TÜRKİYE`DE ÇÖZÜM ÜRETME I. BÖLÜM

Bugün devlet, hükümet, ana muhalefet ve diğer bütün kurumların oluşturulmasının tek amacı var o da o toplumun, halkın ve bireylerin ekonomik, ahlaki, sağlıksal, ulaşımsal, eğitimsel ve inançsal olarak en iyi şekilde çözüm üreterek en İYİ HİZMETİ bu topraklarda yaşayanlara ulaştırmaktır.

Devlet bu noktada daimidir, kalıcı olarak bütün kurumlarıyla temeldir. Hükümetler ise geçici olarak orda yaşayan bütün toplum tarafından belli bir zamana kadar yetki vererek en iyi düzeni sağlaması istenir.

Ana muhalefet ve diğer muhalefetler ise hükümetin eksiklerini veya yanlışlarını ortaya çıkararak hükümetin işleyişini daha iyi yapmasını ve alternatif olarak toplumuna kendisini göstermesidir.

Devlet temeli sağlam olan düzenleri ile hükümetin aldığı kararları kanun ve düzenlemeler ile destekler veya eksikliğinde gereğini yapan kolluk kuvvetleri ile doğruya yönlendirirler. Fakat

“HİKMETİ KENDİDE ZANNEDENLER – BEN GİDERSEM DEVLET YIKILIR” derse aslında “DÜZENSİZLİĞİN VE YIKIMIN İTİRAFIDIR”.

Ana muhalefet ve diğer yapılarda bu düzenin buraya gelmesi ile aslında kokuşmuşluğun her yere sirayet ettiğinin delilidir. Hükümetler değişse de yapı aynı olduğu için değişen bir şey olmaz. Toplumu ve devleti kullanarak bir tek kişiye, gruba, cemaate, tirana hizmet etmeye devam eder. Fakat

DEVLET – HÜKÜMET – ANA MUHALEFET ve DİĞERLERİ HEPSİ =HALKINA HİZMET İÇİN VARDIR.

BUGÜN HALK VERGİ VERİRKEN VATANDAŞ, HİZMET BEKLEDİĞİNDE İSE VATANDAŞ DEĞİLDİR. BEN BUNA “YARIM VATANDAŞ” ismini vermek istiyorum. Bunca yapılan haksızlıklara rağmen önceki yazı dizisinde

CHP`DEN YENİ-CHP`E ve HDP`YE DÖNÜŞÜMÜN DAVA ADAMLARI V. BÖLÜM`ün hem devamı hem de bütün herkese bir cevap olarak TÜRKİYE`DE ÇÖZÜM ÜRETME başlığı altında çözümsüzlükle dedikodu ve birbirlerini suçlamayla değirmenine su götüren bütün yanlışlıklara rağmen EY HALKIM ÇÖZÜM ÜRETMEYE VAR MISINIZ? Ben varım ve anlatmaya çözüm üretmeye devam edeceğim.

Bir gün hayata geçirmek dileğiyle; “MÜCADELE HER ZAMAN HER YERDE…”

KAR GÜVENLİĞİNDEN CAN GÜVENLİĞİNE GEÇİŞ EKONOMİK – CANKART - PROGRAMI

Faiz sistemi kaldırılacaktır. Bunun yerine bankaları girişimci durumuna getirerek ülkenin inşası ve ticaretini yine bankalar üzerinden toplu ortaklıklar kurularak herkesin verdiği kaynak nispetinde karda ve zararda ortak olacak bir yapıya dönüşülecektir.

Her kişi doğumu ile bir girişimci “CANKART” kartına sahip olacaktır. Bu kart onun kimliği, bulunduğu topluma kattıkları ile hem ortak hem de işçisi, hem işvereni olarak ülkesini ve kendisini temsil edecek kayıt altına alınan ve dışarıdan gelebilecek her türlü kayıt dışı – yasa dışı faaliyeti bertaraf edecek ürettiği kadar var olacağı düzenlerin bireysel giriş kartıdır. Doğumdan ölüme kadar ürettikleri ve tükettiklerinin kontrolünü sağlayan bir kartlı düzendir.

