AKP için tarihi olarak görülen MYK toplantısına gecikmeli olarak katılan AKP Genel Başkanı ve  Başbakan Ahmet Davutoğlu, parti genel merkez binasına arka kapıdan girdi. Saat 12:15’de başlayan buradaki toplantı tam 36 dakika sürdü. Toplantıda 22 Mayıs’ta kongre kararı çıktı. Kongre kararıyla ilgili ilk açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan da geldi. Erdoğan ” Kongre süreci hayırlı olsun. Başbakan’ın kendi kararı” dedi.
Toplantı sonrası kameralar karşısına geçen Başbakan Davutoğlu açıklama yapıyor. Davutoğlu konuşurken AKP Konya milletvekili Kerim Özkul’un ağladığı gözlendi.
SATIRBAŞLARI;
Aziz milletim, değerli vatandaşlarım;
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve AKP Genel Başkanı olarak her birinizi selamlıyorum. Son 25 yıldır modern tarihin en köklü dönüşümlerin geçirildiği bir süreçteyiz. Bu 25 yıllık tarihte bir akademisyen olarak, bir başbakan başdanışmanı ve büyükelçi olarak, dışişleri bakanı ve başbakan olarak aziz milletimin hizmetinde olmak benim için en büyük gurur vesilesi oldu.
Partimizin olağanüstü 1. Kongresinde kurucu genel başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan kutsal bir emaneti devraldım. Orada yaptığım konuşmadaki temel hususları kendime şiar edindim. Geriye dönüp baktığımda bu hususlardan hiçbir şekilde ayrılmadığımı, hayata geçmesi için canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Şahidimin aziz milletimiz olduğunu düşünüyorum.
Bugün, geldiğimiz noktada bundan sonraki gelecek perspektifimizle ilgili kanaatlerimizi paylaşmak gerektiği kanaatindeyim.
20 aylık süreç üçe ayrılabilir. Birinci dönem 28 Ağustos 2014'tle 7 Haziran 2015'tir. Bu dönemin en önemli meydan okuması kurucu, karizmatik bir liderden sonra AK Parti'nin seçime hazırlanmasıydı.
Geçmiş tecrübeler gösterdi ki karizmatik liderlerden sonra partiler güç kaybetmeye başlar.
Birçok yorumlar yapılıyordu. 3 dönemlik arkadaşlarla ilgili… Hamdolsun, benim AK Parti genel başkanlığımda buradan tek bir istifa yaşanmamış, tek bir kardeş ihtilafı yaşanmamış, partimizin omurgasından hiçbir şey eksilmemiştir. Geçmiş ANAP, Doğru Yol tecrübelerini bilenler bunu görürler. Yine 62. Hükümet döneminde hedefim suhuletle ülkeyi seçime götürmekti. Paralel yapı faaliyetleri, Suriye'de ortaya çıkan gelişmeler, birçok husus meydan okumaları beraberinde getiriyordu. Hamdolsun, 62. Hükümetimiz 7 Haziran'a ülkeyi suhuletle götürdü. Üçüncüsü başbakanlığım başladığı gibi güvenlik yönünden bir meydan okuma vardı. Kobane olayları, 6-7-8 Ekim olayları… Kapsamlı bir güvenlik planlamasını hayata geçirdik. Bu döneminde dördüncü hedefi Sayın Cumhurbaşkanımız dönemindeki yatırımların eksiksiz sürdürülmesi, ülkenin ekonomik istikrarının muhafaza edilmesiydi. Osman Gazi köprüsünün onurunu hep beraber yaşadık. Başımda bulunduğum Bakanlar Kurulu dönemlerinde hiçbir projenin takviminde aksama olmadı. 25 öncelikli dönüşüm programıyla ekonominin çerçevesi çizildi.
İkinci dönem en kritik dönemdi. Türk demokrasi tarihinin en kritik dönemiydi. 7 Haziran-1 Kasım arası. 13 yıllık iktidar, istikrarlı bir dönem sonrasında partimizin çoğunluğu alamaması sonucu puslu havayı seven bütün çakallar ortaya çıkmıştı. 7 Haziran'da partimizde hüzün vardı.
