İnsanoğlu toplum içerisinde yaşamaya başladığı andan itibaren güven içinde yaşayacağı, hem kendisinin hem diğer insanların haklarını koruyacağı toplumsal düzen, için belli kurallar belirlemiştir. Bu toplum düzeni, birlikte yaşama zorunluluğundaki insanların davranışlarına yön verir.

Tam da bu esnada ahlak, din ve görgü kurallarının yaptırımları bireysel ve vicdanî kabul ve tercihlere dayanmaktadır.

İnsan zihinsel olarak kurallarla donatılmış biçimde dünyaya gelmez. Kuralların bulunduğu toplumun içine doğar ve sosyalleştikçe bu kurallar onun bir parçası haline dönüşür.

Dolayısıyla “ben onaylamıyorum ve kurallara uymayacağım” gibi bir itiraz, uygulama kabul edilemez haliyle bir başka bireyin hayatına ve sağlığına saygılı olma zorunluluğu içerisindedir.

Hazır toplum kurallarından söze girmişken; toplum içinde özellikle sokakta, hastanede ve toplu alanlarda hemen her yaşta insanların yaptığı bir toplumsal ayıp olan tükürmekten bahsetmek istiyorum.

Yere tükürenler, tükürüklerinde "620 değişik mikrop" ’un olduğunu biliyorlar mı acaba?

Ya da tükürdüklerinde 258 milyon adet mikrobu çevreye yaydıkların farkındalar mı?

Eğer yere tüküren insan hastaysa, hastalık yapan mikropların sayısı daha da artar. Hem görüntü hem de çevre ve insan sağlığı açısından karşı karşıya kaldığımız tehlikenin büyüklüğünden haberdar mıyız?

Kaldık sokaktaki her insanın bir kere sokağa tükürdüğünü var sayacak olursak ne kadar büyük bir zarara uğrayacağımızı hesaplayabiliyor muyuz?

Peki, yere tükürme yoluyla bulaşan hastalıkların verem, kronik bronşit, zatürre, grip, şuan günümüzde coronavirus gibi bazen ölüme bile yol açabilen bulaşıcı hastalıkların yaygın olacağını kaç kişi biliyor?

Psikolojik olarak yere tükürme ve yerdeki tükürükler insanların tiksindirici bulduğu bir durumdur. Böyle bir hareket çoğu insan tarafından iğrenç kabul edilir. Toplum açısından bakıldığında tükürme gerçek bir eğitim almamış kişilerde ve eğitim seviyesi düşük toplumlarda görülür. Medeni ülkelerde bu denli bir tutum asla görülmez.

Osmanlı döneminde da bu işle ilgili görevli personel bulunurmuş ve tükürükler üzerine kireç dökülürmüş.

Çünkü bu insanlar hem kendilerine hem de topluma duydukları saygıdan, eğitimli ve medeni bir insan olmanın gereğinden dolayı kendilerini temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamaya layık görürler.

Yasal açıdan bakacak olursak tükürme eylemi 5326 sayılı kabahatler kanununun 41. Maddesinin 1.Fıkrasına göre suçtur. Ne yazık ki ülkemizde çoğu insan böyle bir kanunun varlığından bile habersiz olduğu için bu suçu çekinmeden işlemektedir.

İnsan kendi evinin içine tükürmeyi aklından ve hayalinden bile geçirmezken, sokağa çok rahatlıkla nasıl tüküre bilmektedir?

Çevre, sokaklar hepimizin ortak yaşam alanıdır. Kaldı ki bizler tarihte temizliğe çok önem ve değer veren bir ecdadın torunlarıyız. Tarihsel, kültürel ahlaki değerlerimize ve kültürel mirasımıza saygılı olmak en birinci vazifemiz arasında olmalıdır.

Hastalıklara mikroplara değişmişken son olarak İslam temiz ahlak üzerine inşa edilmiştir. Bizde bu ahlak gereği imanımızın aslı olan temizliğe dikkat etmeli ve bu hususta elimizden geldiğince çaba sarf etmeliyiz. Tükürmek bunun küçük bir örneğidir. Bu hassas konuya herkesin dikkate almalıdır.