CANKART SAHİBİ, ürettiğinin karşılığıdır. Yani ürettiğin kadar harcamaya hak sahibi olduğun kayıtlı bir düzendir. Bu kart ile her türlü alış-veriş yapma hakkına sahip oluyorsun. Hem de üreten kişi ürettiği malı bu kart üzerinden değeri önceden tespit edilmiş bir şekilde sisteme dâhil ederek satabiliyor. Karşılığında da aynı şekilde eğer başka bir ürün alacaksa o ürünü üreten üreticinin malının da bu kart üzerinden dönüştürebiliyor. Alış – verişlerinde CANKART okuyucuları vasıtası ile yüklü olan ürettiği kazancını düşürebiliyor. Örneğin 10 TL`lik bir alış – veriş yapıyorsa sadece bu düşüyor. Eğer işçi ise çalıştığı emeğinin karşılığı ne ise onun üzerinden alış – verişi düşüyor. Evin çalışmayanları ebe beylerinin yükledikleri üretim kazançlarını kendi CANKARTLARI ile kullanıyorlar.

Bu CANKART düzenine geçen herkes istediği yerde alış – veriş yapmaya kart okuyucular üzerinden yapabiliyor. Burada dönen üretilmiş kazanç düzen içinde kayıtlı olması sonucu kayıt dışılığı ortadan kaldırarak kayıt altına almış oluyoruz. Düzen gizliliği esastır. Kanunlar çerçevesinde her birey devlet güvencesi altındadır.

Adli bir durumda mahkemelerin ve savcıların yönlendirmesi ile adli takip yapma yetkisi geçerli bir sebep sunulursa yapılabilir. Bu da bireyin özlük haklarına zarar verilmeyecek bir şekilde yapılacaktır.

Bu CANKART DÜZENİ ile hamiline (kazanılan üretimin dolaşımı kime ait olduğu bilinmeden olma)durumundan nama (kazanılan üretimin kime ait olduğu bilinen) yazılı bir kart düzenine geçilmiş olur.

  1. dolaşan CANKARTLAR üretilen bütün değerlerin karşılığı olduğu için bütün toplumun ortak kayıtlı değeridir. Şu an ki tüketim toplum - paranın harcanması bu da borçlu yaşam demektir. Bu da insanları köleleştirme ve bunun karşısında birilerini ise firavunlaştırmaktadır. Üreten kişi ise ürettiğinin sahibi ve tek söz sahibidir. Ürettiği değerle harcadığı değerin karşılığı olduğundan üretim artmadan kayıt dışı harcamada olmayacaktır. Bu da darphanelerin üretmeden para basmasına ve piyasaya sürülmesine yani enflasyonu ortadan kaldıracaktır. İnsanların insan olduğu bir yapıya dönüştüğü için devlet ve millet kavramları gerçek manasına kavuşarak dirlik ve birlik içinde birbirine güvenen bir düzen kurulmuş olacaktır.

CANKART DÜZENİ ile bütün üretim kazancı(para) kayıt altında olduğu için bir ülkenin toplam serveti ortaya çıkmış olur. Yani MİLLİ GELİR TOPLAMI ortaya çıkmış olur.

CANKART DÜZENİNDE fiyatlara müdahale edilmeyecek, serbest fiyat esas alınacaktır. Arz – talep dengesine göre fiyatlar kendini belirleyecektir. Azalan ürünlerinde üretimde girişimcilerin bu yöne kaymasına vesile olacaktır. Bu arada stokçuların ve malı yakmaya çalışanlar fiyatları istedikleri gibi oynayamayacaklardır. Çünkü bütün üretim kayıt altında olduğu için üretilen değerlerin yok olması imkânsız olacaktır. Hatta kontrolü sağlanacak ve imhası gerekenler yani özelliğini yitirenler belli tespitlerle denetçiler vasıtası ile imha edilecektir. Bu da CANKART düzeninde kayıt altında olacaktır.

Emperyal, küresel, global ve Siyonist ekonomik düzeninden; özüne yani milli sosyal üretime dayalı faizsiz kayıtlı ekonomik düzene geçeceğiz… YIKICI EMPERYAL YAYILMACI İSTİLACI EKONOMİK SİSTEMİNDEN ÇIKARAK ONLARIN PAZARI VE OYUNCAĞI OLMAYACAĞIZ. MİLLİ VE İSLAMİ BİR DÜZEN İLE BAĞIMSIZ BİR TOPLUM VE BİREYLER OLACAĞIZ.

Halkın tamamını kayıt altına alan KAR GÜVENLİĞİNDEN CAN GÜVENLİĞİNE GEÇİŞ EKONOMİK – CANKART - PROGRAMI” devreye sokularak kayıt dışı düzeni devre dışı bırakılacaktır. Kısaca dünyayı emperyal ve küresel olarak bir örümcek ağı ile sardıkları materyalist altın- para sisteminden; insan merkezli emeğe – üretime dayalı kayıtlı bir düzene geçiş politikasıdır.