AKP Konya milletvekili Kerim Özkul'un Davutoğlu konuşurken ağladığı görüldü.
AKP Konya milletvekili Kerim Özkul’un Davutoğlu konuşurken ağladığı görüldü.
O gün, “AK Parti'nin yeniden Bismillah diyeceği bir gündür” dedim. Gerçekten iç muhasebemizi yaptık. Ama herhalde bütün teşkilat mensuplarım ve AK Parti gönüllüleri takdir eder ki, başımızı dik tuttuk. Yine bu dönemde verdiğim bir sözde biz bu ülkeyi 1 saniye dahi hükümetsiz bırakmam demiştim. Kaos bekleyenler, hükümetsizlik, iradesizlik bekleyenler çelik gibi bir iradeyi karşılarında buldular. Zor bir dönemdi. Geçici bir hükümetin en zor kararları alması gereken bir dönemdi. 20 Temmuz Suruç saldırısı günü, arkasından DEAŞ, DHKPC, PKK saldırıları ülkemizi kapsamlı bir savaş ilanıyla neredeyse karşı karşıya bırakmıştı. Güvenlik birimlerimize net olarak şu talimatı verdik, devlet kayıtlarına geçirdik:
Madem ki Türkiye'ye savaş ilan edilmiştir, ülkemizin bütün dağları, ovaları, vadileri, şehirleri, ilçeleri, mezraları terörden temizleninceye kadar mücadele edeceğiz. Hamdolsun hiçbir taviz vermedik, önümüzdeki dönemde AK Parti iktidarları taviz vermeden devam edecektir. 1 Kasım seçimlerine terör saldırılarına rağmen suhuletle gittik. Gurur duyacağımız bir netice ortaya çıktı. Yüzde 85 katılım, yüzde 97 temsil ve yüzde 49,5'la gelen AK Parti iktidarı. Bu sonuçta katkısı olan herkese ve seçmenlerimize teşekkürü bir borç biliyorum. 4 yıllık bir hukuk oluşmuştu ve yeni dönemin çerçevesini arkadaşlarımızla çizdik. İlk karar şuydu, madem ki milletimiz güvendi, 3 ayda bütün vaatlerimizi yerine getirdim. Hesap makamında olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu kez vaatleri yerine getirmenin huzurunu, gururunu yaşıyorum.
Net bir ifadeyle söylüyorum, 1 Kasım öncesi 81 vilayeti dolaşarak seçim meydanlarında verdiğim hiçbir söz yarım kalmadı. Canla başla çalıştım millet şahidimdir. AK Parti Genel Başkanı olarak, 22 Mayıs’ta olağanüstü kongre kararı aldım. Peki “neden 1 Kasım’da yenilen muhalefet partileri koltuğunda dururken seçimin kazanın neden kongre kararı alıyor” diye sorabilirsiniz. Neden böyle bir karar aldım? Benim bu kararı almamda bir başarısızlık duygusu ya da pişmanlık yok. Hiçbir zaman makam için lobi yapmadım, Mutabakatın olmadığı yerde aday olmayı düşünmem.
Kongrede aday olmayı düşünmüyorum.
Genel başkan değişimi daha doğru AKP’nin birliği için bir daha aday değilim. Cumhurbaşkanlığı ile dostluğum her şeyin önünde. Son nefesime kadar Cumhurbaşkanımızla vefa dostluğunu sürdüreceğim. Onun onuru benim onurum, onun ailesinin onuru benim ailemin onurudur.
Son MKYK’da yaşananlar çok önem arz etmiyor. İlk imzayı ben attım. Ancak takip edilen yöntemi refik olarak düşünmedim. Bu anlamda yaptığım istişareler neticesinde AK Parti'nin birliği için refik değişmesindense genel başkanın değişmesinin daha doğru olacağını düşündüm. 
Editör: TE Bilisim