Gürkan, yaptığı açıklamada, yeni doğan döneminde yapılan sünnetin kolay uygulanabildiğini, sünnet sonrası iyileşme süresinin kısa ve sıkıntısız olduğunu dile getirerek, şunları ifade etti:
''Pek çok ebeveyn, bebekleri dünyaya gelir gelmez, ileride oluşabilecek travmaları engellemek için sünnet yaptırmayı tercih ediyor. Yeni doğan sünneti, daha ileri yaşlarda gerçekleştirilen sünnetten hem teknik hem de ağrısızlığın sağlanması (analjezi/uyuşturma) açısından farklılık göstermektedir. Bu yönü ile yeni doğan sünneti, alışkın olmayan hekim için kolayca hata yapılabilecek bir konudur.''
Yeni doğanlarda da ağrı hissinin var olduğuna dikkati çeken Gürkan, şöyle devam etti:
''Doktorlar arasında yaygın olarak, yeni doğan bebeğin ağrı duymayacağına dair yanlış bir inanış vardır. Bu konuda 2000'li yılların başından başlayan ve özellikle 2008 yılından sonra ivmelenen yoğun bilimsel araştırma mevcuttur. Bu çalışmalar göstermiştir ki 35. ve 37. gebelik haftasından itibaren bebekler basit dokunmayı, ağrılı uyarandan ayırabilecek beyinsel olgunluğa ulaşmaktadırlar. Bu nedenle zamanında doğmuş bir bebekte sünnet gibi ufak cerrahi girişimler, uygulanan cerrahi teknikten bağımsız olarak, mutlaka uygun analjezi sağlanarak yapılmalıdır.''
Yeni doğan sünnetinde nelere dikkat edilmesi gerektiğini de dile getiren Gürkan, şöyle anlattı:
''Uygun analjezi üç ana uygulama ile sağlanır. Birincisi; cilt temasının
sağlanmasıdır. Bu da anne veya en azından bir birey ile cilt teması bebekleri rahatlatmakta ve ağrı duygusunu azaltmaktadır. İkincisi ise bebeğe sükroz şekeri içeren tatlı sıvı verilmesidir. Üçüncüsü de uygun bir analjezik maddenin cilt altına ve penise giden sinirler üzerine enjeksiyonu ile penisin hissinin ortadan kaldırılmasıdır.''
(
Kaynak: aa