ARAŞTIRMA KOMİSYONU ÜYELERİ

Komisyon Başkanı: HÜDA PAR Gn. Bşk. Yrd. Av. Mahmut Şahin

Başkan Yardımcısı: HÜDA PAR Gn. Bşk. Yrd. Abdullah Aslan

Komisyon Üyesi     : HÜDA PAR GİK Üyesi Cemil Genç

Komisyon üyesi      : HÜDA PAR Hukuk Komisyonu Üyesi Av. Hasan Ece

  • GİRİŞ

İnsanlık tarihi boyunca birçok çağda değişik sebep ve amaçlar doğrultusunda katliamlar gerçekleştirilmiştir. Bu katliamların kimi sebep ve sonuçları itibarıyla gün yüzüne çıkarken, kimileri ise tarihin kapalı sayfaları arasında mahşer meydanında hakikati ortaya çıkmak üzere gizli kapaklı kalmıştır. Şüphesiz ki bu katliamların çoğu canice ve insanlık vicdanını yaralayacak kadar vahşice yöntemlerle işlenmiştir.

İşte Konya ili Meram ilçesi Hasanköy Mahallesinde 30 Temmuz 2021 tarihinde 7 kişinin ölümüyle sonuçlanan Dedeoğlu ailesine karşı gerçekleştirilmiş olan katliam da tarih sayfalarında yer alacak olan bu vahşet sahnelerinden biridir. Katliam sırasında 4’ü kadın olmak üzere hayatını kaybeden 7 kişinin ölümleri tüm ülkede büyük bir infialin oluşmasına sebep olmuştur. Daha sonra, yapılan vahşice katliamın izlerini silmek ve tarih sahnelerinde belki de daha da kirli sahnelere yol açabilmek amacıyla ailenin evi ateşe verilmeye çalışılmıştır.

Şu ana kadar katliama ve katliam öncesinde iki aile arasında yaşanan hadiselere ilişkin adlî ve idarî merciler tarafından kamuoyunu tatmin edecek yeterlilikte bir bilgilendirme yapılmamıştır. Bu durum katliam hakkında spekülatif söylemlerin oluşmasına, katliamın sebepleri hakkında gerçeği tam olarak yansıtmayan, olayın bütününden kopuk parçacı anlayışlarla değerlendirmelerde bulunulmasına sebep olmuştur. Bu durumu fırsat bilen bazı çevreler birtakım iddia ve emarelerden de yola çıkarak katliamın tamamen etnik çatışmadan kaynaklandığını farklı platformlar üzerinden dile getirerek süreci provoke etmeye çalışmıştır.

Şüphesiz tarih boyunca farklı etnik, mezhebi ve dinsel farklılıkların aynı alanda yaşam sürüldüğü coğrafyalarda, toplumsal farklılıkları derinleştirerek çatışma dinamiklerini körükleyenler var olagelmiştir. Toplumsal fay hatlarını derinleştirmek ve bu derinliklerden siyasi çıkarlar elde etmeye çalışmak toplumsal huzuru inşa etmekten çok, toplumsal huzursuzluğa, kaosa sebep olmaktadır. Farklılıklar ayrışmanın değil birlikte yaşam kültürünün temel dinamikleridir. Dilsel, etnik vs. farklılıklar Allah’ın yeryüzündeki ayetlerindendir.

  • AMAÇ VE YÖNTEM

Konya’da yaşanan bu katliam şüphesiz ki her yönüyle araştırmaya tabi tutulmalıdır.  HÜDA PAR olarak,  gerçekleştirilmiş olan bu katliamın bütün yönleriyle araştırılıp, muğlak kalan taraflarının açığa çıkarılmasında önayak olabilmek için bir araştırma komisyonu kurma gereği gördük.

Yaşanan katliamın tüm yönleriyle aydınlatılması ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için Genel Başkanımızın talimatıyla oluşturulan Komisyonumuz 03.08.2021 Pazartesi günü sabah saatlerinde Konya iline giderek iki gün boyunca incelme ve araştırmalarda bulunmuştur.  Komisyon üyeleri olay öncesi ve olay anı ile ilgili olarak mahalle sakinleri ve olayın tanıkları ile gerekli görüşmeleri yapmıştır. Olayın sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi için aynı gün içinde katledilen ailenin yakınları, komşuları, ailenin avukatı ve adlî merciler ile görüşmeler yapılmış, olay yeri bizzat incelenmiş ve olaya ilişkin kapsamlı bir bilgi toplamaya çalışılmıştır. Araştırma raporu elde edilen bilgi ve kayıtlar doğrultusunda hazırlanmış olup kamuoyunun konu ile ilgili olarak aydınlatılması ve gerçekleşmesi gereken adalete katkı sunmayı amaçlamaktadır.

