SABAH Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan, bugünkü köşe yazısında ilginç ve önemli bir konuya değindi. İşte Babahan'ın o yazısı:
GECEKONDU GÖKDELEN
Yıllarca köyden gelenlerin büyük kentlerin en güzel yerlerini işgal edip büyük bir rant elde etmesi üzerinde durduk.
Evet, bir gece Hazine arazisi üzerine bir konut yaptınız mı, başınızı sokacak bir eviniz oluyordu ama kira veya banka taksiti ödeyen yurttaşa karşı çok büyük bir haksız kazanç sağlamış oluyordunuz.
Zaman değişti, Türkiye küresel ekonominin bir parçası oldu. Bununla birlikte gecekondunun niteliği de değişti. Bir gecede değil de biriki yılda dikilir hale geldi.
Mimarı, projesi, en lüks malzemeyle yapılır hale geldi.
Ama dikilişindeki mantık değişmedi.
Gecekondu da kaçaktı, gökdelen de kaçak.
Bugün İstanbul semalarında yükselen ve metrekaresi bilmem kaç bin dolara satılan gökdelenlerin önemli bölümü kaçak. Son örneği Hattat'ların Maslak'ta yaptığı ucube bina.
Yolun içine giren, gözünüze, ruhunuza tecavüz eden gökdelen gecekondu.
İmar iznine göre daha küçükmüş, imar komisyonu büyütmüş.
Kimdir bu imar komisyonu, üyeleri, geçmişleri nedir?
Kentin canına okuma hakkını kimden veya nereden alıyorlar?
Canları isteyince 30 bin metrekare inşaat alanını 150 bin metrekareye nasıl çıkarıyorlar? Bu lüks gecekonduların hesabını kim verecek?
Hepimizin gözü önünde bir rant paylaşımı yaşanıyor.
Bu kentin sahibi yok.
Eskiden köylülerin kapattığı 50-100 metrekareler büyüdü, 100 binlerle ifade edilir hale geldi.
Gelir büyüdü, paylaşım da... Peki bunun yargısı, hukuku, ahlakı yok mu?
Yok mu bu İstanbul yağmasına dur diyecek bir düzen.
O zaman niye gecekondulara karşı çıkıyorsunuz; açlığa mahkum ettiğiniz insanların başını sokacağı bir evi olmasına niye karşı çıkıyorsunuz?
Eğer bu gecekondu gökdelenlerin yaptığı yanına kâr kalacaksa, ben gecekonduculardan yanayım.
Nerede boş arsa görürseniz işgal edin, yoksa biri gelip oraya gökdelen dikecektir ve gecekondu yasadışı bir gökdelenden daha güzeldir.
Hiç olmazsa önüne bir ağaç diker.
Ergun BABAHAN/SABAH
