Sakarya Üniversitesi Gazetecilik Topluluğu öğrencileri tarafından Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen konferansta, yaklaşık üniversiteli gençlerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, önce Türkiye gündemiyle ilgili olarak çeşitli konularda görüşlerini açıkladı.

Vatan'ın haberine göre; Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin gündeminde olan Anayasa değişikliği teklifinin haftalardır gündemde olduğunu, Anayasaların toplumsal uzlaşma metni olduğunu belirterek şunları söyledi; “Anayasa'yı eline alan her yurttaş, ‘Bu benim Anayasam’ demelidir. Anayasalar, demokrasiyi ve güçler ayrığını güçlendirir, otoriter rejimleri değil. Bir toplumsal uzlaşmayla mı anayasa değişikliğini yapıyoruz? Hayır. Bir siyasal partinin mutfağında hazırlıyoruz, beş kişi biraraya geliyor. ‘Biz anayasa hazırlayacağız’ deniliyor, anayasa hazırlanıyor ve sonra deniyor ki ‘biz hazırladık, değiştireceğiz’. Bir anayasa yapıyoruz ama kimseye ‘ne diyorsun?’ diye sormuyoruz. Yanlış buradan başlıyor. Uzlaşma kültürünü yerleştirmemiz lazım. Uzlaşma kültürünün yerleşmediği toplumda demokrasiyi sağlıklı oturtamayız. Temel noktalardan birisi bu.”

Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bir öğrencinin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın halkın isteklerini yerine getirip getiremediğini sorması üzerine şunları söyledi: “Bunu bilemem, buna karar verecek olan halk. Her siyasal parti lideri iktidar olmak için halkın beklentilerine uygun politikalar oluşturmak zorundadır. 600 yıllık Osmanlı geleneğini yıkmak zorundayız. ‘Padişahım gel bizi kurtar’ geleneğinden kurtulmak ve kurumlara önem vermek zorundayız. Siyasal partiler de kurumdur. Siyasal partiler kurum olarak ortaya çıkar ve kurum kültürünü yerleştirebilirlerse ’padişahım gel bizi kurtar’ söyleminin dışına çıkmış olurlar. Örneğin Özal vardı, Anavatan vardı. Demirel, Tansu Çiller vardı, gitti. Neden? Siyasal partiler kurum kültürü içinde oluşmadığı ve bir kişiye endekslendiği için. O kişi gidiyor ve parti bitiyor. Her alanda kurum kültürü oluşturmamız lazım.”

‘12 EYLÜL ANAYASASINA HAYIR OYU VERDİM’

Kılıçdaroğlu, 12 Eylül'de yönetime gelen askeri yönetimin bir anayasa yaptığını ve bu anayasanın halkın yüzde 94’ü tarafından kabul edildiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“O anayasaya hayır oyunu verenlerden biri benim. O anayasayı demokrasi ve insan haklarını bilen kimse savunamaz. Anayasa'nın yaklaşık 68 maddesi değişti. 68 maddenin 67'sinin değiştirilmesine CHP olarak evet dedik. Ne için evet dedik? Çünkü bir toplumsal uzlaşma vardı. Bir toplumsal uzlaşmayla mı, Anayasa değişikliğini yapıyoruz? Hayır. Bir siyasal partinin mutfağında hazırlıyoruz, 5 kişi biraraya geliyor. Biz anayasa hazırlayacağız deniliyor anayasa hazırlanıyor, sonra deniyor ki, biz bu Anayasa'yı hazırladık, değiştireceğiz.”

YENİ BELGELER AÇIKLAYACAĞIM

Deniz Feneri davası ile Ergenekon davasındaki gelişmelerin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri davasının mahkemenin aldığı gizlilik kararı gereğince hukuka uygun olarak yürütüldüğünü belirterek, şunları söyledi.

'Hukuka uygun olarak yapılıyor. Mahkeme yasak kararı getirmiş yasak kararına herkes uyuyor. Savcıda uyuyor. Soruşturma devam ediyor önümüzdeki günlerde ne olur bilmiyoruz. Bu davayı hem burada hem Almanya'da takip ediyoruz. Bu davayı önümüzdeki hafta ilginç belgeleri de ben açıklayacağım. Islak imzalı belgeler öyle diyelim.'

ERGENEKON DAVASI

Kılıçdaroğlu Ergenekon davasıyla ilgili olarak davanın siyasallaştırıldığını söyleyerek şunları dedi:“Ergenekon süreci artık o bir siyasi davadır. Davası siyasallaştırılmıştır. Hukuka aykırılıklar çok var. Pek çok insan hapiste, fakat neden hapse atıldıklarını onlar da bilmiyor. Ama böyle. Yargı üzerinde müthiş baskı var. Bu davaya bakan bir yargıç dedi ki; üzerimde kurumsal baskı var. Ben o nedenle çekiliyorum. Biz defalarca sorduk. Bu yargıcın üzerinde kurumsal baskıyı kim yaptı diye sorduk. Bu davayı hep beraber izliyoruz. Sadece biz değil, Amerika'da AB'de izliyor”

‘GENEL BAŞKANLIK GİBİ NİYETİM YOK’

Kılıçdaroğlu, bir öğrencinin 'İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığında partinizin iki katı oy aldınız. Genel başkan olmayı istiyor musunuz? Yoksa 'Erken öten horozun başını keserler' taktiği mi uyguluyorsunuz?' sorusu üzerine şöyle dedi:

“Benim genel başkanlık gibi bir niyetim yok. Bunu çok samimi olarak söylüyorum. Bir kişi ben genel başkan olacağım demekle genel başkan olamaz. Bu farklı bir şey. Siyasette her önüne gelen ben genel başkan olacağım diyemez. Yok öyle bir şey. Halkın beklentisi, desteği, partilerin, kitlelerin desteği olmalı. Lider, olmak farklı bir olay. Bir seçime girdim, başarı elde ettim. Ben o zaman liderim. Yok öyle bir şey. Liderlik bu kadar kolay değil. Daha çok çalışmak gerekiyor.”
Editör: TE Bilisim