Bu topraklarda iş kazaları çok fazla çok...

Ülkemizde o kadar talihsiz kazalar yaşıyoruz ki akıl ile izah etmenin imkanı yok. Bir bakıyoruz maden kazasında 301 emekçimiz alınmayan güvenlik önlemlerinden dolayı hayatını kaybediyor.

Bir bakıyoruz dünyanın en pahalı residanslarından birisi olan Ali Sami Yen stadyumu yerinde son dönemlerde yıldızı iyiden iyiye parlayan Torunlar GYO’nun yaptığı binanın 32.katında yere çakılan asansörde 10 tane işçi kardeşimiz hayatını kaybediyor.

İşçilerin ifadesine göre iki asansörden birisi her gün bozulduğu halde idareciler köklü bir bakım yapmayı  düşünmeyip böyle olaylar  olur diyerek kendilerine gelen şikayetleri ciddi bir şekilde değerlendirmemişler. Gönül ister ki ölüm olmadan önce gerekli önlemleri  ülke olarak alalım.

Hiçbir firma ve hiçbir kurum bünyesinde çalışan işçilerinin hayatını kaybetmesini elbette istemez. Ama bunun için biraz harcama yapıp kazaları aza indirmek mümkün iken daha çok para kazanmak adına hiçbir şey yapmayanları da en basit ifadesi ile kınıyorum.

Hükümetinde kaza sonrası gerekeni yapacağız deyip ciddi ve köklü önlemler almamasını da  doğrusu anlayabilmiş değilim. 

Bakınız ülkemizde yaşanan iş kazalarının % 35’i inşaat alanında oluyor. İşimiz gereği İstanbul’un hemen hemen bütün ilçelerine gidiyoruz. Bazen inşaat iskeleleri öyle basit kuruluyor ki işçiler sanki düz yolda geziyorlarmış gibi bu derme çatma iskelelerin üstünde sıva veya binanın boyasını yaptıklarına defalarca şahit oldum.

ABD ve gelişmiş Avrupa ülkelerine çok seyahatlerim oldu.Kurulan iskelelerinin sağlam olması bir yana ayrıca çalışan işçilerin halatlarla daha sağlam bir yere bağlı olduklarını gördüm. Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın dediği gibi artık ne iş olsa yaparım abi devri bitmesi gerekir.

Uzmanlaşma olmak zorunda. İş veren de her işi yaparım diyen elemandan uzak dursun.Abi ben iyi sıva yaparım veya iyi demir ustasıyım diyenlere iş verilsin. Her şey yaparım diyen kişi aslında kendi lisan-ı hali ile hiçbir şey yapamıyorum ondan dolayı siz ne derseniz ben onu yaparım diyor zaten. Gerek TORUNLAR GYO’nun Ali Sami Yen stadının yerinde yapılan projesinde gerekse de diğer iş kazalarında hayatını kaybeden tüm işçi kardeşlerime ALLAH’tan rahmet yakınlarına da sabırlar dileyerek bu konudan çıkayım.

İstanbul Times Gazetesi 200 sayısı elinizde “Nereden nereye”

Değerli okurlar 6 Şubat 2008’de ilk sayımız çıktıktan sonra O zaman vekil olmayan Ak parti İstanbul Milletvekili sayın Metin Külünk Ağabeyim ve Mustafa İbrahim oğlu ile Beşiktaş ilçesinde bir çay bahçesinde bir araya geldik. Neler yapalım neler yapmayalım olayını istişare ederken Mustafa İbrahimoğlu dostum keşke ilk sayı çıkmadan önce bir araya gelmiş olsaydık dedi. Bunun üzerine Metin abi hayır eksikleri de olsa şu an elimizde üzerinde konuşacağımız bir gazete var.

O zaman  üzerinde konuşacağımız bir materyal olmayacaktı diyerek işe olumlu taraftan bakarak peki bana şunu sordu, Hiç para kazanmamak kaydı ile kaç sayılık sermayen var dedi. Ben de 50 sayıya kadar para kazanmasam da bütçem hazır dedim. Metin abi de Allah seni mahçup etmesin diyerek  bize başarılar diledi. O günden bu yana 200 sayı geçmiş hey gidi günler hey.Tabi ilk sayıdan bir sene sonra evine kabul ettiği tek gazete İstanbul Times idi. Ancak Yoğun gündeminden dolayı metin abi şu an bizi unutmuş durumda… Ama bizim onu unutmamız mümkün değil. Çünkü ilk sayıda zaman ayırıp bize fikri ve cesaret verdi bu çok önemliydi bizim için. İyi ki varsın Metin abi.

Neler dediler neler ?

