"Herkes Suriye’nin sorunu nereye gidiyor?" sorusuna cevap ararken, ben olayın başka bir fotoğrafını çektim. Bunu da sizlerle paylaşmak istedim.

"Herkes Suriye’nin sorunu nereye gidiyor?" sorusuna cevap ararken, ben olayın başka bir fotoğrafını çektim. Bunu da sizlerle paylaşmak istedim. "Suriye sorunu çözülmediğinde Türkiye’nin yaklaşan seçimlerini derinden sarsabilir mi?" sorusuna cevap aramaya çalıştım. 

Bu soruyu kimsenin sormadığı gibi habercilerin de gündeme taşımadıkları gözüküyor. Suriye ile aramızdaki gerginlik ve ayyuka çıkan sorunlar neticesinde 2 asker 5 sivilin toplam 7 insanımızın ölümüne sebep oldu. İşte bu sorunu esasın da milli bir mesele olarak değerlendirilmeliyiz. 

Fakat görülen o ki, bu mesele ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere BDP ve diğer partiler tarafından iç siyaset malzemesi yapılmaya çalışılıyor. Bir yandan en meşru hakkımız olan “savunma hakkımızı” başta ABD, AB ve Nato ülkeleri desteklemesine rağmen içerideki aksi tutum beni endişelendiriyor.

Durum böyleyken, meşru olan savunma hakkımız Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP sözcüleri tarafından iktidarın “Savaş çıkarmak” istediği iddiası olarak değerlendirilmekte… 

Şunu açık yüreklilikle söylemeliyim ki, ülkeler her an savaşa girecekmiş gibi tedbirli olmak zorundalar. Bu da ülkenin bekası için olmazsa olmazlardandır.

Sayın Kılıçdaroğlu başta Kürt meselesi olmak üzere bir çok meselede CHP’nin artık ön yargılarını attığı izlenimi toplum tarafından büyük bir destek gördü.

Bu ılımlı yaklaşımın altı doldurulabilseydi, CHP’nin oy oranlarında gözle görülebilir bir artış söz konusu olabilirdi. Fakat CHP her meselede olduğu gibi Türkiye’nin bütün sorunlarını iktidarı köşeye sıkıştırmak için kullanması ve bunun üzerine politikalar kurması eski ayak oyunlarını hatırlatmakta. 

Türk milletinin “tavuk hafızası” gelişen ve değişen medya teknikleri sayesinde yok olmuştur. Balık hafızalı bir millet yerine “dinamik hafızalı” bir nesil gelmiştir. Bu nesil “Sosyal medyanın” bütün nimetlerinden faydalandığı araştırma şirketlerince ortaya konulmakta.

Cep telefonu kullanımında dünyanın ikinci sırasındayız. Bütün sosyal medyaya sansür gelse bile SMS sayesinde halk her şeyden haberdar. Bence iktidar ve muhalefet bu gerçeği göz önünde bulundurarak politika üretmeli. Ülkenin yararına olan politikalar “Milli politika” olarak kabul edilmeli. 

Yaklaşan yerel seçimlere Suriye’nin etki etmesi önlenilmelidir. Çünkü Türkiye’nin sınırlarında gelişen olaylar bize “oy kazanma” üzerine yapılan politikaları yasaklıyor. Elimizde halen canlı bir bomba gibi duran ve bir türlü neticeye kavuşturulmayan ve her gün “canların ve malların” talan olmasına sebep olan kürt sorunun varlığını da unutmamak gerekir.

Suriye sorununa kalıcı bir çözüm bulunabilmesi için diploması yolu yeniden açılmasında fayda görüyorum. Çünkü Rusya, Çin ve İran’ın Esed’i destekleyen politikaları yüzünden Esad’ın kısa sürede devrilmeyeceğini göstermekte. Bu yüzden Esad sonrası için Türkiye bir yandan ABD ve AB ile diplomasi üretirken, öte taraftan yan komşumuz Rusya ile sıkı bir pazarlığa girmeli ve İran’ıda bu pazarlığa ortak etmeli. İran ve Rusya ile el sıkıştığımızda Çin ile de el sıkışmış olacağız. 


Esad ise, en kısa süre de Rusya’ya iltica etmeli. Çin, Rusya ve İran’ın desteği Esed’in devrilmesini her ne kadar geciktirse de Esad eninde sonunda devrilecektir. Çünkü Esad’ın bunun dışında bir seçeneği de gözükmemekte. Hal böyle olunca Türk siyasetçileri de “el sıkışmak” zorundalar.

Aksi halde oy devşirme uğruna oy kaybedecekleri orta da. Çünkü, Suriye meselesi en başında dediğim gibi “Milli bir meseledir” Milli meseleye ihanet eden ülkesine ihanet etmiş olur. Ülkesine ihanet eden partiye de Türkiye halkı oy vermez benden söylemesi… 

Esenlikler dilerim...

İstanbul Times / Hekimoğlu Süleyman Özcan