Hoşgeldin ya şehri Ramazan 


Orucumuzun ilk günü, huzur bedenimi sarmış durumda. İçin için Rabbime yalvarıyorum ve diyorum ki; "Ey Rabbim annemden yeni doğmuş gibi, geçmiş günahlarımdan azad olarak bitirt on bir ayın Sultanı Ramazan-ı..." Tertemiz paklanarak ve bir daha eski günahlara dönmeyecek iradeye kavuşturarak. Dilimi gıybeten, kalbimi hasetten, bedenimi günahtan arındırarak ve en önemlisi, Ey Rabbim Sana lâyık kul, Habibin Hz Muhammed'e (sas) lâyık ümmet olarak çıkmayı nasip et Ramazan'dan.

Sevinçle karşıladığım gibi, hüzünle veda edeceğimi biliyorum. Ramazan bana ölüme yakınlaşmayı, Rabıta yapmayı öğretiyor. Açın halinden anlamayı, fakir ile empati kurmayı hatırlatıyor. Evet bu Ramazan'da "ben" üzerine kuruyorum tüm cümlelerimi, çünkü toplum olarak kaybetmemizin en büyük nedeni "kendimizi sorgulamak yerine karşımızdakileri sorgulamak" olduğunu öğrendim. Biz Kendimizin avukatı, başkasının savcısı, Yargıcı olmuşuz.

Başkaları hakkında iddianame hazırlıyor, yargılıyor ve idam fermanını imzalıyoruz. Onca günahımıza rağmen bizi huzurundan kovmayan Yaratıcımız Allah'tan hiçmi hiç örnek almıyor, bize en ufak kötülüğü dokunan arkadaşımızı, akrabamızı siliyoruz. Halbuki bir Müslüman'a üç günden fazla kardeşine, tanıdıklarına, akrabalarına küs kalması haram kılınmıştır. "Af edin ki, affedilesiniz!" buyuran Rabbimize rağmen, "Ben onu ölene dek affetmeyeceğim!" diye başlayan cümleler kuruyoruz.


Hz Muhammed (sas) "Sizden kim ölü kardeşinin etini çiğnemek ister, gıybet eden ölü kardeşinin etini çiğnemiş gibi olur!" derken, biz son sürat gıybete devam ediyoruz. Evli kimseler, eşleri ile yatak ilişkisini üçüncü kişilere anlatması haram kılınmışken, O kimseler Allah ve Resûlu tarafından lanetlenirken, bazı evlilerimiz yatak ilişkisini balandıra balandıra anlatıyor, âdeta günaha meydan okuyor. Bilmiyor ki; "Laneti laini..." Çünkü lanetlenen şeytanın arkadaşı olur.

Halbuki bu ay tüm bu günahlara veda edilip, tertemiz bir sayfa açılabilir. Çünkü Efendimiz (sas) "Başı bereket, ortası merhamet, sonu mağfiret olan Ramazan..." demiştir. Haydi kurtuluşa erenlerden olmak için, bihakkın yaşayalım bu Ramazan-ı, yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışalım. Ahiret ve dünyadan nasipsiz kalmayalım...

Birbirimize hakkı tavsiye edelim, kötülüklerden alıkoyalım. Allah'ın üzerimize farz kıldığı; "Emri bil maruf, ani nahyi münker" emrini böylelikle yerine getirelim. Yani;  "iyiliği emreder, kötülüklerden nahy ederler, sakındırırlar..." kimdir onlar "Müslümanlar/Müminler" İşte onlar ki; "Ellerinden, dillerinden, bellerinden" insanlar emindir. Gelin bu Ramazan'da "ırkçılık" yerine yeniden "ümmetçilik" şuurunu hortlatalım. Ben merkeziyetcilik yani "Ene" yerine "Biz" diyelim.

Birbirimize "hakkı ve sabrı" tavsiye edelim. Bizi birbirimize kırdıran, Şeytan ve Şeytanlaşmış insanlara uymayalım. Çin'den,  Fas'a, Türkiye'den, ABD'ye, tüm İslâm alemine yeniden birlik ruhu aşılayalım. "Ben kimim ki İslâm alemini birlik ruhuna sokayım?" demeyin. Sen çok önemlisin ve bu gün onun (birlik ruhunun) ilk mimarı olmak için alt komşuna "hayırlı Ramazanlar" de, ve imkân dahilinde ona maddi, manevi ikramda bulun. Eşine yaptığı yemek için teşekkür et, çocuğunu azarlamaktan vazgeç, çocuğuna merhamet et.

Kardeşlerine sarıl, insanlara yaptığın iyiliği başa kakma! Sokağında haksızlığa uğrayan kardeşine sahip çık! Şeytanlaşmış insanların ezberletiği; "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!" ve "Her koyun kendi bacağından asılır!" sözlerini çöpe at ve "Müminler yek vücut gibidir, bir azası acı çekerse tüm vücut bunu hisseder!" Hadisi'ni belleğine yerleştir. Yeniden diril ey yetimleri yetimi Müslüman, yeniden diril ki; artık Coğrafyanda, kan, gözyaşı, kin, öfke dinsin.

Artık Rahmet dini ve Alemlere Rahmet Peygamberimiz doğru anlaşılsın. Müslümanların terörist olmadığını tüm dünya görsün! Artık dünyanın tek mültecisi konumunda olan Müslümanlar olmasın. Diril, Ey Fâtih Sultân Mehmed Han'ın torunu, diril ey Selahaddin Eyyüb-i El Kürdi'nin torunu. Dedelerin ırkçı değildi. Dedelerin sadece ümmet için ölüme koşuyordu. Haydi sende diril ve ümmet için öl, ümmet için yaşa! Tüm kırgınlık, kızgınlık şeytana kalsın, sen Musa'sın, asanla yar merhamet denizlerini. Sen Amine'nin yetimi Muhammed'sin, sen taşlayanlara yum gözlerini, onlara da Hidayet dile...

Kalk ey gönül, kalk ey ölü bedenim ve kalk şu Ramazan'ı vesile kıl, yeniden ol, yeniden diril. Düşmanlar, heybetinden irksin, dostlar merhametin ile
sevinsin... Günahlarımızın af olması ve yazdıklarımın duâ olarak, Yüce Allah'ın dergâhında kabûl olması duâsı ile... Hepinize Mübarek Ramazan'ın Hayır, bereket ve huzur getirmesini Yüce Rabbim'den niyaz ederim, hayırlı Ramazan'lar...


İstanbul Times / Hekimoğlu Süleyman Özcan