  • OLAYIN GELİŞİMİ

Konya ilinin Meram ilçesi Hasanköy Mahallesinde 30 Temmuz 2021 tarihinde, Mehmet Altun tarafından aynı aileden Yaşar Dedeoğlu (65), İpek Dedeoğlu, Metin Dedeoğlu (45), Serap Dedeoğlu (36), Barış Dedeoğlu (35), Serpil Dedeoğlu (32) ve Sibel Dedeoğlu (30) katledilmiştir. Konya Şehir Hastanesi Morgu'na kaldırılan aile bireylerinin üzerinden toplam 21 kurşun giriş deliği tespit edilmiştir. Aileyi katleden zanlı daha sonra arabasıyla yanında getirdiği benzin bidonuyla evin beş farklı odasında yangın çıkarmıştır. Olay, tüm ülkede derin bir üzüntü ile karşılanmıştır. Katliama ve olayın tarafı olan iki aile arasında daha önce yaşanan adlî hadiselerin nedenleri hakkında yetkili makamlar tarafından kamuoyunu tatmin edecek derecede bir izah yapılmadığından, kamuoyunda hadisenin gerçek sebeplerinin öğrenilmesine ilişkin haklı bir beklenti oluşmuştur.

Dedeoğlu ailesi 24 yıl önce Konya’ya taşınmış Karslı bir ailedir. Aile, hayvancılıkla uğraşan kendi halinde hayatlarını sürdürün bir ailedir. Dedeoğlu ailesi, ikamet ettiği evin karşı komşusu olan ve yaklaşık 100 metre mesafede oturan Keleş ailesiyle 2010 yılında yargıya intikal eden bir olay yaşamıştır. Bu husumet 2012 yılında nispeten sona ermiştir. Keleş ailesi pazarcılık işiyle uğraşan ve evinin yakınlarında sebze tarlaları olan bir ailedir. Dedeoğlu ailesi ara ara Keleş ailesinin yanında tarlalarda işçi olarak da çalışmıştır. 2010 yılında yaşadıkları anlaşmazlık sona ermiş olsa da komşuların ve maktul yakınlarının verdiği bilgilere göre ailelerin birbirlerini kabullenememe durumu hep devam edegelmiştir.

Taraflar arasında 12 Mayıs 2021 tarihinde Ramazan Bayram’ının Arefe gününde biri gündüz saatlerinde diğeri saat 22:30 civarında olmak üzere her iki aileden çok sayıda kişinin karıştığı iki ayrı kavga gerçekleşmiştir. Dedeoğlu ailesi ve yakınlarının verdiği bilgilere göre kavga sırasında saldıran tarafın 60’a yakın kişi olduğu yönündedir. Yargıya intikal eden fail sayısı 9 iken, komşuların gözlemleri ise o olayda saldıranların 15-20 kişi civarında olduğudur. Bu saldırıda Dedeoğlu ailesinden 2’si ağır olmak üzere 7 kişi yaralanmıştır. Keleş ailesinden 9 kişi gözaltına alınmış, devamında 6 kişi tutuklanmış, sonrasında 4 kişi tahliye edilmiştir. Tutuklananlar arasında katliamın faili olarak tutuklanan Mehmet Altun’un ablası ve eniştesi de bulunmaktadır. Katliam faili olarak yargılanan şahsın ablası 57 gün sonra serbest bırakılmış, eniştesinin ise tutukluluğu halen devam etmektedir. 12 Mayıs’ta gerçekleşen ve ağır yaralıların olduğu kavgadan sonra aileler arasında ufak çaplı 3 kavga daha gerçekleşmiştir.

Komisyonumuzun edindiği bilgilere göre; 12 Mayıs olaylarından bir süre sonra taraflar arasında barış görüşmeleri ve müzakereler olmuştur. Dedeoğlu ailesi barış için zaman talep etmiştir. 31 Temmuz günü katliamın faili Mehmet Altun, arabasıyla Dedeoğlu ailesinin evinin önüne gelmiş, ilk gelişinde kapı önünde 15 dakika civarı aileden iki kişi ile ayakta konuştuktan sonra arabasına binerek olay yerinden ayrılmıştır. Akabinde yaklaşık 15 dakika sonra bir poşet içinde bulunan tabanca ile geri dönmüştür. Basına verilen kısa süreli videodan da anlaşılacağı üzere katliam bahçede gerçekleştirilmiş, maktüllere 21 kurşun sıkılmış ve Dedeoğlu ailesinin evi benzin dökülmek suretiyle yakılmak istenmiştir.

