Üretim Durunca Vergi Şaha Kalkar

Bugün iğneden ipliğe ne varsa fahiş vergi geliri ile HALKA ZÜLÜM yapılıyorsa bu o ülkenin sisteminin çöktüğünün göstergesidir. Örneğin bir elektrik tüketimi bedeli 20 TL iken gelen elektrik faturası 80 TL ise varın gerisini siz düşünün. Bundan daha kötüsü toplanan vergi devlete değil de devlete çökmüş kalpazanların eline geçmişse DUYUMU UMUMİYE yani Osmanlı vergilerini ve para yönetimi yabancıların kontrolünde toplanmaya ve devleti ortadan kaldıran duruma gelmiş demektir. OSMANLI ARTIK GÖRÜNTÜDE BİR DEVLET GERÇEKTE İSE BAŞKA ÜLKELERİN “DAMIZLIK İNEĞİ” OLMUŞTUR. BUGÜN O GÜNDEN NE FARK VAR?

Bakın Osmanlı 1800 ve 1820 yıllarında İstanbul`da kumaş esnafının 2.750 ve Kemahçı (havsız kadife) esnafının da 350 tezgâhı vardı. Bütün bu tezgâhlarda 5.000`den fazla insan çalışıyordu. 1868 yılında yerli sanayinin ıslahı için hazırlanan bir inceleme raporunda bu kumaş tezgâhlarından ancak 25 tane kaldığı üzüntü ile kaydedilmiştir. Bu raporun yazdığı devrede, Avrupa sanayinin dokuma eşyası bol bol ve ucuza gümrük kapılarından giriyor ve yerli imalathaneleri tazyik ediyordu. Zamanla imalathaneler kapanıyor, bunların yerine Avrupa malı satan mağazalar açılıyordu. Bugün o günden ne fark var?

Bugün tütün, pamuk üretimi durunca sigara yabancının elinde vergi almış başını gitmiş, aldığın her sigara yabancıya güç katarken bizim üretimler vardı bir zamanlar diye düşündüğümde bindiğimiz dalı ne güzel kesmişiz değil mi? Bugün şeker fabrikaları kapanıyor. Yabancılar kazansız diye bu ne hazin saçma bir yönetimdir.  UBER TAKSİLER geliyor yerli taksiler yok sayılıyor. Bu artık devletin düzeninin gerçek sahiplerinin gelmesi anlamına geliyor. Gizli gizli devleti ele geçirenler artık kendi ekonomilerini oluşturarak bu toprakların sahiplerinin işlerine son veriyorlar. Devleti yönetim olarak ele geçirenler artık ekonomik olarak da TÜRK HALKINI DEVRE DIŞI BIRAKMAYA VARAN YAPILANMALARI DEVREYE SOKARAK MİLLİYETSİZ DEVLET ANLAYIŞININ BİR SONUCU OLARAK KENDİ BURJUVAZİSİNİ KURUYOR.

Bunu en güzel Osmanlı döneminin yıkılışını anlatan “ÇIKRIKLAR DURUNCA – SADRİ ERTEM”`in kaleme aldığı romanda ANKARA, BOLU, ADAPAZARI çevresinde ANKARA TİFTİK KEÇİSİ besiciliği ve tiftik dokumacılığıyla geçimlerini sürdüren TÜRKMENLERİN, padişah fermanıyla İNGİLİZLERE damızlık tiftik keçisi verilmesine karşı canlarını ortaya koyarak ayaklanmalarını anlatıyordu. Kendisini padişah`a Müslüman olmaya çok yakın bir HIRİSTİYAN DİN ADAMI olarak tanıtıp, Anadolu`yu dolaşma ve dilediği her şeyi satın alıp yurt dışına çıkartmaya izni almış bir İNGİLİZ SANAYİ CASUSU hikâyesini anlatan ve bugüne çok güzel bir örnektir. Pamuk, tütün ve şimdi de ŞEKER FABRİAKLARI DEVLET ELİYLE HALKA ZÜLÜM YAPILIYOR. ÜRETME VE FAHİŞ VERGİ VER YABANCIYA HİZMET EDEN BİR YAPI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ. O zamanın İNGİLİZ SANAYİ CASUSU başarılı oluyor ki bugün “BRİTİSH ANGORA (ANKARA) GOAT SOCIETY” adı Bugün İNGİLİZLERİN ANGORA YANİ ANKARA TİFTİK KEÇİMİZ oluyor sana ANGORA değil mi? 

