Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz birikmiş bakaya ve asker kaçaklarının çığlığı karşısında TSK'yı işaret edip "Onlar istemiyor" şeklinde açıklamaları endişe vericiydi! Oysa Yılmaz 2011'de çıkarılması düşünülen bedelli askerlik için bir gazetecinin "TSK yok derse ne olacak?" sorusuna, Yılmaz; "TSK yok derse ne olacak, yok demese ne olacak, karar milli iradenindir!" şeklinde ki cevabı toplumda askeri vesayetin tamamen bittiği şeklinde yorumlanmıştı.

2011'de çıkarılan bedelli askerlik sorunlu ve amacına ulaşmayan bir yasa  olduğu başvurulardan ve yapılan yamalardan açıkça anlaşılıyor. Eşitlik ilkesine aykırılık içeren, bedelinin ve yaşın bedelliye göre yüksek olduğu  2011 bedelli askerlik yasası toplumun bu sorununa çözüm olmamıştır olamamıştır. Yaşını büyütenlere hak tanınmayacak diyen İsmet Yılmaz, daha sonra bu karardan geri adım attı.

Yaşını büyütenler de bu yasadan yararlandı, buna rağmen 500.000 gibi olan "bakaya ve asker kaçağından" sadece 70.000 kişi baş vurmuştur. Bu güne gelindiğinde bakaya ve asker kaçağı (çirkin bir tanım olmakla beraber) devre kayıpları 700.000'i geçmiş durumda.

Hepsinin çeşitli nedenleri var, kimi evli, kimi evlenmeyi bekliyor, kimi annesine bakıyor, kimi yetimlere bakıyor, kimilerinin de diyaliz hastası var, kimi de gelecek kaygısı yaşıyor  vs vs ve bu 700.000 insan haklı olarak bir çözüm bekliyor. Haklılar çünkü modern çağda "Zorunlu Askerlik" sadece bir saçmalık! Emsal ülkeler gibi "Profesyonel Ordu" bir zorunluluk! İşte bu beklentiler karşısında; MSB İsmet Yılmaz 2011'de "Asker isterse ne olur, istemese ne olur?!" söyleminden geri adım atarak, "asker istemiyor" demesi, toplumda infiale sebep oldu.

Toplum " Askeri vesayet" yeniden dönüyor mu? endişesine kapıldı. Başta sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM'nin tüm vekillerini onlara emanet ettiğimiz Milli İradeye sahip çıkmaya ve İsmet Yılmaz'ı uyarmaya hatasından döndürmeye davet ediyoruz, bedelli askerlik talebi keyfide olsa halkın talebidir, halkın talebi her türlü vesayetin üstündedir.

İsmet Yılmaz gazeteciye "Bedelliyi sormayın, gündem de tutmayın beklenti oluşturuyor!" diyemez, dememeli. Gazeteci; "Neyi soracağını, neyi gündemde tutacağını kimseden icazet alarak, emir alarak yapmaz! Gazeteci sadece ve sadece kamuoyundan, halktan emir alır! Halkın taleplerini en yüksek perdeden dile getirir! Bunu dile getirirken; "Bakanı, TSK'yı, siyasetçiyi" memnun etme endişesi ve korkusu yaşamaz!

Bu sebeplerden sayın İsmet Yılmaz'ın gençlerin talebini red etme yerine acilen ve ivedilikle çözüm sunmaya ve seçim öncesi verdiği sözü tutmaya davet ediyorum. Şayet askeri vesayetin yeniden hortladığını, askerin talebinin halkın talebinden üstün olduğunu ima ediyorsa, bunu kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyorum.

Biz bir kez daha, "asker vesayeti, yargı vesayeti, STK vesayeti, sendika vesayeti, cemaat vesayeti, tarikat vesayetini" kabul etmediğimizi, sadece "halkın vesayetini" kabul ettiğimizi, bunun için her türlü tehdide, şantaja rağmen 12 yıldır Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında yer aldığımızı belirtmek isterim. Varlığını millete borçlu olan iktidar, milletin talebine kulak tıkamaz. İşte bu sebeple "asker istemiyor" sözünü kabul etmiyor, "halk istiyor" bizde "Bedelli" çıkarıyoruz demelerini/müjdesini gençlere acilen vermelerini rica ediyoruz...
 
İstanbul Times / Hekimoğlu Süleyman Özcan