Katliamın faili olarak yargılanan Mehmet Altun’un adı daha önceki olaylarda yoktur.12 Mayıs 2021 tarihli kavgadan sonra olayın medyaya yansıması ve siyasi zemine çekilmesi sonrasında katliam zanlısı Mehmet Altun’un bazı gruplarla temas kurup kurmadığı, silahı nereden temin ettiği, azmettiren ve yardım edenin olup olmadığı, olayın karanlıkta kalan yönleridir.

  • YAPILAN GÖRÜŞMELER VE TOPLANAN BİLGİLER

Komisyonumuz olay öncesi ve olay anı ile ilgili olarak mahalle sakinleri ve olayın tanıkları ile görüşmeler yapmıştır. Olayın sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi için aynı gün içinde katledilen ailenin yakınları, komşuları, ailenin avukatı ve adlî merciler ile görüşmeler yapılmıştır. Olay öncesinde aile fertlerinin basına konu ile ilgili verdikleri demeçler ve adlî mercilerdeki ifadeleri de olayın saîklerinin daha iyi anlaşılması açısından önem ifade etmektedir. Bu ifadeleri ve görüşmelerde elde edilen bilgileri olduğu gibi, yalın haliyle kamuoyunun takdirine sunuyoruz.

  •  Yaşar Dedeoğlu’nun 12 Mayıs saldırısına ilişkin Rudaw Tv’ye verdiği beyanlar:

Bu kimseler 15 yıldır kafayı bize takmışlar. Biz Kürtleri buradan kaldıracağız diyorlar. Kaç defa bize saldırdılar, ancak kendileri saldırmaya korktukları için çocuklarını gönderiyorlardı. Arafe günü, çalılıkların orada saklanan 60’a yakın kişi bize saldırdı. Bize ‘biz ülkücüyüz sizi buradan kaldıracağız’ dediler.”

  •  İpek Dedeoğlu’nun 12 Mayıs saldırısına ilişkin Rudaw Tv’ye verdiği beyanlar:

Biz buraya geldiğimizden beri 15 yıldır rahatsız ediyorlar. Arafe günü biz ellerimizi kına yaparken gürültüler duyduk. Baktık 60’a yakın kişiye yakın kişi saldırdılar. Bizi yaraladılar

  •  Çetin Dedeoğlu’nun 12 Mayıs saldırısına ilişkin Rudaw Tv’ye verdiği beyanlar:                

Babam ve ailemizi Kürt oldukları için burada istemiyorlar. Biz adalet istiyoruz. Devlet onların arkasındadır. Biz Kürt olduğumuz için kimse bizim arkamızda yok.

  •  Dedeoğlu ve Keleş Ailesinin Ortak Komşularının Beyanları:
  • Komşu ailenin beyanları:

Evde oturuyorduk, silah sesleri geldi. Biz ciddiye almadık. Biraz sonra çocuklar Yaşar amcanın evi yanıyor diye çağırdılar. Hemen itfaiyeyi aradık. Eve gittiğimizde yerde cesetler vardı. 6 kişinin cesedi bahçedeydi, kızlardan birinin cesedi içerideydi. Hepsinin kafasına sıkılmıştı. Oralar ateşe verilmişti, ateşin mangaldan çıktığını söyleyenler yalan söylüyor, orada mangal yoktu. Yerde cesetleri gördüğümüzde can havliyle bağırarak çevreden yardım istedik. Ancak komşulardan ve çevreden olay yerine gelen olmadı. Bu arada hemen polisi ve ambulansı aradık. Yaklaşık 20-25 dakika sonra polis ve ambulans geldi. Yaşar amca kendi halinde bir insandı.  Kimse ona gitmez o da kimseye gitmezdi. Biz onun bayramına giderdik o bizim bayramımıza bile gelmezdi. Biz hiç zararlarını görmedik. Öldüren ailede biraz milliyetçilik vardı. İki ailede birbirini sevmezdi. Kavgadan sonra Yaşar amca Keleş ailesinin evlerine gelip “biz ülkücüyüz sizi barındırmayız” dediğini söyledi. Dedeoğlu ailesi devletten koruma istemişti, ancak devlet onlara koruma vermemişti. Diğer tarafın da koruması falan yoktu. Devlet koruma vermeyince Yaşar amca kendisi kamera taktırdı. Kendisi takınca diğer taraf da kamera taktırdı. Olayın ırkçılıktan kaynaklandığını düşünmüyoruz. Bizim mahallede Türk- Kürt ayrımı yoktur. Herkes kendi halindedir. 25 yıldır burada yaşarım böyle bir olaya şahitlik etmedim. Zaten kavgalar iki tarafın da akrabaları arasında yaşanıyordu.