Bize dayatılan BOP (BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ), TÜRKİYE CUMHURİYETİ`ni yok etmek için kullandığı jan-janlı demokrasi masalıdır. KÜRT AÇILIMI ise; TÜRKİYE CUMHURİYETİ`nin parçalanma sürecinin süslü püslü SERV ANLAŞMASI`nın bugünkü karşılığıdır…

BİZ LOZAN ANLAŞMASI, SİZLER İSE SERV ANLAŞMASINDA KALMIŞSINIZ. KUYRUK ACISI BÜYÜK…

CHP`li yöneticileri; 100 yıllık yalan ile ecdadımızın ruhları şad olması için ve en önemlisi haklılığımız için elimde bulunan belge ve toplu mezarlar, yakın tarihteki HOCALI Katliamlarının hesabını sormalıyız. Millet olarak devlet bankasında hesap açarak Ermeni soykırımı yalandır asıl bizler mağduruz. Bunun so­nucu olarak bizler maddi ve manevi haklarımızın iadesini talep ediyoruz. Artık savunmada değil harekete geçmeliyiz. Gündelik siyaset değil kalıcı çözümlere odaklanmalıyız.

“GEÇMİŞİNE SAHİP ÇIKMAYAN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAMAZ.” Sahip çıkmaya geliyoruz…

Aslında 100 yıllık soykırım yalanı biz TÜRK MİLLETİ için dost ve düşmanı tanıma anlamında bir ayıraç veya turnu­sol kâğıdı olarak karşımızda duruyor. Dost ve düşmanımız belli olacağından dolayı hareketlerimizi, düşüncelerimizi ve geleceğimizi hazırlamamızda daha gerçekçi olmamızı bizlere sağlayacaktır. Yani polyannacılık yapacak olursak düşman bize yardım ediyor. İçimizdeki yaban otları da bu sayede kendilerini belli ediyorlar. Düşmandan öğreneceğimiz daha çok şey var.

“Aptal dostum olacağına, akıllı düşmanım olsun” sözü bir kez daha kendisini kanıtlıyor.

ASIL ŞİMDİ BİZLER NE YAPACAĞIZ?

Aynı 1938 tarihi ile 2015 yıllarına kadar görmezden mi geleceğiz. Yoksa haksız yere itham edildiğimiz bu yalanlara, iftiralara ve hatta bizlerin maruz kaldığı ihanetlere, yönetici­lerimizin vurdum-duymazlığına mı?

Aydınlarımızın bu konuda şimdiye kadar binlerce veya yüz binlerce doküman belge, programlar, belgeseller koymamalarına mı? Gerçekleri değil de yalan peşine giden dünya devletlerine mi? Bu da yetmezmiş gibi 1992 Hocalı katliamına mı?

Hepsini bıraktım da bugün bu yaşananları bilmeyen bir insanı Hem Türkiye`de hem de Ermenistan`da dolaştırsak; bu ülkelerdeki azınlık durumundaki Ermeni ve Türk vatandaşla­rın yaşayışlarını, ekonomik durumlarını, sosyal yaşantılarını, okullarını, dini vecibelerini yaşayışlarını göstersek sonra da şu soruyu sorsak bu devletlerden birisi soykırım yaptı desek acaba hangisinin yaptığını söyler diye sorsak ne cevap alırız?

Ermeni diasporasının yaptıkları yüzünden şu an Ermenistan`da yaşayan Ermenilerin durumundan kimsenin haberi var mı? Bu insanlar dünyadan soyutlanmış bir durumda ve birilerinin maşaları olmaya devam ediyorlar. Artık kırın zincirlerinizi çünkü Türkiye`de yaşayan Ermenileri zor durumda bırakılı­yor ve Ermenistan`daki Türkleri zor durumda bırakılıyorlar. . Biz komşularımızla beraber birlikte yaşamak isterken; neden bunlar başımıza geliyor. Bizler ve sizler artık maşa olmaktan kurtularak kendi aklımızı kullanma yürekliliği gösterelim. Buna çok ihtiyacımız var. Artık doğruları söyleyelim. Bir kez olsun doğruları söyleyelim. Geriye dönüp bakınca kazanan kim oldu?

Ey aydınlarımız artık gerçekleri gün yüzüne en başta sizlerin çıkarması gerekmiyor mu?

Ey yöneticilerimiz biz çocuklarımızla birlikte savaşmadan daha güzel günlere koşmak, oynamak ve paylaşmak istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz? Biz her şeyden önce insanız ve vicdanı­mızla konuşmak isteyen nesiller büyütmek istiyoruz. Birilerinin çıkarına ve rahatına çalışmak istemiyoruz. Artık tarihçiler ve bunları gizleyen çıkarcılardan kurtulmanın zamanı geldi de geçmiyor mu?

