Medenilere üstün gelmek ilim iledir
 
Büyük İslam alimi üstat Bediüzzaman Said-i Nursi bir sözünde şöyle diyor“ Medeniler galebe çalmak icbar ile değil ilim iledir”.  Bugünkü Türkçesi ile medeni insanlara üstün gelmek için kaba kuvvet yerine bilimin daha önemli olduğunu söylüyor.
 
Fransa Ulusal meclisi içinde yer alan bir kısım Ermeni asıllı vekilin kendileri söyleyip kendilerinin dinlediği bir oturumda 570 kişilik Fransa parlamentosunda 37 kişi ile karar alarak
Osmanlı’nın dolayısıyla Türklerin soykırım uyguladıklarını söyleyerek kim bundan sonra Fransa da Osmanlılar Ermeni soykırımı yapmamıştır derse 45 Bin Euro para cezası ve bir yılda hapis cezası ile cezalandırılacak kararı almışlar.
 
Sultan 2 Abdülhamit Fransa,İngiltere ve Rusya’nın Tebayı sadıka (Sadık halk) olan Ermenileri kışkırtmaları sonucu yüz yıllardır Müslüman halk ile birlikte sorunsuz yaşayan Ermenilerin rahatını bozduklarını söylerken ileride yaşanacak sıkıntıların haberini de veriyordu.
 
Eğer Osmanlı soykırım yapmışsa baş sorumlusu da Fransa’dır
 
Osmanlı devleti bir zamanlar 23 milyon metrekarelik devasa bir ülke idi. Topraklarında her dilden her dinden halk yaşıyordu. Müslümanlar ümmetçilik anlayışı altında yoğrulmuş bir hamur gibiydi. Ecnebilerin de yarı hak ve hukukları vardı herkes hakkını hukukunu bilerek adalet ve huzur içinde bir yaşam sürüyordu. Ne zaman ki Osmanlı Zayıfladı Fransa Maraş,Urfa ve diğer bölgelerimize göz diktiğinden dolayı bizi içeride ve arkamızdan vurmak için huzur içinde yaşayan Ermenileri kışkırttı. Bu kışkırtmalar ile önünün açıldığını düşünen Fransa Sütçü Musa’nın gözü önünde annelerimizin başörtüsüne el uzattı. Uzanan bu eller sütçü Musalar tarafından kırıldı.
 
İngiliz keferesi de İstanbul ve Ege’ye göz diktiği için onlarda Maşa olarak Yunanlıları kullanmak istedi. Bunlarda İzmir de Gazeteci Hasan Tahsin bey’in tokadı ile karşılayarak ilk kurşunu yediler.
 
Eskiden beri boğazlarımıza göz diken Moskof zalimi de etnik unsurları kullanmak üzere harekete geçti. Hiçbir zaman esir yaşamayan milletimiz eline geçirdiği balta,kürek,kazma ile kurtuluş savaşını vererek bağımsızlığını elde etti.
 
Kısaca Osmanlı’nın görüşü eğer 1.000 kişilik bir gemide sadece 1 tane suçsuz var ise onun hatırına o gemi batırılamaz kültürü hakim iken suçu olmayan Ermeni vatandaşlarını haksız yere öldürmesi düşünülemez.
 
Ancak o zaman her gün bir yerde isyana kalkışan aşırı milliyetçi Ermenilerle birlikte diğerlerini de zorunlu göçe mecbur ederek yine kendi toprağı olan Suriye tarafına götürmek üzere yola çıkarmıştı. Zamanın şartlarında asıl menzile ulaşamadan ölenlerde olmuştur.
Buna Soykırım denilemez.
 
16 asırda Malatya’nın % 30’u Ermeniydi ve sorunumuz yoktu 
 
Hrant Dink dahil dünya üzerinde bugün Malatya orjinli meşhur birçok ermeni vatandaşı vardır. Eğer Emperyal devletler olan Fransa,İngiltere ve Rusya  Ermenilere size büyük Ermenistan’ı kuracağız diye tahrik edip huzurlarını bozmasaydı 1915’li yıllarda tek Ermeni TECHİR (zorunlu göçten) den dolayı hayatını kaybetmeyecekti. Çocukluğumda köyün yaşlıları bize Ermenilerin zorunlu göç sırasında Malatya da yaşadıkları sıkıntıları anlatırken hüngür hüngür ağladığımı halen hatırlarım. Bu hikayeler içinde anne ile evladın birbirinden ayrılması,Zorunlu göç ile yüzyıllardır yaşadıkları yeri terk etmek istemeyen Ermeni vatandaşların yöre halkı tarafından eziyetlere maruz bırakılması dahil onlarca hikaye dinlemişimdir.
 
Ermenilerin savaş ortamında yukarıda isimleri verilen üç devletin kışkırtmaları sonucu acı sıkıntılar yaşadıkları muhakkak. Ancak buna Soykırım demek de doğru değil. Eğer Osmanlı Soykırımcı bir anlayışa sahip olsaydı bugün birçok Irk ve devlet olmayabilirdi
 
Sonuç olarak 100 yıl önce yaşanan ve biten bir olayı kaşımanın bugün kimseye yararı yoktur.
 
İngilizlerin şu an Çanakkale de seyit onbaşı neden gemimizi batırdı demesi ne kadar boş ve gereksiz bir konu ise aynı anda birkaç cephe de yedi düvele karşı yaşam savaşı veren Osmanlı’nın da Ermenilerin cephe gerisinde Fransız,İngiliz ve Rus silahları ile masum Türk ve Kürt halklarına saldırmaları karşısında eli kolu bağlı durması yerine TECHİR (Zorunlu göç) i mecburi hale getirmişti.
 