  • Komşu ailenin beyanları:

10-11 yıldır iki aile arasında itişip kakışmalar oluyordu. En son 3 ay önce aralarında kavga oldu. Yaralananlar, tutuklananlar oldu. Sonra nasıl oldu biz de anlamadık bu olay gerçekleşti. Ben iki aileyi de tanırım. Ben de Konyalıyım. Hatta bana hayvan gübresi lazım olur, ben gider Yaşar abiden alırdım. Hiç sıkıntımız yoktu. Mahallede Kürdüymüş Türküymüş böyle bir ayrım yoktu. Komşum Siirtlidir, aramız gayet iyidir. Biz insanların Kürt Türk olduğuna bakmıyoruz. Öbür dünyaya vardığımızda ey Türk veya ey Kürt denilmeyecek, ey iman edenler denilecektir. Mayıs ayındaki kavgada mahalleli yoktu. İki ev ile alakalı sorundu. Evde yangın çıktığını gördük. Akabinde itfaiye gelip söndürdü. Olayın nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz.”

  • Mahalle marketçisinden alınan beyanlar:

Katil kişi bizim mahallede oturmazdı. Buradakiler onun eniştesiydi. Buraya geldiğinde Markete alış veriş için uğradığı olurdu. Sakin birisiydi. Nasıl böyle bir olay gerçekleşmiş biz de anlamadık.”

  • Diğer iki komşu ailenin beyanlarında;

Bu Dedeoğlu ve Keleş aileleri arasında konuşma ve anlaşma noktasında sıkıntılar olduğunu, bu olayın Kürt - Türk meselesinden kaynaklanmadığını, mahallede böyle bir ayrımın olmadığını belirtmişlerdir. İki aile arasında 10 yılı aşan bir husumetin var olduğunu belirtmişlerdir.

  • Dedeoğlu ailesinin yakınlarından Ö. İ. beyanında:

İsmim Ö. İ. Ben bu ailenin bir ferdiyim. Yaşar Amca ve çocukları benim babamın öz amca çocukları olur. Daha önce soy isimleri bizim soy ismimizle aynıydı, değişti. Türk Kürt kavgası değil, ama bireysel bir ırkçılık davası var. Türk ve Kürt diye bu işi kıyaslarsak yanlış yaparız. Bize bunu söyleyip de yaramızı kaşıyanlar var. İşin bu boyuta gitmesi için mücadele edenler var. Ama biz bunlara kanmıyoruz. Biz Kürt’üz, katledilenler Kürt, emmilerimin çocuklarıdır, ama bu Kürt-Türk meselesidir demek çok yanlış olur. Ama ırkçı bir ailenin sırf Kürt oldukları için diş bilediği ve o mahalleden sürmek istedikleri doğrudur. Sadece o ailenin ırkçılık yapması, bu ailenin ırkçı söylemlerinin olduğunu, bu olay yaşanmadan önce de biz duyduk. Ama Konyalı kardeşlerimizin bize ırkçılık yaptığını söylemek doğru değildir. Var mıdır tabi ki içlerinde vardır,  Kürtler arasında da onları sevmeyenler vardır. Türk- Kürt kavgasından ziyade o ailenin gençlerinin, ırkçı bir söylemle ırkçılık yaparak, farklı örgütleri kullanarak onların isimleriyle o mahallede bağırıp çağırıp üstlerine gittiği doğrudur. Ama tutup da bir partiyi veya bir milleti suçlamak bize yakışmaz.  Biz öyle diyemeyiz, bu bize yakışmaz. Evet, ırkçılık vardır, ama Kürtlerle Türkler arasında değil o ailede vardır.

