Hükümetin başta elektrik, benzin ve doğalgaz olmak üzere temel tüketim ürünlerine yaptığı son zamlar Taksim’de protesto edildi.

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı’nın organize ettiği ve esnaf ve vatandaşların da destek verdiği eylem, Galatasaray Lisesi önünden Taksim Meydanı’na yürüyüş ile başladı. “hükümet zammını al başına çal”, “Türkiye Yunanistan olmayacak” ve “Saadet gelecek, yüzler gülecek” şeklinde sloganların atıldığı protesto eylemi tiyatral gösteri ile devam etti.

Üzerinde kestane kavrulan kömür sobası, gaz lambası ve çevresinde battaniyeye sarılı çocukların karakterize edildiği eylemde, üzerinde “son zamlardan sonra işlevini yitirmiştir” yazısı bulunan bir kalorifer peteği ile objektiflere takılan Saadet Partisi Gençlik Kolları mensupları protestoya ayrı bir renk kattılar.

Saadet Partisi İl Başkanı Selman Esmerer’in basın açıklaması ile devam eden eylemde konuşan Esmerer, “Hükümet, elektrik, doğalgaz ve benzin zamları ile kaşıkla verdiği maaş artışlarına da el koymuş durumdadır.” dedi.

İşte Selman Esmerer’in basın açıklamasının tam metni:
 
Sayın Basın Mensupları

Nisan ayı başından geçerli olmak üzere doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlar, ay sonunu getirebilmek için bin bir türlü zorluklarla mücadele eden halkımız için yeni bir darbe olmuştur. Çok iyi ve düzenli seyrettiği iddia edilen ekonomik göstergelerin aksine, işçi, memur ve emekliye karşı cimri bir tutum sergileyen hükümet, elektrik, doğalgaz ve benzin zamları ile kaşıkla verdiği maaş artışlarına da el koymuş durumdadır.
 
Doğalgaza yüzde 18.72, elektriğe ise konutta yüzde 9.26 oranında zam yapılmış olmasının cevabı; ne yapalım, elektrik üretimimizin yüzde 50’si doğalgaz ile oluyor, doğalgazda da dışa bağımlıyız şeklinde yapılan açıklamalar ile masum gösterilmeye çalışılmaktadır. Yapılan bu son zamlardan önce geçtiğimiz yıl BOTAŞ tarafından yüzde 12 ile yüzde 14 arasında zam yapılmıştır. 2002 yılında doğalgazın metreküp fiyatı 37 kuruş iken, bu gün yapılan zamla birlikte doğalgazın metreküp fiyatı 70 kuruşun üstüne çıkmıştır.
 
Ekonomi çevrelerinin, yazarların ısrarla dile getirdiği gibi, dünyada doğalgaz fiyatları geriliyor ama bizde artıyor.Yılbaşında doğalgaz kontratları 3115 dolar iken son zamanlarda 2117 dolar'a kadar düşmüş, yani en alt seviyelere kadar inmiş ama bizim yetkililerimiz dünyadaki artan fiyatları gerekçe göstererek duyulmamış zam oranlarını ilan ediyorlar. Bu yanlış yönetilen enerji politikalarının bir sonucu olarak açıkça ortaya çıkmış durumdadır.
 
Bir yandan sözde büyüme rekorları kıran bir ülke, diğer taraftan yapılan görülmemiş zam oranları arasındaki ters orantıyı hangi ekonomist mantıklı bir şekilde açıklayabilir?
 
Benzin, doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlarla birlikte ortalama bir ailenin enerji faturası 94 lira artmış oldu. Olay sadece bununla sınırlı kalmayıp mal ve hizmet bedellerinin de bu zamlardan etkilenmesi sonucu vatandaşımız bunu daha ağır bir şekilde hissedecektir.
 
Türkiye komşu bazı ülkelere elektrik satışı gerçekleştiriyorken, böyle bir durumda kendi kaynaklarını verimli bir şekilde kendi halkının istifadesine sunamamaktadır. Hidroelektrik santralleri, çevre dostu yeni enerji olanakları hayata geçirilememekte ve bu da dışa bağımlı bir görüntüyü devam ettirmektedir.
Sayın basın mensupları, değerli arkadaşlar,
 
Akaryakıt zamlarına bakıldığında ise daha vahim bir tablo ortaya çıkmaktadır. 2002'de 1.76 olan benzinin litre fiyatı, bugün 4.72 lira olurken, aradaki yüzde 168'lik artış dikkatleri çekmektedir. Bu anlamda benzine en son yapılan zamlar ile litre fiyatı neredeyse 5 lira sınırına yaklaşmıştır. Dünyanın en pahalı benzinini kullanan bu halk, benzin istasyonlarını vergi dairesi, pompacıları ise tahsildarlar olarak görmeye başlamıştır.
 
Mutfak tüpüne yapılan seri zamlar da işin cabası olmuştur. 2002 yılında bir mutfak tüpünün adet fiyatı 15 lira iken, bugün bu fiyat 70 liranın üstündedir. Bu korkunç tablo ise, tüp fiyatlarının geçen 10 senede yüzde 300 arttığı anlamına gelmektedir.
 
Aynı şekilde vatandaşın temel gıda maddesi olan ekmekteki yüzde 150 artış da vatandaşı kara kara düşündürmektedir. Zamlar yağmur gibi son günlerde vatandaşı perişan ederken, ekmekte de on yılda gelinen nokta hiç iç açıcı değildir. Son on yılda ekmekte yüzde 300'ün üzerinde zam artışı yaşanmıştır. 2002 yılında normal ekmeğin birim fiyatı 20 kuruş iken, bu gün ekmeğin fiyatı 75 kuruş civarındadır.
 
