İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, 17-25 Aralık girişimi ile ilgili ilk kez içini döktü. Güler, 17-25 Aralık’taki kumpasın kendilerini çok üzdüğünü ancak asıl ızdırabı öğrencilerini teröristlerin elinden kurtardığı yurt yöneticilerini seçim kampanyası sırasında HDP ile birlikte gördüğünde yaşadığını söyledi.

İstanbul Times Haber Merkezi / Müslüm Aktürk

Güler, Marmara Mardinliler Derneği’nin Şişli’deki Crowne Plaza Otel’de verdiği iftar yemeğinde hemşehrilerine içini döktü. 17-25 Aralık’ta kendisine ve dolayısıyla AK Parti Hükümeti’ne bir kumpas kurulduğunu belirten Güler, bu girişim yüzünden memleketine hizmet etme imkanını kaybettiği için üzüldüğünü ancak içini daha farklı bir olayın sızlattığını ve bu durumun kendisini yaraladığını söyledi.

Memleketi Mardin’e bir güzel hizmet imkanı doğduğunu ancak öyle bir görevi yaparken o hizmetten alıkonulmuş olmanın verdiği hüznü hep içinde taşıdığını belirten Muammer Güler, şöyle devam etti:

“Böyle bir fırsatın niçin verilmediğini de hemen akabinde meydana gelen gelişmelerde yaşama imkanı gördüm. Hemen size şunu söyleyeyim; En çok üzüldüğüm, hayatımda beni şaşırtan bir gelişme olmuştur. Henüz Bakan olmamıştım, İçişleri Bakanlığı Komisyonu Başkanıydım. Cizre ve Kızıltepe’de aynı anda iki yurdun ateşe verildiği söylendi. Cayır cayır yanacaktı o çocuklar. Sabaha kadar mücadele verdim,3 kişinin ölümü dışında çok büyük bir olay def edildi. Bütün devleti ayağa kaldırdım. O yurtları o teröristlerin elinden kurtarırken o yurtların yöneticileri, bana dua eden ‘bizi kurtardın’ diyen insanları, mahalli seçimlerde HDP’nin yanında AK Parti’ye karşı seçim propagandasını gördüğümde hayatımın en büyük ızdırabını yaşadım. Belki 17 Aralık’dan daha büyük bir ızdıraptı benim için. Sonraki gelişmeler gösterdi ki, aslında o algı operasyonları birilerinin önü açılmak istendi. İşte o önü açılmak istenenler mahalli seçimlerde AK Parti’nin karşısında yer aldılar, Cumhurbaşkanlığı seçiminde karşısında yer alırlar ve nihayet 15 Temmuz’da bu memleketi bölmek hatta aklınıza gelmeyecek gelişmelerde bulundular. Allah korumuştur bu memleketi, ona tevessül edenler emellerine ulaşamadılar.”

17-25 ARALIK DALGA KIRAN OLDU

Şer gibi görünün bazı olayların hayırlı çıktığını hatırlatan Güler, “Tabii ki çok üzülmüştük 17-25 Aralık’da. Ama eğer 17-25 Aralık dalga kıran vazifesi görmemiş olsaydı, orada devletimiz meselenin ne olduğuna vakıf olup da kısmi olarak da olsa tedbirleri almamış olsaydı belki de 15 Temmuz’da bir mermi bile atılmadan o kötü emel, Allah korusun gerçekleşmiş olacaktı. Belki bizim çektiğimiz ızdırapların karşılığı olmuştur. Kendimize bir teselli veriyorum, Allah soysuzlara fırsat vermesin.” dedi.

BİN YILDIR İMTİHAN VERİLİYOR

Eski Bakan Güler, bu topraklar bin yıldan beridir hep bu imtihanları verildiğini vurgulayarak, “Mardin’de de böyle bir imtihan veriliyordu, keşke hizmet edebilme imkanı devam edebilseydi... Hiçbir rütbeye talip olmadığımı özellikle belirteyim. Bir faniye nasip olacak bütün makamlarda bulunduğumu bu kadim kentte de valilik yaparak böyle bir şerefe nail oldum, Allah’a hamd ederim, devletime milletime şükranlarımı sunarım. Hiçbir görevin talibi değilim. Tabii ki, Mardin’e ve ülkemize hizmet için partimden ve devletimden bir emir çıkarsa elbette bunu yerine getireceğimi belirtmek isterim.” ifadesini kullandı.

