Halkın feraseti sayesinde “barış süreci” desteği hamdolsun ki giderek artmaya devam ediyor. Barış ve huzur içerisinde birlikte yaşamaya inanan akli selim insanların talebi mutlaka bu süreci kardeşlik hukukuna yaraşır bir evreye dönüştürecek.
Bu arada savaş tamtamcıları da hiç boş durmuyor. Şer odakları, kan ve gözyaşından nemalananlar mutlak kaybedecekleri korku telaşesinde barış yoluna bubi tuzağı tarzı mayın döşemeye devam ediyorlar. Bu faşizan çevreler bağnazlıklarına milliyetçiliği veya ulusalcılığı argüman ediyorlar… 
Bu ülke insanları şu gerçeği çok net görüyor ve biliyor ki ülkemiz insanlarının çok dilli ve çok kültürlü bu farklılıklarımız Allah’ın bir lütuf ve ihsanıdır. Dolayısıyla bu güzelliklerimiz hiçbir zaman ayrılık sebebi değildir. Bilakis bu farklılıkları birlikte yaşama değer katan zengin hazinemizdir.
Soruna çözüm üretenler ve yangına bir tas su dökenler şunu çok iyi bilmeli ki anaların ve tüm büyüklerimizin salih dualarına mazharlar.
Sesi gür çıkan güruha ve şer odaklarına, barış karşıtı faşizan çevrelere hiç aldırış etmemeliyiz.
İlk defa doğru olanı yaptık, hep beraber tüm detayları bir kenara bırakarak barışa odaklandık ve inandık. Bu yolda yapılanların tamamı kutlu ve hayırlıdır. Barış için yapılan en ufak gayret ve çaba hem Allah indinde, hem de toplumun vicdanında ve halkın nezdinde makbul ve muteber bir iştir.
Siyasi risk diye zikzak çizen olursa her iki cihanda on yıllardır yapılan zulmün, haksızlığın, dökülen kardeşkanının mesul ve sorumlusu olur.  
Şimdi birlikte yaşamanın vaktidir. Geçmiş hatalarımızdan ders çıkarıp, birlikte yaşamanın teminatı toplumsal mutabakatımız olacak her farklılığın kendini içinde bulacağı ve güvende yaşayacağı yeni bir anayasa oluşturmalıyız. Bütün devlet yapımızı değişen ve gelişen çağa uyarlamalıyız. Bağnazlıklarımıza asla hapsolmamalıyız. Bütün dünyanın kendisini geliştirdiği ve yenilediği bir süreçte bizlerin, ülkemizin bigâne kalması düşünülemez. Bu dilek ve temennilerle baharın ülkemiz insanlarına huzur, barış ve güzelliklere vesile olmasını diliyorum.
 İstanbul Times / Maksut KONYAR