Sevinç, özveri, huzur, acı karışımı bir çığlıkla, umutla gelir dünyaya insanlar,
Çocuk,  bebek , insan deriz; hangi kültür içinde doğarsa doğsun, çırpınan yüreklerimizle,
Evrensel, özgür, ince ruhları; sınırsız masum dilleriyle gelirler; nur yüzleri, kendine has kokularıyla.

***

Cennet bir köşede, her odasında eşsiz bir ışık yanan saray gibidir insan; yaşam yolculuğuna başlarken,
Aile, eğitim, çevre, iş yaşamı; cemaat, tarikat, aşiret, ideoloji; inanç, kültür yaklaşımları derken, ardı sıra söndürürler ışıklarımızı,
Sonsuzluğun karanlığına gömerler, tek tek;  göz kamaştıran, rengarenk, aydınlık odalarımızı…

***

Türk, Rum, Ermeni, Arap, Kürt, Laz, Çerkez, Azeri, Gürcü; Alevi, Sünni söylemleri,
Laik, şeriatçı, komünist, faşist; ulusalcı, liberal, marjinal, asker; vakıf, azınlık dayatmaları,
Müslüman, Hıristiyan, Musevi, ateist; stratejileri, ambalajlı projeleri, işbirlikçileriyle ötekileştirir, yıpratır, ayrılık rüzgarları estirirler, kardeşliğimiz üzerinde…

***

Yalnızca iki oda, bir hol kalır elimizde, paha biçilmez saraydan zamanla; ışıkları fersiz, çaresiz, umutsuz yanan, farkına bile varamadan,
Çırpınır kimimiz, kalıplarından arınmaya, odalarını yeniden aydınlatmaya; son bulur yaşam, kimimiz için ne yazık ki; akıl tutulması, bir cehalet uğruna…

***

Oysa;
Isıtırken güneş, ıslatırken yağmur, eserken rüzgar, yağarken kar,
Öterken bülbüller, uçarken kelebekler; bal yaparken arılar, ürün verirken topraklar;
Savrulurken ağaçların yaprakları, ayırım yapmaz insanlara, kökenlerine, farklılıklarına bakarak…

***

”Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol / Gelin canlar bir olalım / İncinsen de, incitme” misali derin felsefi bir anlayışla;
Mevlana, Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre aşkıyla nesilden nesile yanan, kavrulan,
Kanuniler, Fatihlerimiz’le, Mustafa Kemaller, adsız yiğitlerimizle bütünleşen bizler; eziyetle, yoklukla  tesis etmedik mi, kardeşliğimizi gönül gözü açık köprülerimizle…

***

Türkülerimiz, ağıtlarımızla; şiirlerimiz, sıra, kına gecelerimizle; acı, mutlu aşk hikayelerimiz, yöresel tatlarımızla, kendimizden geçercesine, yoğrulan, olgunlaşan,
Bayramlar, düğünler, mezarlıklar; çarşılar, pazarlar, ibadet yerleri; taziye, hasta ziyaretleri gibi,  törenlerimizle karışan, kaynaşan,
Mardin, Siirt, Hatay, İstanbul ve benzeri, bir arada yaşama kültürünün en güzel örnekleriyle, kardeşleşen bizler değil miyiz coşkulu yüreklerimizle?

***

Kırlangıçlar gibi özgürce, kanat çırparak uçmadık mı,  asırlarca, birlikte; yaşamsal ortak kültürlerimizle?

***

Bir ben var, benden içeri,
O ben, inanın ki siz,
Biz bir bütünüz…

***

“Beni bir kere kandırırsan sana, beni iki kere kandırırsan bana yazıklar olsun.”
 

Editör: TE Bilisim