  • Adlî mercilerden alınan bilgi ve beyanlar:

Taraflar arasındaki ilk olay 2010 yılında meydana gelmiştir ve bu olay hakkında başlatılan soruşturma ve kovuşturma 2012’de sona ermiştir. Bu olaydan sonra ve 12 Mayıs 2021 tarihindeki olaya kadar yargıya intikal eden bir olay olmamıştır. Dedeoğlu ailesi sebze toplama işinde Keleş ailesinin tarlalarında çalışmıştır. 12 Mayıs 2021 tarihinde saat 22.30 sularında, Arafe gününde bahçede torpil patlatılmasından kaynaklanan bir kavga başlamıştır. Olayda Keleş ailesinden 9, Dedeoğlu ailesinden 7 olmak üzere toplamda 16 kişi var. Keleş ailesinden olaya karışan 9 kişi gözaltına alınmış, 6’sı tutuklanmıştır. Sonrasında 4’ü salıverilmiş, 2 kişinin tutukluluğu hala devam etmektedir. Tutuklanan kişilerden ve katilin ablası olan şahıs A.K. 57 gün sonra kati rapor alınması, delillerin toplanması ve dolayısıyla tutuklamanın şartları sona ermesi gerekçe gösterilerek tahliye edilmiştir. Katilin eniştesinin tutukluluğu devam etmektedir. Dedeoğlu ailesi Kars’tan kan davasından dolayı 24 yıl önce Konya’ya göç etmişlerdir. Konya’ya taşındıktan sonra soy isimlerini değiştirmişlerdir. Olaylara karışan 3 kişinin Dedeoğlu ailesine yönelik “biz ülkücüyüz sizi buradan kaldıracağız” söylemleri Dedeoğlu ailesinin beyanlarında geçmektedir. 12 Mayıs olayından sonra 22 Mayıs’ta taraflar arasında yine birden fazla kavga olayı gerçekleşmiştir. Katil önceki olayların hiçbirinde yok. Önceki olaylarda tutuklanan A.K. onun ablasıdır. İki taraf için de ‘çağrı üzerine koruma’ kararı verilmişti. Kavgadan sonra bir hafta gibi bir süre, polis özellikle kavga yerine yakın yerde gece gündüz beklemiştir. Mayıs ayından sonra taraflar arasında barış görüşmeleri ve müzakereler devam ediyordu. Olayın ırkçı saiklerle işlenmediği kanaatindeyiz. Adlî bir vakıadır. Konya’da Cihanbeyli ve Kulu olmak üzere çok sayıda Kürt var. Kürtler ve Türkler arasındaki şahsi husumetlerin, ırkçı saiklerle meydana geldiğini ifade etmek doğru değildir. Bize intikal eden bazı olaylarda tarafların şahsi husumetlerden dolayı kendi şehir veya etnik yapılarına vurgu yaparak tehditlerde bulundukları oluyor. Ancak biz bunlardan bahsetme gereği bile duymuyoruz. Çünkü olayın şahsi husumetlerden kaynaklandığına dair somut deliller var. Olayı işleyen fail hakkında kapsamlı bir araştırma yapılıyor. Katilin geçmişiyle ilgili, kiminle irtibat kurduğuna, azmettiren ve iştirak edenlerin olup olmadığına dair araştırmalarımız devam ediyor.

  • Dedeoğlu Ailesinin Vekili Av. Abdurrahman Karabulut ile yapılan görüşmedeki beyanları:

Müvekkillerimin 12 Mayıs’ta gerçekleşen olayın hemen akabinde verdiği ifadelerde de sabit olduğu üzere, Keleş ailesi Dedeoğlu ailesine hitaben  “Biz Ülkücüyüz, Kürtleri buradan kaldıracağız.” şeklinde açıkça ırkçı tehditlerde bulunmuşlardır. Irkçı bir saldırı ve katliam olduğu açıkça ortadır. Kavga olayından sonra müvekkil Dedeoğlu ailesine çağrı üzerine koruma verilmişti, ama bunun bir faydası olamamıştır. Bizim daha etkili koruma talebimiz vardı, hiç birisine cevap dahi verilmedi. Müvekkil aile evlerine 15 Mayıstan itibaren güvenlik kameraları kurdular. Delilleri karartma adına katil tarafından olay yeri yakılmış. Şimdilik 14 kişi gözaltındadır. Olayda emniyet ve yargı makamlarının büyük ihmali var olduğunu düşünüyoruz.”

