Başarılı mı Olmalı, İnsan mı ?

İstanbul Erkek Lisesi Olayı Üzerine Bir Vicdan Çağrısı

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en köklü ve “en başarılı” okullarından biri olan İstanbul Erkek Lisesi’nde 11. sınıf öğrencilerinin 9. sınıf öğrencilerini darp ettiği ortaya çıktı.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Valilik tarafından görevlendirilen müfettişlerle soruşturmanın sürdüğünü açıkladı.

Fakat ortada daha büyük bir sorun var:

Biz neyi başarı olarak görüyoruz?

Yıllardır eğitimde başarıyı, karakterin, ahlakın, erdemin, saygının, sevgisinin önüne koyduk.

Bir öğrencinin 100 aldığı derslerin, sosyal hayatta 0 karşılığının olabileceğini görmek istemedik.

“İyi insan yetiştirmek” yerine “iyi sınav kağıdı” yetiştirmenin peşine düştük.

Bugün yaşanan bu olay, işte tam da bunun sonucudur.

Eğer bu darp olayı küçük bir ilçedeki sıradan bir lisede yaşansaydı, medyanın yarısı günlerce bunu konuşurdu. Ama konu Türkiye’nin en başarılı okullarından biri olunca, bir anda herkes sessizliğe gömüldü. Sanki “başarı” bir tür günah çıkarma hakkıymış gibi…

Oysa gerçek çok nettir:

LGS birincisi olmak, en yüksek karne ortalamasına sahip olmak, insan olmanın yüklediği sorumlulukları ortadan kaldırmaz.

Ahlakı olmayan başarı, toplumun çürümesine hizmet eder.

Bugün çocuklarımızın büyük bölümü sevgiyi dizilerden, saygıyı sosyal medyadan, özgüveni fenomenlerden öğreniyor.

Aileler, çocuk yetiştirmek yerine çocukların “her istediğini yerine getirmeyi” ebeveynlik sanıyor.

Öğrenciye bütün kapıları açıyoruz ama gerçek hayatın kapısına gelince karakter kilidini takmayı unutuyoruz.

Başarılı olsunlar, elbette olsunlar.

Ama insan olmayı unutarak başarı inşa edersek,

kendi ellerimizle geleceğin dinamitlerini döşemiş oluruz.

Bilim, teknoloji, dijital dünya… Hepsi kıymetli.

Ama “insana hizmet etmeyen” teknoloji, eninde sonunda terörist bir karaktere dönüşür.

İnsan yoksa ahlak yoktur;

Ahlak yoksa toplum yoktur;

Toplum yoksa başarı zaten hiçbir şeydir.

Bu nedenle diyorum ki:

Önce insan.

Önce değer.

Önce vicdan.

Aileler, öğretmenler, ekran yüzleri, fenomenler, içerik üreticileri…

Herkesin bir adım geri çekilip şu soruyu sorması gerekiyor:

Biz çocuklarımıza neyi örnek gösteriyoruz?

Başarıyı mı, insanlığı mı?

Eğer hedefimiz muasır medeniyetler seviyesiyse, bunun yolu test kitaplarından değil, karakter sahibi bir gençlikten geçer.

Yoksa biz yine sınav şampiyonları çıkarırız…

Ama bir gün toplumun ortasına çöken bu çürümeyi kimse çıkaramaz.

İstanbul Times - Mehmet Sebah Yiğit