Bu oyunlar tek bize mi uygulanıyor? Tabiî ki kocaman bir hayır. 1700`lü yıllarda FRİEDRICH ENGELS, “İngiliz baskıya önsöz” bölümünde; “Hindistan`daki milyonlarca elle çalışan dokuma tezgâhı; İngiltere`de Lancashire`de enerjiyle çalışan dokuma tezgâhları tarafından sonunda çökertildi,” der. MEŞHUR ENGELS`e göre, İngiliz kumaşı, makineyle üretildiği için ucuzdur, Hindistan kumaşı ise elle üretildiği için pahalıdır; eh, herkes ucuz olan İNGİLİZ FABRİKA KUMAŞINI almaya yönelince, pahalı olan HİNDİSTAN EL DOKUMASI KUMAŞLAR müşteri bulamamış ve böylece HİNT KUMAŞI ÜRETİMİ de yok olmuştur. Gelgelelim ENGELS`in bu saptaması gerçek değildir. HİNDİSTAN`ı sömürgeleştiren İNGİLİZLER, orada var bulunan yerli el dokumacılığını yok etmedikleri sürece İNGİLİZ FABRİKA kumaşlarına pazar açamayacaklarını anlayınca, HİNDİSTAN`DAKİ DOKUMACILARIN BAŞPARMAKLARINI KESEREK onların HİNT KUMAŞI üretemez duruma düşürmüş ve böylelikle hem dünya pazarlarında HİNDİSTAN KUMAŞINI yok edip İNGİLİZ KUMAŞININ egemenliğini sağlama yönelmiştir. Bunun yanında HİNDİSTAN`ı İNGİLİZ kumaşlarının tüketicisi, müşterisi durumuna düşürmüştür.

Bugün TÜRKİYE`DE OLUP BİTENLERİ ANLIYOR MUSUNUZ? BİZİ KİMLER YÖNETİYOR VE KİME HİZMET EDİYORLAR. TÜRK HALKINA OLMADIĞI KESİN! TÜRK IRKINI NEDEN YOK SAYIYORLAR? BUNA BAĞLI OLARAKTA YAPTIKLARINI BİR DÜŞÜNÜN ÇÜNKÜ ADAMLAR SİSTEMLİ BİR ŞEKİLDE TÜRKİYE VATANDAŞLARINI ASİMİLE EDİYORLAR. HEM EKONOMİK HEM DE NUFÜS OLARAK YOK EDİYORLAR. SURİYELİLER BOŞUNA GELMEDİ. HİÇBİR ŞEY TESADÜF DEĞİL BİLESİNİZ EY OKUYUCULARIM!

HİNT DOKUMACILIĞINI YOK EDEN, ENGELS`in dediği gibi İNGİLİZ FABRİKA kumaşının ucuzluğu değil, İNGİLİZ EMPERYALİZMİNİN VAHŞETİ`dir.

“HIRSİTİYAN SÖMÜRGECİLİK DÜZENİ” konusunda uzman W. HOWITT bakın ne diyor;

“Hırisitiyan denilen bu soyun, dünyanın dört bir yanında boyundurukları altına alabildikleri halklara karşı gösterdikleri vahşet ve zülümün bir benzerine, hiçbir çağda, ne kadar yabani, ne kadar kaba ve ne kadar merhametsiz ve utanmaz olursa olsun, başka hiç bir soyda rastlanamaz,” derken bu ve buna benzer durumları vurgulamaktaydı. İNGİLİZ EMPERYALİSTLERİN 1760`lı yıllarda gerçekleştirdikleri, dünya durdukça unutulmayacak olan “HİNT DOKUMACILARI ÜRETEMEZ DURUMA GETİRMEK İÇİN BAŞPARMAKLARINI KESME VAHŞETİ”, KOMÜNİST MEŞHUR KARL MARX tarafından “ilerici bir devrim!” olarak alkışlanmış ve MARX 10 Haziran 1853`te yazıp 25 Haziran 1853 günlü NEW YORK DAINY TRIBUNE GAZETESİNİN 3804. SAYISINDA YAYINLATTIĞI köşe yazısında, İNGİLİZ EMPERYALİZMİNİN BU VAHŞETİNE ALKIŞ TUTARAK ŞÖYLE DEMİŞTİR;