Araştırma Komisyonumuz gerekli incelemeleri yapıp Konya’dan ayrıldıktan sonra gözaltında olan 14 kişiden 10 kişi tutuklanmıştır. Tutuklananlar arasında, katil zanlısı Mehmet Altun'un eşi Z.A, babası İ.A, annesi İ.A. ve kız kardeşi A.K. de bulunuyor. Katliam zanlısı Mehmet ALTUN ise 05.08.2021 tarihinde yakalanmıştır. Katliam’ın faili olarak yakalanan Mehmet ALTUN basına da yansıyan ifadesinde Şikâyetten vazgeçme dilekçesini imzalatmak için Dedeoğlu ailesinin evine gittiğini, aralarında tartışma çıktığını, poşet içinde getirdiği tabanca ile aileyi öldürdüğünü ve kamera vb. delilleri yok etmek için benzin ile evi ateşe verdiğini” ifade etmektedir.

  • GÖZLEM, TESPİT VE DEĞERLENDİRME
  • Konya, Osmanlı döneminden itibaren aldığı göçlerle birlikte 200 bin civarında Kürt’ün yaşadığı kadim bir şehirdir. Özellikle Cihanbeyli ve Kulu ilçelerinde Kürt köyleri mevcuttur. Konya’da Kürt ve Türk üzerinden bir ayrımın olmadığı, halkın tüm yaşam alanlarında iç içe geçtiği, halk arasındaki birliktelik ve kaynaşmada dinin önemli bir payının olduğu gözlemlenmiştir. Konya, gerek dini kimliğiyle gerek de halkın birbirini kabullenme ve kaynaşmasıyla ırkçı saiklerle suç işlenme ihtimalinin düşük olduğu bir şehirdir. İnsanların ara ara şahsi husumetlerinde, etnik kimliğe vurgu yaparak tehditleşmeleri bir vakadır.  Ancak bu olaylarda daha çok, ırkçı saiklerle kötülük yapmaktan ziyade, haksızlık yapan tarafın kendi kabahatini ırkçılık formunda gizlemesi veya karşı tarafı korkutma amacıyla yapması olarak ortaya çıkmaktadır.
  • Dedeoğlu ve Keleş ailesi arasındaki husumetin şiddetlendiği ilk dönemlerde, ırkçı bir takım cümlelerin sarf edilerek tehditleşmenin olduğu belirtilse de, bunun kişilerin mensup olduğu etnisiteden taraftar bulmak ve karşı tarafı bunun üzerinden korkutmak amaçlı olabileceği değerlendirilmektedir. Husumetin adlî bir olay ile başladığı, olayın olduğu mahallede Türklerin ve Kürtlerin yıllardır uyum içinde yaşadığı, ırkçılık üzerinden bir çatışmanın yaşanmadığı, aynı mahallede yaşayan Kürt ve Türk aileler tarafından dile getirilmiştir. Üstelik iki aile arasında gerçekleşen üç-dört kavgada da aile bireyleri dışında kimsenin var olmaması olayın iki aile arasında var olan husumetten kaynaklandığını göstermektedir. Kanaatimizce iki aile arasındaki husumet ve katliam olayı adlî bir olaydır. Katliamın asıl saik ve sebepleri Türk-Kürt çatışması değildir. Kavga olayının büyümesinden sonra Keleş ailesi ırkçı bir takım tehditlerde bulunduğuna dair emareler bulunmaktadır. Ancak mahallede oturan diğer Türk ve Kürt aileler gerek bu olay esnasında gerekse daha önceden hiçbir şekilde etnik bir ayrımcılık söyleminde bulunmamış ve mezkûr olaylarda taraf olmamıştır. Kavgalarda her iki hasım tarafın akrabaları dışında 3. şahısların olmaması, olayın bir Kürt Türk anlaşmazlığından öte adlî anlaşmazlıklar üzerinden geliştiğini göstermektedir.

Haricen yapmış olduğumuz araştırmalarda Keleş ailesinin herhangi bir siyasi parti üyeliğinin olmadığı, maktullerden Yaşar Dedeoğlu’nun 2011 yılında Meram Ak Parti İlçe Teşkilatında üyelik kaydının bulunduğu tespit edilmiştir. 