İktidarın sürekli olumlu ekonomik gelişmeler ve "enflasyonu tek rakamlara düşürdük" söylemlerine rağmen memurlara yapılan yüzde 2+2'lik maaş artışları dikkate alınırsa, bu son zamlarla birlikte Türkiye için bundan sonraki sürecin çok daha zor geçeceği aşikârdır.
 
Son zamanlardaki Batı yanlısı politikaları ayyuka çıkan Türkiye'nin, doğalgaz aldığı iki önemli kaynak olan Rusya ve İran ile yaşanan "Füze Kalkanı" gibi siyasi krizler de doğalgaz temini noktasında sıkıntılar oluşturacaktır.
 
Bu zamlarla birlikte sadece haneler değil, toplumun diğer kesimleri de çok kötü bir şekilde etkilenecektir. Mesela sanayicilerimiz yükselen enerji maliyetleri sonucu ürettikleri ürünlerin dünya pazarına sunulması noktasında zorluklar yaşayacak ve bu da ithalatı tetikleyen bir ekonomik sistemin daha da azmasına sebep olacaktır.
Yakıt zamları ile yaklaşık 4 milyona yakın nakliyeci esnafı iş yapamaz noktaya gelecek ve bir süre sonra kontak kapamak durumunda kalacaklardır. Yaptıkları işler itibari ile bu zamların ilk elden muhatabı olan bu tip sektörlerde daralma kaçınılmaz olacak ve sonuç, sosyal yaralarla boğuşmak zorunda kalan bir yapıyı doğuracaktır.
 
Ayrıca "Katı Atık Toplama Bedeli" adı altında ek bir külfet daha bu iktidar tarafından milletimizin sırtına yüklenmiştir. Uygulamada her ilçe belediyesi meclisi aldığı kararla Büyükşehir Belediyesi tarafından kendilerine bildirilen toplam miktarı kendi abone sayıları uyarınca su faturalarına yansıtacaktır.

Ortalama ailenin 15 m3 su kullandığı düşünülürse, bu yeni uygulama ile birlikte aylık vergisi ile birlikte ortalama 8TL katı atık bedeli ödenme durumunda kalınacaktır. ÇTV için ödenen aylık ortalama 2 TL ilave edildiğinde artık vatandaşımız çöpleri toplandığı için aylık 10 TL, yıllık ise 120 TL bedel ödeyecektir.
 
AKP tarafından bundan 6 sene önce planlanan bu bedel ne hikmetse bugün vatandaşa yansıtılmıştır. Bu uygulama ile beraber su faturalarında zaten Çevre Temizlik Vergisi (ÇTV) adı altında belediyelere iletilmek üzere toplanan miktar bu kanun gerekçe gösterilerek beşe katlanmış oluyor.

Partimiz Belediye Meclis üyelerinin İlçe belediye meclislerinden geçirilen bu yeni bedele karşı çıkarak tepki göstermelerine Belediye yöneticilerinden gelen cevap “Kanun böyle, uygulamamız gerek” şeklinde olmuştur.

Dünyanın birçok bölgesinde, mesela Almanya'da vatandaşa katı atık getirmesi karşılığında para ödeniyorken, biz de zaten çöp vergisi su faturaları vasıtası ile tahsil ediliyorken, tekrar ek bir bedelin vatandaşa yüklenmesinin mantığı nedir?
 
Bizler, Saadet Partisi olarak, hükümet yetkililerini geldikleri yerleri hatırlamaya davet ediyoruz. Zor ekonomik koşullar altında geçinmeye çalışan milletimizin sırtına bu denli zamları yüklemek hak ve hukuk ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Sayın Basın mensupları
Çözüm, insanı merkeze alan bir bakış açısını ilke edinmekten geçer. Eskilerin deyimi ile diğergam olabilmek empati yapabilmekten geçer. Bırakınız tasarruf edebilmeyi günü kurtardığı zaman kendisini şanslı addeden şerefli milletin evlatlarına bu yapılanlar reva mıdır? Evladı kendisinden bir şey istediğinde elini cebine uzatamayan babalar ile mi sağlıklı bir aile yapısı olusturabileceğiz?
 
Devletin görevi her vatandaşının asgari düzeyde kimseye muhtaç olmadan onurlu bir şekilde yaşayacağı hayat şartlarını oluşturmak degil midir? İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturu bizim medeniyet köklerimizin temel bakış açısını ifade etmiyor mu?
 
Çok söyledik dilimizde tüy bitti ama başka çaremiz yok söylemeye devam edeceğiz. Bu milletin problemlerinin çözümünün Saadet Partisi'nin temsil ettiği Milli Görüş zihniyetinden başka seçeneği yoktur. 40 kusur yıldır milletimiz için yaptıklarımız bunun ispatıdır. Madden ve manen kalkınmış, geleceğe güvenle bakabilen, hakkı ana referans noktası olarak gören ve adaleti esas alan bir mantaliteye sahip olan Saadet Partisi'nin projeleri de çözümleri de hazırdır.

Efsane hizmetleri bugün bile hayırla yadedilen 54. Hükumetin Başbakanı merhum liderimiz Prof.Dr.Necmettin Erbakan'ın bize bıraktığı en önemli miras hiç bir hal, şart ve koşulda, içinde bulunulan durum ne olursa olsun, Hakkın rızasını kazanmak adına halka hizmetten vazgeçmemektir.
 
Elbette ki, vatandaşlarımız da bu kötü gidişatın farkındadır ve bu farkındalık çok kısa bir sürede iktidar sahipleri tarafından yakından hissedilecektir.

Açıklamamıza göstermiş olduğunuz yakın ilgiden dolayı teşekkür ediyoruz.

Saygılarımızla,
Selman ESMERER
Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı

Editör: TE Bilisim