15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında tanklarla köprüyü işgal eden askerlere karşı tek başına direnç gösteren ve davetliler arasında bulunan Safiye Başpınar Bayat’a hitap eden Muammer Güler, “Safiye Hanım, siz bunlar için dik durdunuz yine dik durmaya devam edin. Sizin ellerinizden de ayağınızdan da öpülecek yüce bir değeriniz var” dedi. Güler, Türkiye’nin gerçekten de çok büyük bir badire atlattığını hatırlatarak, “Ama hesaplanamayan Yüce Allah’ın hesabıydı, hesaplanamayan bu memleketin inançlı insanlarının ferasetiydi. Ve tabii ki başkumandanın, liderin dik duruşuydu. Allah, devletimize, milletimize zeval vermesin, birliğimizi beraberliğimiz bozmasın.” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN ZENGİNLİĞİ

23. Dönem Milletvekili Cüneyt Yüksel de, “Kuzeyinde güneyine, doğusundan batısına burada bir çok STK var. Gerçekten Türkiye’nin zenginliği işte bu sofrada. İnanıyorum ki bu zenginlik her geçen gün daha da artacak. Ve her geçen gün birbirimize daha da kenetleneceğiz. Bir çoğumuz Anadolu’nun memleketlerinden, bazılarımız hemşehri dernekleri bazılarımız da meslek örgütleriyle ama hep bir dostluk sofrasında bir araya geldik” dedi.

Mardinli hemşehrilerini İstanbul’da daha aktif görmek istediğini belirten Yüksel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunun için bazı çalışmalar başlattık. Mesela AK Parti adına bir platform oluşturduk. Ve bu platformda mevcut bütün ilde, ilçelerde ne kadar Mardinli varsa aynı şekilde belediye başkan yardımcıları, meclis üyelerinin bir sonraki dönemlerde yeniden görev almalarını sağlamak ve daha da geliştirmek için çalışmalar yapıyoruz. Eminim ki, sizler de kendi dernekleriniz çatısı altında buna benzer çalışmalar yapıyorsunuzdur. Mardinli olmak, Urfalı, Tokatlı, Diyarbakırlı, Sivaslı olmak bunlar yeterli değil ama biz daha çok çalışarak hak ettiğimiz yeri alacağız. Gerek siyasi partilerde gerekse başka platformlarda bu tür çalışmalarda yerlerinizi alın. Bu çalışmalar o kadar önemli ki 15 Temmuz hain darbe girişiminde bizler sokağa çıktığımız zaman, meydanlara indiğimiz zaman, demokrasi nöbetleri tuttuğumuz zaman başta bu çalışmalarımızı STK çatışı altında yaptık. Bugün burada bir gazimizin aramızda bulunması benim oldukça memnun etti, ona ve diğer gazilerimize şükranlarımı sunuyorum, şehitlerimize de Allah’tan rahmet diliyorum.”

TOPARLANMAYA MECBURUZ

Hukukçular Birliği Başkanı Av. Mustafa Karan ise, “50 senelik politikacı olarak konuşuyorum. Biz devletimizin ve hükümetimizin yanındayız, biz mukaddes davanın gerçek sahipleriyiz. Allah rızası için mücadele edecek, bu milletin birlik ve beraberliği için bütün imkanlarımızı kullanacağız. İlmimizi, birikimlerimizi kullanacağız maddi ve manevi imkanlarımızı kullanacağız. Bunu 15 Temmuz’daki hain darbede gösterilen irade dik ve ayakta kalmalı ve devam etmelidir.” dedi.

Devletin yanında ve mukaddes bir davanın hizmetinde olduklarını belirten Av. Kuran, şunları söyledi: “Maddi menfaatler peşinde koşan gerçek dava sahiplerinin işi değil bu. Bu memleketin birliği, dirliği 80 milyon insanın, bir milyar 750 milyon İslam Alemi’nin tek iftihar edeceği Türkiye Cumhuriyeti yani Kuranın bayraktarlığını yapmış bu millet mutlaka toparlanmaya, birlik ve beraberlik içinde olmaya, birbirini sevmeye, korumaya ve bir araya gelmeye mecburdurlar. Mademki siyasi organlar hükümetleri oluşturuyor elbette teşkilatlarda da vatanperver evlatların orada yer almaları gerekir. İstanbul yeniden organize ediliyor. Bu geceler yalnızca iftar açmak için değil bu davanın fikir ve ruhunu büyük bir heyecanla, Allah rızası için de yapmaya mahkum olduğumuzu dile getirmek istiyorum.”

Av. Mustafa Kuran, konuşmasının sonunda, “Sevmedikçe iman sahibi olamaz, iman sahibi olmadıkça da cennete giremeyiz. Gelin, hep birbirini seven inançlı kadro olarak ehliyetli ve birikimleri insanları belli mevkilere getirelim” ifadesini kullandı.

Editör: TE Bilisim