  • Taziye esnasında görüştüğümüz Dedeoğlu ailesinin yakınları, bazı kesimler tarafından katliam hadisesinin Kürt-Türk çatışması olarak lanse edilmesinden son derece rahatsızlık duydukları belirtmişlerdir. Katliam hadisesinin iki aile arasında sınırlı kalan bir husumetten kaynaklandığı ortada iken, sanki mahallede yaşayan tüm Türklerin ve Kürtlerin gruplaşarak olayda taraf oldukları şeklindeki paylaşımların ve haberlerin asla gerçeği yansıtmadığını belirten aile yakınları, birilerinin bilerek bu olayı çarpıtmak istediğini gözlemlediklerini söylemişlerdir. Bununla birlikte Dedeoğlu ailesi, 12 Mayıs’taki kavga olayından sonra Keleş ailesinin fertlerinin tutuklanması ile birlikte kendilerine baskı yapmak ve korkutmak-sindirmek maksadıyla “Biz ülkücüyüz, devlet bizim arkamızda, sizi buradan süreceğiz” şeklinde ırkçı söylemlerde bulunduklarını dile getirmişlerdir.
  • Dedeoğlu ve Keleş ailesi arasında yaşanan kavga olayında mahallede oturan Türk ve Kürt aileler; imam, muhtar, siyasi parti temsilcileri, STK yöneticileri vb. kanaat önderleri tarafsız kalmış ise de husumetin barış ile sonuçlanması için yeterince çaba ve girişimde bulunulmamıştır. Bu durum alışılagelmiş toplumsal değerlerimizin aşındığını, toplumsal dayanışmanın zayıfladığını, manevi dinamiklere sahip sivil toplum anlayışının gerilediği ve bireyselleşmenin arttığı gibi bir kötü gidişata da işaret etmektedir. Kanaatimizce elinde güç ya da yetki olan kişi ve kurumların gerekli arabuluculuk girişiminde bulunmalarıyla bu ve buna benzer vahim olayların yaşanması önlenebilirdi.
  • Bir ailenin bir günde yok olup gitmesi olağanüstü dönemler dışında az rastlanan bir olaydır. Bir yandan katledilen ailenin Kürt olmasından dolayı olayın ırkçı saîklerle işlendiği çeşitli medya platformlarında sıkça işlenmiş ve bunun üzerinden halkın katliamdan dolayı oluşan öfkesi karanlık bir takım yönlere kanalize edilmeye çalışılmıştır. Diğer yandan adlî ve idarî makamlar tarafından yapılan açıklamalarda; olayın ve husumetin sebebinin “kedi kavgası” olduğu vurgulanarak gerçekleşen katliam basite indirgenmeye çalışılmıştır. Bu durumun katliama uğrayan ailenin yakınlarının acılarını katmerleştirdiği, oluşan infiali arttırdığı, adlî ve idarî makamlara olan güveni de sarstığı gözlenmiştir.

Böyle hassas bir olaya, başta mağdur ailenin yakınlarının hissiyatı olmak üzere hak ve adalet göz önünde bulundurularak yaklaşılmalıdır. İlk aşamada olay bütün yönleri ile olmasa da kamuoyunu tatmin edecek yönleri ile ortaya konulmalıdır. Dedeoğlu ailesi katliamında devlet yetkilileri gerekli ve doğru bilgileri kamuoyu ile paylaşmada yetersiz kalmıştır. Bu durum karanlık ve kirli ellerin mezkûr olay üzerinden provokatif haber yapmalarına ve olumsuz algı oluşturmalarına kapı aralamıştır. Bu ve benzeri hadiselerde karanlık güçlerin yalan-yanlış haber yapmalarına fırsat vermeyecek şekilde yetkililer tarafından zamanında doğru/doyurucu bilgilendirmeler yapılmalı, olayı bütün yönleri ile ortaya çıkaracak etkili bir soruşturma yürütülmeli ve tüm iddialar titizlikle araştırılarak olayın karanlıkta kalan yönlerinin olmaması sağlanmalıdır. Dedeoğlu ailesi katliamı, kamuoyunun yakından takip ettiği bir olay olup devletin her türlü manipülasyon ve bilgi kirliliğine yönelik halkı aydınlatması, toplumun huzur ve barışı için büyük önem arz etmektedir.

