Seçimde son düzlüğe yavaş yavaş giriyoruz. Vaatler ardı ardına sıralanıyor. İki tarafında birkaç vaadine bir göz atalım.

Ekrem İmamoğlu:

  • 15 yeni yaşam vadisi yapılacak
  • Her yıl 100 bin ağaç dikilecek
  • Yeni bir boğaz geçişi olacak
  • Şehir Tiyatrosu sahne sayısını 2 katına çıkarılacak
  • Teknoloji gelişme merkezi açılacak
  • 15 Müze yapılacak
  • Binali Yıldırım:
  • Doğalgaz %10 indirim
  • Sosyal Destek alan ailelerin doğal gaz faturalarının 50 TL si karşılanacak
  • Gençlere her ay 10 GB internet ücretsiz
  • Müzeler ve şehir tiyatroları öğrencilere ücretsiz
  • 15 yeni tünel inşa edilecek
  • Yeni evlenenlere 8 bin lira evlenme desteği
  • Vaatleri karşılaştırdığımızda Sayın Binali Bey’in vaatleri doğrudan kişinin cebini hitap ediyor sanki.

Bizi geliştirebilecek bir vaat pek göze çarpmıyor. Değerlendirmesini siz yapın artık. Herkes kendi tarafını seçecek neticede.

Ekrem İmamoğlu’nun dediği gibi: “23 Haziran’da hem bir seçmen hem de adaleti tecelli ettirme yetkisine sahip bir hâkim olarak gideceğiz.” Ne sırası bizdeydi? “Gereği düşünüldü” deme sırası… GereğiniSİZ düşünün! Tutsak olmayın!

Bu vaatlerde sonra bazılarınızın “17 yıldır yönetirken yapılamayan şeylerin vaadi tekrar veriliyor.” Dediğini duyar gibiyim.

Hiç boşa kürek çekmeyin derim.

Ne demişti Binali Bey: “ Seçim kampanyasında söylenenle sorumluluk omuzlarımıza yüklenince söylemleriniz hiçbir zaman aynı olmaz. Hiçbir ülkede de aynı olmaz. Bu siyasetin gereğidir. Siyasette hakikat her zaman birbiriyle örtüşmez.”

Evet… Çok basit değil mi? O halde kişilerin yalancılıkla suçlamakta yersiz oluyor bu durumda. Ne de olsa siyasette hakikat her zaman birbiriyle örtüşmüyor.

2023 de gelir, 2083 de…

Ah bu geçen yıllar! Bu yıllar!

Boş fıçı çok langırdar.

Haydi, vaatleri masanın kenarına bırakıp bir televizyon programına katılalım.

Programda iki konuk…

Biri İmamoğlu, biri Yıldırım.

Kozlarını paylaşmak için oturuyorlar.

Birde Moderatör koltuğu.

Boş…

İşte herkesin kafasında “moderatör kim olacak?” sorusu…

O koltukta kim olacak?

Önemli olan gerçekten bu mu? Orda bir durun! Daha önemlisi var dostlar.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Televizyon programına neden izin verdi? Kılıçdaroğlu’nun defalarca tartışma isteğini reddeden Erdoğan’ın bu kez uygun İmamoğlu, Yıldırım karşılaşmasını görmesindeki neden neydi?

İmamoğlu’nun rakibinin Yıldırım’ın olduğu algısını kabul ettirmek mi? Kaybettikleri takdirde; “İki aday yarıştı.” Dedirtmek mi?

Sorular, sorular, sorular…

Programı merakla bekliyoruz. Birçok sorunun cevabını alacağız belli ki…

Seçimi merakla bekliyoruz. Vicdan muhakemesi yapanları göreceğiz belli ki…

Seçim sonrasını merakla bekliyoruz. Tutarlılığın paydası bizlere de düşecek mi?

Merakla bekliyoruz!

Yalancının ampulü yatsıya kadar mı, 23 Haziran’a kadar mı yanacak?

İstanbul Times  / Hande Balcan