Zeytinburnu Belediye başkan yardımcısı olduğu dönemde Aydın Çığrıkçı 10 veya 12 sayıya geldiğimiz bir zamanda bir yerde beni gördü ve hakkını helal et dedi.Ben de neden deyince arkadaşlarla konuştuk ben en çok 4 sayı çıkarıp pes edecek dedim. Bakıyorum ki her sayı daha da gelişerek devam ediyorsun dedi. Bundan dolayı helallik istemişti.

Aydın başkanın olayı en samimi ve en masumu idi. Yaptığımız diğer işlerimizi ileri sürüp Hüseyin bey derici ve gıda işi yapıyor gazetecilik nerden çıktı diyen onlarca meslektaşım oldu. Çok şükür 3 yıldır sarı basın kartı sahibi olmama rağmen onlar halen aynı yerde patinaj yapıyorlar.
www.istanbultimes.com.tr , wwwistanbultimes.tv ,www.basaksehirtimes.com, www.zeytinburnutimes.com ve www.insaatemlakdunyasi.com haber portalları ve gazeteleri İstanbul Times’ın başarısı sonucu doğan yayın organlarımız oldu.Biz Bakara suresinin 195.ayetinde “ALLAH işini doğru yapanları sever” ayeti kendimize prensip edindik. 

Onlarca dava açarak bizi pes ettirmeye çalışan ilçe belediye başkanlarımız var….

Adı lazım değil bilenler bilir bir ilçe belediye başkanı bizimle Allah’ın selamını verip konuşmak yerine Noterden ihbarname,savcılıktan suç duyurusu ve mahkemelerde açtığı davalar için kullanılan kağıtları üst üst koyarsanız buradan ALANYA’ya yol olur. 

Biz hiçbir haberimizde belden aşağı vurmadık. Mesleğimiz gereği sormamız gereken soruları sorduk. Hatta 30 Mart 2014 den sonrada seçmen iradesine saygımız gereği hiçbir olumsuz haber yapmamamız rağmen halen hafta bir mahkeme celbi alıyoruz. 

Bu olaydan çok da muzdarip değiliz galiba bu gidişle tek taraflı sulh etmeye çalıştığımız durum son bulacak gibi. Şuan dostların ricası üzerine halen sabır eylemekteyiz.

Biz yanlış yapmadık ki davayı kaybedelim. Çalınan zamanım ve yaptığım harcamaların  karşılığını alabilmek adına ben de yan bir gelecekte dava açacağım. Bu arkadaşımızın yanına tatlı dil,alçak gönüllülük ve tevazu uğramamış Kavga,küs ve kinin iyi olmadığını bildiğimiz için defalarca ZEYTİN dalı uzattık. Uzattığımız her ZEYTİN dalından sonra mutlaka 50 bin TL lik tazminat davası ile karşılaştık.

Bu yazıyı okurlarımın kavgacı olan tarafın ben değil mağrur ve gururlu olan makam ve mevki sahiplerinin ALLAH’tan başka dayanağı olmayan bizi nasıl çökertemediklerine anlam veremediklerini sorgulaya dursun tatlı dil ile konuşan herkesin dava ve mahkeme işlerine gerek olmadan da sorunu çözdüklerini gördükleri halde aynı ALLAH’a,aynı peygambere,aynı kıbleye hatta ve hatta aynı siyasi lidere ve partiye mensup olduğumuz halde bir gün arkadaş nedir bizim bu durumumuz deme zahmetini göstermeyen birisi NASIL ŞEHREMİNİ OLUYOR anlayabilmiş değilim. Neyse bu kadar yeter diyelim ve keselim bu konuyu.

Kibir kuleleri ve dere yatağına bina yapımı ne ile izah edilir 

Kim ne derse desin kim ne yaparsa yapsın yanlışa yanlış demek için elimden geleni yapacağım Eylül 2009 da İstanbul’da yaşanan sel felaketinde 40’ a yakın vatandaşımıza hayatını kaybedince duruşuna saygı duyduğum İBB başkanı Mimar Dr.Kadir Topbaş dere yatağında yapılan binalar ruhsatlı ve tapulu da olsa yıkacağız demesine rağmen biz yıkılan hiç bir bina görmediğimiz gibi, dere yatağına yapılan yüzlerce bina gördük.görüyoruz da.  BU dere yatağında verilen imarlardan dolayı hayatını kaybeden her canlıdan imar izni verenler ve göz yumanlar ALLAH indinde mesul olacaklardır.

Bizi yanlız bırakmayan dostlarımıza candan koskocaman bir teşekkür…                      
İstanbul Times / Hüseyin  ÇETİNER