Dikkat, Zihinsel Terör Var!

Giriş

İslam dünyası, ateş çemberinin içerisinde. Her gün yüzlerce Müslüman, masum bir şekilde ölmekte.  Suriye başta olmak üzere, birçok İslam ülkesinde her gün ölüm, kan, gözyaşı var. Bu katliamların birinci adresi, şüphesiz ki Batının terörün bizzat ana kaynağı olmasıdır. 

Batının en büyük icraatı, İslam ülkelerinde terör üretmektir. Şunu gizlemenin bir anlamı yok Batı,  Ortadoğu’da sürekli kan akmasını istemektedir. Çünkü Ortadoğu’yu sömüren Batılı ülkelerdir. Haliyle sürekli Ortadoğu’nun kan revan içinde olması lazım ki, Emperyalistler işlerini daha kolay yapabilsinler.
Şunu herkes çok iyi biliyor ki, PKK, İsrail’in taşeronudur. İsrail ise, Batının Ortadoğu’daki terör karakoludur. Dolaysıyla da İsrail terör karakolu, PKK terör örgütüne hangi talimatı veriyorsa onları uyguluyorlar. 

Bir Batı Projesi: Huzursuz Türkiye, Huzursuz Ortadoğu

Bugün gerek Batı, gerek İsrail, hiçbir zaman için Türkiye’de insanların huzur içersinde yaşamasını istemezler. Bu onların şeriatlarına, hayat felsefelerine aykırıdır. Kendilerinden başka, huzurlu hiçbir Müslüman ülkesinin olmasını istemezler.  Küfür tarihte de, bugün de hep aynıdır. Yıllar geçse de psikolojilerinde değişen bir şey olmaz. 

Şiddetin Adresi: HDP

PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP, zihinsel bir terör içerisinde. Türkiye’de bir şiddet varsa, onun altından mutlaka HDP çıkar. Çünkü adamların öyle yetişmiş. Ruh dünyaları; şiddet, terör, kan ile şekillenmiş.  Onlar olumlu düşünemezler. İnsanlığın faydasına çalışmazlar. Sadece kendi kirli emelleri için, çaba sarf ederler. 

HDP’nin yaptığı açıklamalara baktığımızda, sürekli şiddet söylemlerini görmek mümkündür.   Genç nesilleri sokağa davet ederek, onların birer militan, vahşi bir düşünceye sahip olmasını, bizzat HDP organize etmektedir. HDP’li milletvekilleri ve çocukları ise, en güzel hayatı yaşamaktadır. 

Silahlı ve Zihinsel Terör Kol Kola

Bugün insanlar şunu görmesi gerekiyor; HDP zihinsel bir terör üretmektedir. Silahlı terörden daha tehlikelidir bu durum. Bunlar insanların zihin dünyalarını bulandırıyor. İnsanların zihinlerini teröristleştiriyorlar. Silahlı terör ne kadar tehlikelisi ise, zihinsel terörde bir o kadar tehlikelidir.
Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

“Fitne, öldürmekten beterdir.” (Bakara, 2/191)

Bakın bu durum, Batı’da aynı şekildedir.  Batılı zihniyeti, kendi ülkelerinin rahat içerisinde olmasını isterken, Müslüman ülkelerinin sürekli bir kargaşa içerisinde olmasını arzulamaktadırlar.  Batıya göre Müslümanlar;  öldürülmek, sömürülmek, köleleştirilmek için vardır.  Onlar, asla Müslümanlardan razı olmazlar.

Rabbimiz Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
 “Sen onların dinlerine uymadıkça, yahudi ve hristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir.” (Bakara, 2/120)

Teröre Sempati Duymak İhanettir 

Bugün terör dediğimizde ilk akla gelen silah ve şiddet. Yalnız terör sadece silahlı bir eylem değildir. Terörün, teröristliğin birçok yönü var. Terörün fikir babaları var. Terörün sözde âlimleri, aydınları var. Terörünün basını, medyası var. Bugün terörü her kim, neyin adına yaparsa yapsın, vahşi bir eyleme imza atmaktadır.  Terör medeniyetin adresi değil, vahşiliğin adresidir.

Teröre, teröriste sempati duymak; ihanetlerin en büyüğüdür. 

Terörün Çaresi İslam Medeniyetidir

Müslüman olmak demek, bütün insanlığın hayatını önemsemek demektir.  Müslümanların şiddet ve terörün yanında yer alması imkânsızıdır.  İslam’da gaye; insanları öldürmek değil, onlara hayat vermektir. 

Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır:
“Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.” (Maide, 5/32)

İslam medeniyeti için her canlı mutlak değerlidir.  Irkçı, ideolojik, Batı medeniyeti için ise, Batılılar hükümdar;  Müslümanlar ise köle hükmündedir. 
Zihinsel terör, adam öldürmekten daha beterdir.  

Makalemi, düşünür Atasoy Müftüoğlu’nun bir sözüyle noktalıyorum:

“İslam, bize, insanlığın bütününe karşı sorumlu olduğumuzu öğretir.”

İstanbul  Times / Ziya Gündüz