Biz halklar olarak bizim önümüze konan her yemeği yemeye mecbur muyuz? Önümüze konan bilgileri araştır­madan, düşünmeden ve bir bilene danışmadan neden kabul ediyoruz?

Artık halkların uyanma vakti… Birileri kendi çıkarları için çok büyük kandırdılar ve oynamaya devam ediyorlar. Artık sahaya inin ve bu oyuna bir son verin. Onun içi geliyoruz…

“Şeyh Said ayaklanması İngilizlerin bir oyunudur. Bu oyun sonunda Musul – Kerkük elden çıkmıştır. Bunun biz TÜRKİ­YE CUMHURİYETİ VATANDAŞLARINA zararı ekonomik yönden bakarsan bugün enerjinin % 60`ın da dışa bağımlıyız yani kazancımızın çoğunu dışarı veriyoruz. Yani petrol bizde kalsaydı o zaman etnik kökene bakmadan hepimiz daha iyi bir ekonomik konumda olacaktır. Hem de Kerkük`deki milletimiz bizimle beraber güzel yarınlara emin adımlarla koşacaktık. Bugün onların yaşadıkları mağduriyetlere yabancı kaldık. Gör­düğünüz gibi yaptığımız bu yanlışlıklar nelere mal olduğunu görelim. Bugünde aynı oyunlar oynanıyor. DİKKAT!”

1937-38 Dersim ayaklanmasında 15 aşiret katılmıştır. Ama o bölgede 50`ye yakın aşiret varken; neden hepsi ka­tılmamıştır. Devlet yönetiminde de yanlışlıklar veya aşırı güç kullanımları olmuş olabilir. Her iki tarafında etki ve tepkileri, düşünceleri ve çıkarları doğrultusunda kararları her zaman doğru olmayabiliyor. Önemli olan birlik beraberliği sağlayarak bir bütün içinde dostta düşmana örnek bir yönetim şekline geçerek mutlu nesiller yetiştirmektir.

Bugüne geldiğimizde elde avuçta emanet olarak bir TÜR­KİYE CUMHURİYETİ kalmıştır. Biz TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLARI olarak bu emaneti koruyup kollamak en doğal hakkımızdır. Bunu sonuna kadar savunacağız… Dosta düşmana duyurulur… ONUN İÇİN GELİYORUZ…

Dünya malına tapanların BÖL – PARÇALA – YÖNET yıkıcı düzenine karşı; İRİ – DİRİ – BİR olan yapıcı BİRLİK VE DİRLİK düzeninde olacağız… Onun için geliyoruz…

Emperyalistlerin bize daima dayattığı ama bizim de her seferinde elimizin tersi ile “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” sözünü onlara yedirdiğimiz bir oyundur. Bu söze ilave olarak “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER FAKAT YABAN OTLARINIYLA BİRLİKTE GİDERLER.”

Kısaca oyun;” ERGENEKON” destanımız adı altında milli güçleri­miz kontrol altına alınarak diğer cılız olan yaban otlarını güçlendirerek, palazlandırarak bugüne geldik. şimdi ise Ergenekon`dan sindirilmiş veya pasifize edilmiş olanları da bırakarak çatışmayı sağlamak için iki karşıt görüş oluşturma oyunudur. Şimdi bir kıvılcım yeter. Para ve silah baronları ellerini ovuşturarak emperyalistlerle birlikte bizleri birbi­rimize kırdıracaklar. Sonra malum kim kazanırsa onu da emperyalistler yerle bir ederek kendi KRALLIKLARINI ilan edeceklerdir.

“ZOR OYUNU BOZAR.” BÜTÜN TÜRKİYE CUMHU­RİYETİ VATANDAŞLARI BİRLİKTE HAREKET EDEREK İÇİMİZDEKİ YABAN OTLARI İLE BİRLİKTE BU KENDİNİ BİLMEZLERE HADLERİNİ BİLDİRME ZAMANIDIR. Onun için geliyoruz…

Aslı varken; suretine söz düşmez onun için geliyoruz…MUSTAFA KEMAL GENÇLİĞİ EMANETE SAHİP YA SİZLER SAHİPLENİYOR MUSUNUZ? TÜRKİYE`DE ÇÖZÜM ÜRETMEK yazı dizisinin devamında görüşmek dileğiyle…

Sevgi ve saygılarımla, BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN İNSANLAR OLARAK MÜCADELE HER YERDE ÇÖZÜM ÜRETMEKLE BAŞLAR… ata mirası ulus… murat akbaş

Kaynakça: ATA MİRASI ULUS – OKU ÇÖZÜM İÇİMİZDE – MURAT AKBAŞ – TOGAN YAYINCILIK