“İNGİLTERE`nin HİNDİSTAN`da yerine getirmesi gereken ikili bir görevi vardır: biri yıkıcı, öteki yenileyici… İNGİLİZLER, yerli toplulukları parçalayarak, yerli sanayinin kökünü kazıyarak ve yerli toplumda büyük ve yüce olan ne varsa yerle bir edecek bu uygarlığı yıktılar.” (….) “ Sorun, İNGİZLLERİN HİNDİSTAN`ı fethetmeye hakları olup olmadığı değil, daha önce TÜRKLER, PERSLER, RUSLAR tarafından fethedilmiş HİNDİSTAN`ı, İNGİLİZLER tarafından fethedilmiş HİNDİSTAN`a yeğleyip yeğlemeyeceğimizdir.” (….) “Bu, İNGİLİZ SÖMÜRGE yönetiminin ayırıcı özelliği değil, yalnızca HOLLANDA`nınkinin bir taklididir….” (….) “İNGİLTERE, henüz herhangi bir onarım belirtisi göstermeksizin, HİNDİSTAN toplumunun tüm çerçevesini parçalamıştır. Yenisini kazanmaksızın kendi eski dünyasının böylece yitip gitmiş olması, HİNDU`nun mevcut sefaletini özel türden bir kasvet getirmekte ve İNGİLTERE tarafından yönetilmekte olan HİNDİSTAN`ı bütün eski geleneklerinden ve tüm geçmiş tarihinden ayırmaktadır.” (….) “HİNTLİ eğirici ve dokumacının her ikisini birden yok eden İNGİLİZ müdahalesi, bu küçük yarı-barbar, yarı –uygar toplulukların iktisadi temellerini dağıtmış ve böylece ASYA`da o zamana dek görülmemiş en büyük ve doğruyu söylemek gerekirse biricik toplumsal devrimi yaratmıştır.” (…) “Suçu ne olursa olsun bu devrimi getirmekte İNGİLTERE, tarihin bilinçsiz (bilincinde olmaksızın devrimci bir işlev gören) aleti olmuştur. Öyleyse, eski bir dünyanın çöküşünün yarattığı korkunç manzara bize ne denli acı gelirse gelsin, tarih açısından GOETHE ile birlikte şöyle haykırmaya hakkımız vardır:

“Daha büyük haz veriyor diye, bu acı bizi yiyp bitirmeli midir? Timur yönetimi altında değil midir ki, ruhlar ölçüsüzce telef edilmiştir?”

    1849`da İNGİLTERE`ye yerleşen ve ölene dek İNGİLTERE`de yaşayan KOMÜNİST ÖNDER KARL MARX`ın 1853`te AMERİKAN ve İNGİLİZ gazetelerinde yayınlanmış ve İNGİLİZ KAPİTALİST – EMPERYALİZMİNİN VAHŞETİNİ, “UYGARLAŞTIRICI, İLERİCİ, DEVRİMCİ İŞLEV GÖRÜYOR” gerekçesiyle onayladığı bu köşe yazısı, IRAKTAKİ VE ARAP BAHARINIDA YAŞASAYDI AYNI ŞEKİLDE ONAYLAR MIYDI? YERLERE GÖKLERE ÇIKARDIĞINIZ KARL MARX “HİNDİSTAN`LI DOKUMA İŞÇİLERİNİN SALT EL TEZGÂHLARINDA YERLİ KUMAŞ ÜRETMESİNLER DE FABRİKA İŞİ İNGİLİZ KUMAŞALARINA PAZAR AÇILSIN DİYE PARMAKLARININ KESİLMESİNE İZİN VEREN HATTA DESTEKLEYEN BİR YAZIYI NEDEN YAZDI?

