatta fiziksel şiddet olaylarına tepki gösteriyor. Mobbing ve siber şiddet kavramları da sıkça işleniyor. Etkili olduğunu ise maalesef söyleyemem. Medyamız şiddeti önleme yarışında ancak emekleyerek ilerliyor. Şiddet olaylarından haberdar olmamızı sağlasa da hala şiddete karşı tutumu çok ilkel diyebiliriz. Mesela sadece fiziksel şiddeti ön plana çıkarmaya meraklı bir medyamız var. Şiddete sağduyu ile yaklaşmayan bir medyamız var. Evladını şiddete kurban vermiş anne ve babalarımız milleti sükunete davet ediyor, medya ise anlamsız bir kıyamet koparıyor.  Kimseye faydası olmayan bir kıyamet bu. Ateşe körükle giden bir kıyamet. Medyanın dili şiddetin diliyle aynı. Medyamız soğukkanlı ve analizci olamıyor.
Bir de, dizi ve filmlerdeki şiddet sahneleri özendirici olabiliyor. Bu özendiriciliğin önüne geçilmesi için film yapımcılarının daha dikkatli davranmaları gerekiyor. Televizyon yayımcılarının daha dikkatli olması gerekiyor. Sanat eserleri toplumu etkiler. Bilinçaltına mesajlar gönderir. Olumsuz etki söz konusuysa bazı sahneler tekrar gözden geçirilmeli. Bunun dışında  medya şiddet haberlerini özendirici şekilde vermemeli. Yani katili kahraman gibi gösteren haberler var.
Peki ya anne babaların bu konudaki sorumlulukları?
En önemli sorumluluğumuz çocuklarımızı başımızdan atmamak ve onlara yeterince zaman ayırmak. Çocuklarımızla kendimiz vakit geçirmeliyiz, çocuklarımızı kendimizden mahrum etmemeliyiz. Çocuk herkese emanet edilmez. Bunun dışında çocuklarımızın istedikleri her oyunu oynamalarına izin vermemeliyiz. Çocuklarımızın internet başında ve televizyon karşısında geçirdiği saatlere sınırlandırma getirmeliyiz. Çocuklarımızın eriştikleri internet sitelerinin izlediği filmlerin ve TV programlarındaki yaş sınırının kontrolünü yapmalıyız.

“bir köpeği öldürmenin cezası bir araba yakmanın cezasından çok daha yüksek olmalı”

Hayvanlara yönelik şiddet için neler söylemek istersiniz?
Hayvana merhamet göstermeyen insana da merhamet göstermez. Geçen medyada yer aldı. Bilerek ve isteyerek sahipli bir hayvanı öldürenler mala zarar vermek suçundan para cezası aldılar. Benim kişisel kanaatim, hukukumuzda canlıya zarar vermek mala zarar vermek gibi algılanmamalı. Mesela bir köpeği öldürmenin cezası bir arabayı yakmanın cezasından çok daha yüksek olmalı. Bu konuda para cezası ile yetinilmemeli, hapis cezası uygulanmalı veya para cezaları son derece caydırıcı olmalı.  
“ülkemizde sadece erkek şiddeti değil, kadın şiddeti de ciddi oranda var”
Kadına yönelik şiddet ülkemizde son zamanlarda çok gündemde. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Erkekler fiziksel, sözel ve ekonomik şiddeti bir arada kullanırlarken kadınlar daha çok sözel ve duygusal şiddet kullanıyor. Ülkemizde sadece erkek şiddeti değil, kadın şiddeti de ciddi oranda var. Kavga temelde güçlü olmakla ilgili. Ya da güçlü görünme çabası var. Eşler ailelerine "ben güçlü tarafım ve ezilmiyorum" mesajı vermeye çalışıyorlar. Daha baskın olmak ve dediklerini yaptırmak için şiddet kullanıyorlar. Aile reisi olmak kavramı da yanlış anlaşılıyor ve yorumlanıyor.
Nasıl yani?
Şöyle ki, aile reisi geleneksel olarak biraz da semboliktir. Yani bir ailede eşler arasında sevgi varsa saygı varsa iletişim varsa ve bu eşler birbirlerine destek oluyorlarsa o ailede kimin aile reisi olduğunun ne anlamı var ki? Eşler olarak patron kim olacak tartışması yapmadan önce samimiyetimizi tartışalım.

“yiğidi vur öldür ama hakkını yeme”

Röportajımızın sonuna yaklaşıyoruz, hiç çözüm yollarından bahsetmedik. Şiddetin kesin çözümü için işe nereden başlamalı, hangi aşamaları izlemeliyiz?
Şiddeti bitirmek istiyorsak bütün türlerini bilmemiz ve her türüne karşı farklı önlemler almamız gerekir. Çünkü bütün şiddet türleri birbirini besliyor.
Atalarımız yiğidi vur öldür ama hakkını yeme demişler. Adaletin olmadığı yerde şiddet kol gezer. Şiddeti bitirmek adaleti tesis etmekle olur. İnsanlar en çok kendi haklarını kendileri ararken şiddete başvuruyorlar. Akrabalarının hakkını ararken şiddete başvuruyorlar.
Ayrıca eğitimin önemi büyük. İnsanımıza düşünmeyi öğretmeliyiz. Okullarımızda öfke kontrolü öğretilmeli. Öfkeyi yansıtma yöntemleri anlatılmalı. Şiddet türlerinde ve şiddetin olası maddi ve manevi sonuçlarından bahsedilmeli.
İnsanımızın kendisini ifade edebilmesi için sanata, kültüre ve spora daha çok yönlendirmeliyiz. Düzenli olarak spor yapan, sinemaya ve tiyatroya giden, sergi gezen, şiir okuyan insanların şiddet kullandıklarını pek hayal edemeyiz.
Şiddet işsiz güçsüz insan işi. Ekonomik şiddeti azaltmak için işsizlikle savaşmalıyız. İşinde gücünde insan şiddet uygulamaya zaman bile bulamaz.
Dini eğitimin tam ve doğru olmasına özen göstermeliyiz. Cami imamları zaman zaman bu konuda vaazlar vermeli, sohbetler ve eğitimler yapmalı...
Şiddeti bitirme noktasında kısa yoldan başarılı olamayacağımız açık. Bu noktada sabırlı ve iyimser olmalı ve yıllar sürecek bir mücadeleye hazırlıklı olmalıyız.
 
Editör: TE Bilisim