Okuma ve ilgi duyma konusunda ilgisiz bir toplum olduk

Dostlar 1983 yılında yayıncılık işi ile Malatya’daki   Kitapevimiz sayesinde tanıştım.

Yani bundan tam 32 yıl önce. O zamanlar ANDA DAĞITIM ismi ile bütün yayınevlerinin kitaplarını toplayıp kamyonla Anadolu’daki kitapçılara satarlardı Anda dağıtım Malatya’ya geldiği zaman kitap dostları bunu duyar bir iki günde içinde kitapevimize damlarlardı.

Aynı zamanda Kitapevimizde Gazetede satardık.Yani yayıncılıkla ciddi manada içli dışlı idik. Çok kişinin kitap alacak parası olmadığı için kitaplara bakar gibi yapıp her gün gelip 2-10 sayfa okuyarak kitap bitiren kitap dostları bilir ve tanırdım. O değerli insanlar geldiği zaman biz anlardık gözümüz üstünde olursa mahçup olurlar diye sanki rafları düzeltiyormuş gibi yapar kitap okuyup gidecek dostlara zaman kazandırırdık.

Peki bugün okumaya karşı halkın ilgisi  nasıl ?

Size başımızdan bir iki hafta içinde geçen bir hikaye anlatayım siz karar  verir. 

Son günlerde İstanbul Times Gazetemizden gerek kendi elemanlarımızca gerekse de Kurye aracılığı ile 30.000 den fazla  gazete dağıtımı yaptık. Bir gazeteyi en az 4 kişinin okuduğu varsayılır. Yani bizim son günlerde dağıttığımız gazetelerden en az 120.000 kişinin haberdar olduğunu düşünebiliriz.
Eski duyarlı okur olsaydı eminim ki değişik sebeplerden dolayı en az 300/500 kişi bir şekilde bizimle temasa geçerdi. 

Toplumumuzda güzel bir söz var der ki “Şükretmezsen ALLAH,teşekkür etmezsen de kul vermez” diye .

Eleştiri almazsak,reklam almazsak  okurumuz ile iletişim halinde olmazsak biz nasıl gelişeceğiz dostlar ?

Gazetemizin en üst tepesinde reklam ve ilan için iletişim bilgileri yazmışız ama TIK yok 

Biz işimizi layıkı ile yapıyoruz.Reklam ve ilan aldığımız kurum ve kuruluşların yaptıkları ödemen in karşılığını daha fazla almaları adına elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz.  Yapıcı eleştiriden fena şekilde istifade ettiğimizi biliyoruz. 120.000 bin kişinin son haftalarda gazetemizi gördüğü halde iyi veya kötü eleştiride bulunmaması bizi geliştirmiyor.

Okurun bizi arayıp  neden gazetenizde spor yok,neden bulmaca yok,neden  magazin az demesini bekleriz. Kimse aramayınca kendi kendimize demek ki biz kusursuz yayımcılık yapıyoruz dememizi kimse bizden beklemesin.  Çünkü insanın olduğu yerde hata ve eksiklikler hiçbir zaman bitmez.

120.000 Bin Gazetemizin ulaştığı okurun içinde 300/500 kişinin bir şekilde bizimle irtibatta olması gerekmez mi ?

Okurumuzun bizden talep ve istekte bulunmasını istemek haksız değildir. Biz ilaha bize ilan veya reklam vermek için arasınlar da demiyoruz. Ama velakin gazetemiz ulaşan insanlar içinde BİNDE birisinin bizimle bir şekilde iletişimde olmalarını istiyoruz. Bu istek de kendimiz için değildir. Biz takdir edilmez ekmeğimizi buradan çıkaramazsak en kötüsü gider simit satarız yine rızkımızı temin ederiz.

Ama yazan çizen kesim bir sefer işten soğursa daha onları o kıvama getirmek zor olabilir.Özetle okurun ilgi ve alakasını kendimiz için değil onlar için istiyoruz. 

Özetle belirtmek gerekirse ben okurdan memnun olmadığımı yazıyorum onlarda bizden memnun olmadıklarını yazsınlar çözüm bulalım.

Riyakarlık yapacak halim yok.  Gazeteyi okurun masasına ulaştırana kadar canımız çıkıyor. Okurda bu zorlukları düşünerek okur olarak eleştiri veya diğer şekillerle  gazetesine ve web Tv.sine katkı yamıyorsa burada sorun var demektir.

Velhasılı kelam  yayıncı ile okur arasında ciddi bir iletişim kopukluğu  var. Bu makaleyi belki bu kopukluğu çözebiliriz diye yazdım. Bakalım işe yarayacak mı ?

EK OKURUM sen böyle tepkisizleşirsen biz nasıl daha güzel yayıncılık yapacağız de bana bakalım ?  


İstanbul Times / Hüseyin Çetiner