SAĞ VEYA SOL DİYE DÜNYAYI AYIRANLAR ASLINDA KENDİLERİNE YOL YAPMIŞLAR HABERİNİZ OLSUN.

BİRLİK ZAMANI DEĞİL Mİ? AKLINI KULLANMA ZAMANI DEĞİL Mİ? ÜRETME ZAMANI DEĞİL Mİ? ŞEKER FABRİKALARINI KAPATMAZSAK ACABA BİZİM NERELERİMİZ İKESECEKLER VEYA BİZİ TÜRK IRKI YOK DİYEREK VE MİLLİYETSİZ MİLLET YAPARAK, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK`Ü İTİBARSIZLAŞTIRARAK MI YAPIYORLAR? İÇİMİZDE Kİ TRUVA ATLARI, MANKURTLAR KİME HİZMET EDİYOR GÖREN VAR MI?

Bu arada KOMÜNİZMİN İKİ ÖNDERİ MARX ve ENGELS`in, bir yandan İNGİLİZ EMPERYALİZİMİNİN HİNDİSTAN`DAKİ VAHŞETİNİ İLERİCİLİK adına kutsarken, öte yandan AMERİKALILARIN YERLİ “IROQUOIS KIZILDERİLİLERE ve KARADERİLİLERE yönelik soykırımını uygarlık adına LANETLEMELERİNDEKİ tutarsızlık; ilginç değil mi?

Kapitalist emperyalizminin kendi fabrika ürünlerini el dokumasının yerine koymak için dokumacıların düğüm atmasını önlemek üzere başparmaklarını kesmeye dek varan vahşeti, eğer OSMANLI İNGİZLERE GÜMRÜK DUVARINI (1838 BALTA LİMANI ANLAŞTMASI) indirip pazarı sonuna dek açmamış olsaydı, belki Osmanlı`da da gerçekleşecekti. Aynısı bugün AVRUPA GÜMRÜK BİRLİĞİ adı altında tekrar sorulabilir değil mi?

Yani HALKIM ANLAYACAĞINIZ; SEÇİM MEÇİM HİKÂYE HALKIN GEÇİM SIKINTISI VE ZÜLÜM İKTİDARI SORUNU VAR… DÜNYAYI YÖNETENLER ALMIŞLAR KENDİ YETİŞTİRDİĞİ TRUVA ATLARINI HERKESİN KENDİ ÜLKESİNDE KENDİ KENDİSİNİ YÖNETTİĞİNİ SANMALARINI SAĞLAYARAK KENDİ EKONOMİLERİNE, ÜRERİMİNE, PARASINA PARA KATMAYA YOL YAPMIŞLAR… VESSELAM

Dün OSMANLIYI HANGİ GÜÇLER TARAFINDAN, NEDEN VE NASIL YIKILDIYSA, TÜRKYE CUMHURİYETİ DE AYNI GÜÇLER TARAFINDAN, AYNI NEDENLERLE, AYNI YÖNTEMLERLE VE AYNI BİÇİMDE YIKILIŞIN EŞİĞİNE GETİRİLMİŞTİR.

UMARIM AYILMAK İÇİN ÇOK GEÇ DEĞİLDİR…

Sevgi ve saygılarımla… Yerli taksi, yerli şeker fabrikaları, yerli hayvan üreticisi, yerli pamuk, yerli tütün üretmeye devam diyen “HALKA HİZMET EDEN SİYASET İŞÇİLERİ OLMADAN ÜRETEMEZSİN, FAHİŞ VERGİ VERMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY ÜRETMEZLER.”BİR DE DOĞRU ADAM SEÇEMİYORUZ DA MIZRAKTA ÇUVALA SIĞMIYOR DEĞİL Mİ..? ata mirası ulus… murat akbaş

KAYNAKÇA: TÜRKYİE`NİN SİYASİ İNTİHARI YENİ – OSMANLI TUZAĞI – CENGİZ ÖZAKINCI – OTOPSİ YAYINLARI