Fransa Ermenileri sevdiğinden değil sadece oradaki 500 bin Ermeni seçmenin oyunu ve sermayelerinden yararlanmak için bu kararı aldı. Bu karar bizler için yok hükmündedir… 
 
CHP’ye renk katan ilçe başkanı Özgür Karabat 
 
Daha önce birkaç tane yazımda CHP.yi Özgür Karabat’ın halk odaklı çalışmaları sayesinde tanıdığımı yazmıştım bazı dostlarım başkan ile alakalı üst üste yazı yazdığımı görünce sen CHP.ye mi geçtin diye sormuşlardı.

Hatta birlikte 29 Mart 2009 da Ak Parti Başakşehir aday adayı olduğumuz Mevlüt Uysal bile bana birkaç kez sen CHP odaklı çok yazı yazıyorsun ve bu yazılarda beni yıpratıyor demişti. Ben de ona ve CHP.ye geçtiğimi söyleyen dostlara CHP ilçe başkanı Özgür Karabat gerçek manada adam gibi adam,emeğe saygılı,yoğun işleri arasında bizleri ihmal etmez zaman zaman davet ederek birlikte ilçenin gelişmelerini konuşur sohbet ederiz,demiş bu özelliklerinden dolayı da yazılarıma konu olması gayet normal demiştim.
 
Herkesin görüşleri kendisine aittir. Üzerinde durduğum konu hakkında yazı yazdığım kişinin halk düşmanı olmaması ve alçak gönüllü olması halinde gerisi benim için teferruattır.

Özgür Karabat hem halk dostu hem de alçak gönüllü. Bu yazıyı yazarken 25.12.2011 saat 23.45 di telefonum çaldı başkan arıyordu müsaitsen sana bir ıhlamur ısmarlayayım arabanı çıkarma sen dışarı çık ben seni alırım dedi.

Gidip birlikte çay ve ıhlamur içerek gün içinde yaptıkları STK.toplantısı hakkında kısa bir fikir alışverişi yaptık ve başkan beni tekrar evime bıraktı. Bu dostane ilişki para ve pul ile olmaz. Hani İngilizler sömürgesi Hindistan için milyonlarca sterlin harcadıkları halde Halife ve Osmanlı padişahı Sultan Abdülhamid Han’ın Hintli din adamlarına gönderdiği bir Kur’an-ı kerim ve selamı şahane kadar etkili olamadığını İngiliz tarihçiler yazar.

Başkanın bu samimi ve içten davranışları beni mutlu ediyor.
Allah çalışan kişinin emeklerini zayi etmezmiş. Özgür Başkan ve ekibi de çok samimi ve halk odaklı çalışıyor umarım Başakşehir halkı iki sene sonra yapılacak olan yerel yönetim seçimlerinde çalışmasını olumlu yönde karşılıksız bırakmaz diyerek başkana başarılar dilerim.
 
Okurlarımıza binlerce teşekkür  
 
Gittiğim bir çok yerde gazetemiz ile alakalı çok güzel izlenimler alınca çektiğimiz sıkıntı ve ızdırapların acısını unutuyoruz. Birkaç gün önce Zeytinburnu İmam Hatip Lisesi Kantinini işleten Enver Tuncer Dostumun yanına gittim. Oturacağım sandalye biraz ıslaktı.Ben de elimdeki gazeteyi üzerine koyup oturmak istedim. Hacı Enver’in oğlu İsa kardeşim son hızla elinde bez ile gelerek aman abi daha önce bir yazında gazeteni masanın üstüne seren eşin ile kavga ettiğini yazmıştın sakın gazeteyi oraya koyma deyince doğrusu aylar önce yazdığım bir yazının aklında kalması beni müthiş mutlu etti. Teşekkürler İsa kardeşim…
 
Yine geçen haftalar bir yazımda “Siz Okumazsanız biz yazamayız Hedef 1.000 yeni Abone” diye minik bir yazımın içinde gazetemize abone olun çorbada sizin de tuzunuz olsun
diye yazmıştım gece saat 1 de Zeytinburnu belediye meclis üyesi Sayın Aydın Çığrıkçı bir mesaj atarak ÇORBADA tuzum olmasını isterim yarın bir arkadaş abone fişim ile birlikte ofisime gelsin ve beni abone yapsın demesi yıllık abone bedelimiz olan 150 TL den çok ama çok daha kıymetliydi.
 
Abone kampanyasına önem veriyorum çünkü…
 
Abone aynı zamanda gazetesini sahiplenen kişidir. Ben aboneyi sadece 150 TL yıllık ödeme yapan kişi olarak görmüyorum. Biz abonemizin bizi taklip etmesi,uyarması ve yönlendirmesini istiyoruz. Çok şükür dostlarımız bizleri yalnız bırakmıyor. Ancak 1.000 abone hedefimize kısa sürede ulaşabilmemiz için bugün git yarın gel,bakarız diyen dostlarımızın zamanımızı çalmasını istemiyoruz. Bir yıl boyunca her hafta gazeteleri adreslerine gidecek ve bunun karşılığında da sadece ve sadece 150 TL abone bedeli istiyoruz.
Abonelerimizin arzu etmeleri halinde de kartvizit boyutunda bir reklam çalışmalarını da ücretsiz yayınlıyoruz.
 
Hüseyin Çetiner /İstanbul Times