Türkiye Cumhuriyetini koşulsuz savunan, Atatürk ilke ve devrimlerinin sahibi ve takipçisi, aydınlanmacı, tam bağımsızlıkçı, sömürünün her türüne karşı, evrensel barıştan yana, yurtsever, ilerici, ulusalcı kesim var.

Ancak ne bir siyasal partiye, ne basın ve yayın kuruluşlarına, ne de kendilerini destekleyecek ulusal sermaye gücüne sahipler. Ulusal güç oluşturmalarına izin verilmediği gibi her türlü engelleme ile karşı karşıyalar. İşlerini ve işyerlerini kaybedenler, üniversite kapılarında bekleyenler, sefalet sınırının altında yaşayanlar, ülke güvenliğini sağlamaya çalışırken baba ocağına tabut içinde dönenler, Mumcular, Üçoklar, Aksoylar, Kışlalılar ve olup-biteni izleyen milyonlarca örgütsüz, dağınık TÜRK YURTSEVERİ…

Karşı tarafta ise ülkeyi etnik ve mezhepsel esasa dayalı olarak bölmeye, yer altı - yer üstü ekonomik kaynakları pazarlamaya, din devleti kurmaya ve halkın dinsel  inanlarını sömürmeye, hatta Cumhuriyeti`ni başına numara koymaya kararlı, zengin, güçlü, dış destekli, örgütlü vatan hainleri ve işbirlikçileri ile peşlerinden sürükledikleri ulusal bilinçten yoksun diğer bir kesim..!

İşte “KÖSTEBEK” adlı bu çalışma, içinde bulunduğumuz kapkara dönemde, devletimizin altının nasıl oyulduğunun, nasıl zaafa düşürüldüğünün binlerce örneğinden sadece birine ışık tutuyor. Türk Devleti`nin istihbarat birimlerine sızmış, kadrolaşmış FETULLAHÇILARI!

C.I.A, MI6 VE BND gibi yabancı ülke istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan bir cemaate mensup müritlerin, asli görevi kendileri ile mücadele etmek olan istihbarat birimlerinde kadrolaşabileceğini, devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanabilecek düzeye gelebileceklerini kim tahmin edebilir ki?

“KÖSTEBEK”, bu ihanetin öyküsünün adıdır. İşte “KÖSTEBEK” çalışması, Fethullahçıların bu az bilinen karanlık yüzüne ışık tutmak amacıyla hazırlanmıştır. Doç. Dr. Necip HABLEMİTOĞLU bütün bu gizli yapılanmayı gün yüzüne çıkardığında kendi ölüm fermanını imzaladığını bilmiyor muydu? Biliyordu, sırf gerçekleri ortaya çıkarmak için yazmadı. Bu bir savaştı. Bu savaşta taraf olarak ecdadından yana vatanı, milleti ve gelecek nesiller için “HER YERDE MÜCADELE” adına bizden sonra geleceklerin yollarını kaybetmesinler diye karşılıksız bir mücadele verdiler.

“ İsimsiz kahramanlar defterine altın harflerle isimlerini yazdılar.”

 Makam mevki için değil, dünyalıkları için değil, nefislerine yenik düşmeden, şeytanın ayak izlerini yok etmek adına mücadele verdiler. Bunun gibi birçok vatan evladı yıllardır buna benzer bilgileri, kanıtları gerekli mercilere vermişlerdir. Bütün hepsi hasıraltı edilerek

 “YOK OLUŞA GÖTÜRÜLEN TÜRKİYE”…!

Yıl 1925, ileriyi gören önderimiz Mustafa Kamal ATATÜRK, Genç Cumhuriyetin yurttaşlarına ve dış ülkelere şu tarihi mesajı veriyordu:

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ ŞEYHLER, DERVİŞLER, MÜRİTLER VE MECZUPLAR MEMLEKETİ OLAMAZ.”…

Yıl 2002 – 2017Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olma yolunda, devrimlerden dönüş sürecinin sancılarını yaşıyor…

Geçtiğimiz yüzyılın başında, İngiliz işbirlikçisi Derviş Vahdeti, Sait molla, Dürrizade Abdullah, İskiripli Atıf gibi mürtecilerin tasfiyesi üzerine CUMHURİYET kurulmuştu.

Bugün küreselleştiği iddia olunan dünyada, gerçek anlamda küreselleşen TÜRKİYE VATANDAŞI mürteciler, İngiltere`nin yanı sıra, ABD, ALMANYA, İSRAİL, FRANSA, SUUDİ ARABİSTAN gibi ülkelerden yönetilmeye, yönlendirilmeye devam ediliyor.

Bu yönetilme ve yönlendirme öyle bir hal aldı ki artık “CUMHURİYET REJİMİ” kaldırmak için halkın önüne “REFERANDUM” getirilerek “HALKIN KENDİ KARARIYMIŞ” gibi göstermeye çalışan bir “OLDU-BİTTİ” oyunu ile karşı karşıyayız.

Bu referandum başlı başına yanlıştır. Bir milletin kendi kendini yönettiği düzeni bırakıp, egemenliğini bir kişinin eline bırakması için halkın önüne sandık konulması “HALKIN AKLI, İRADESİ ve KAZANILMIŞ HAKLARI İLE DÜPEDÜZ DALGA GEÇMEKTİR.”

Bu “REFERANDUMA SU TAŞIYAN HERKES VATAN HAİNİDİR. İSTER EVET DESİN İSTER HAYIR…

BİR MİLLETİN ÖLÜM FERMANINI “REFERANDUM” DİYE ÖNÜNE GETİRİLMESİ HİÇ BİR AKLA, MANTIĞA VE VİCDANA SIĞMAZ. EĞER HAYIR DEMEK TERÖSİTLİK İSE;

“EN BÜYÜK TERÖRİST BU REFERANDUMU ÖNÜMÜZE GETİRİP DAYATANDIR.”

BU “REFERANDUM” KARARI; FETULLAH GÜLEN VE EMPERYALİSTLERİN DARBEYLE YAPMAK İSTEDİĞİNİN DEMOKRATİKSEL ADIDIR.

KİMSE BİRBİRİNİ KANDIRMASIN “HALK ÇIPLAK” BİZLERİ KANDIRMAYA KALKMAYIN…

SİZLER KANDIRILMIŞ OLABİLİRSİNİZ FAKAT BİZİ DE KANDIRMAYA DEVAM EDEMEZSİNİZ…

CANIMIZA, NAMUSUMUZA, İNANÇLARIMIZA VE ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNE YAPMIŞ OLDUĞUNUZ İHANET KABUL EDİLEMEZ…

SİZLERE VERİLMİŞ HAKLARI KÖTÜYE KULLANMAKTAN DOLAYI SUÇLUSUNUZ…

TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI… ATA MİRASI ULUS… MURAT AKBAŞ

Kaynakça: KÖSTEBEK – Doç. Dr. NECİP HABLEMİTOĞLU – POZİTİF YAYINLARI