  • Konya’da gerçekleşen katliam, gün geçtikçe büyüyen ve acı olayların yaşanmasına neden olan güvenlik zafiyetini ve yargının etkisizleştiğini de açıkça ortaya koymuştur. Dedeoğlu ailesinin hayati ve tehlikeli bir saldırı altında olduğu bilinmesine rağmen etkili bir güvenlik ve koruma tedbiri alınmamıştır. Son günlerde gerek mülteciler gerekse orman yangınları üzerinden etnik temelli ayrıştırıcı, ırkçı ve nefret kokan söylemler yaygınlaşmıştır. Siyasetteki kutuplaştırıcı dilin, söz konusu saldırıları kısmen de olsa tetiklediği ve faillerini cesaretlendirdiği yadsınamaz. Bu nedenle siyasetçilerin toplumda kutuplaşmaya neden olacak üsluptan vazgeçmeleri, toplumsal huzur ve barışı tesis edecek söylemlerde bulunmaları hayati derecede önemlidir.
  • Hangi gerekçe ve saiklerle işlenmiş olursa olsun meydana gelen olay bir katliamdır ve katledilen ailenin acısı tüm Türkiye’nin acısıdır. Hayat hakkı, Allah’ın insana bahşetmiş olduğu bir hak olup hiç kimsenin bu hak üzerinde tasarruf yetkisi yoktur. Hayat hakkı korunması devletin sorumluluğundadır. Hayat hakkının teminat altına alınması için devlet, tüm önlemleri almak zorundadır. Hayat hakkı tehdit altında olan vatandaşlara etkin koruma sağlanması yine devletin önemli bir görevidir. Devletin, can güvenliğini sağlayamamasının hiçbir mazereti yoktur. Mezkûr katliam hadisesinin, devlet tarafından bütün yönleri ile etkin bir soruşturmaya tabi tutulması, yapılacak yargılama ile fail, azmettiren, iştirak eden ve olayda ihmali olan kamu görevlilerinin caydırıcı şekilde cezalandırılması gerekir. Bir an önce adaletin tesisi sağlanarak kamu vicdanı da rahatlatılmalıdır.
  • SONUÇ

Konya ili Meram ilçesi Hasanköy Mahallesinde 30 Temmuz 2021 tarihinde aynı aileden 7 kişinin ölümüyle sonuçlanan Dedeoğlu ailesi katliamı coğrafyamızda gerçekleşmiş olan vahşice katliamlardan biridir. Katliam hadisesine ilişkin olarak yapılan inceleme, görüşme ve gözlemler sonucu ulaşılan bilgiler ve tespit edilen hak ihlalleri raporumuzda belirtilmiştir.

Günümüzde birlikte yaşama kültürüne sahip olmak, farlılıkları kabul ederek bu farklılıklar çerçevesinde beraber yaşama anlayışına sahip olmak geçmişe göre çok daha fazla önem taşımaktadır. Tek tip bireylerden oluşan bir toplumun varlığını sürdürmesinin mümkün olmadığı da ilahi ve toplumsal kanunlar çerçevesinde nettir. Toplumun bir kesiminin diğer kesimler üzerinde uygulayacağı baskının, baskı ve dışlanmaya maruz kalan zayıf kesimlerin zarar görmesine yol açmakla kalmayacağı, toplumsal barışın ve kamu düzeninin bundan zarar görmesiyle tüm toplumun olumsuz etkileneceği aşikârdır.

Dedeoğlu ailesi katliamında devlet yetkilileri gerekli bilgileri kamuoyu ile paylaşmada yetersiz kalmıştır. Yaşanan süreçte adli mercilerin üzerine düşen vazifeyi gerekli zamanda ve doğru bir şekilde tam olarak yerine getirmedikleri aşikârdır.

Hangi gerekçelerle işlenmiş olursa olsun meydana gelen bu olay bir katliamdır. Bu katliamda katillerin bireysel olarak sahip oldukları düşünceler toplumun diğer kesimleri tarafından sahiplenilmediği sürece toplumun tümüne mal edilemez.

Katliamın yaşandığı mahallede oturan diğer Türk ve Kürt aileler gerek bu olay esnasında gerekse daha önceden hiçbir şekilde etnik bir ayrımcılık söyleminde bulunmamış ve mezkûr olaylarda taraf olmamıştır. Kavgalarda her iki hasım tarafın akrabaları dışında 3. şahısların olmaması, olayın bir Kürt-Türk çatışması olmadığını, iki aile arasındaki adlî anlaşmazlıklar üzerinden geliştiğini de göstermektedir. Bu durum taraflardan bazılarının kimi kışkırtmalarla olayı etnik bir çatışmaya taşımaya çalıştıkları gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.

     HÜDA PAR

Konya Dedeoğlu Ailesi Katliamı

Araştırma Komisyonu

İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

                                                                                  

Editör: TE Bilisim