Üretim Aynı Ama Fiyatlar Katlandı

Yıllar içindeki üretim miktarına bakıldığında, fiyat artışının ürün yetersizliğinden kaynaklanmadığı ortaya çıkıyor. TÜİK verilerine göre 2015 yılında 1 milyon 879 bin ton seviyesinde gerçekleşen soğan üretimi, 2016 yılında artarak 2 milyon 121 bin ton seviyesine ve 2017 yılında yine bir artışla 2 milyon 131 bin tona yükseldi.

2018 Mayıs ayına gelindiğinde patatesin fiyatı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hal Müdürlüğü’nün açıkladığı rakamlara göre halde 1 lira ile 1,8 lira arasında değişmekteydi. Aynı patates 19 Haziran itibarıyla 2,5 lira ile 3,5 lira arasında alıcı bulmaktaydı. Bu rakamların marketlerde, pazarlarda 4 ile 7 TL arasında değişkenlik gösterdiği ortada. Buna göre, sadece bir ay içinde patatesteki fiyat değişimi neredeyse yüzde yüze yaklaşmış olmaktaydı.

Patatesteki tablo, soğanda da karşımıza çıkıyor. Mayıs’ta İstanbul halinde kilosu 1-1,5 lira arasından soğanın, Haziran’da 3-5 lira arasında seyretmesi, piyasalarda suni bir fiyat artışı olduğunu gösteriyor. Üstelik üretimde önemli bir değişiklik olmamasına rağmen. Çünkü 2017 yılının aynı aylarında soğanın kilogramının Hal'de 60 kuruş ile 1 lira arasında değişmekteydi. Sadece bir yıllık farkın yüzde 400’leri aşması, bir aylık fiyat artışının ise yüzde 200’leri geçmesi, ister istemez akıllara farklı sorular gelmesine neden oluyor.

Patates sadece ülkemizde değil dünyada da önde gelen tarım ürünlerinden biri. Yoksul sofralarının ve dar gelirlinin vazgeçilmezi olan patates ve soğanda son yıllarda önemli fiyat dalgalanmaları gözlenmesine rağmen, ilgili bakanlık bu konuda hala etkin bir çözüm üretebilmiş değil. Dolayısıyla fiyat durumunu belirleyen üreticilerin eğilimleri, arz ve talep dengesi ile tüccar tutumlarından başka bir şey olmuyor. Elbette iklimsel değişiklikler ve zirai hastalıklarının da bu değişkenlerde payı olduğu bunun da doğrudan fiyatları etkilediği yadsınamaz. Ancak Fiyat artışı bu yılki üretimdeki azalışa kıyasla çok yüksek.

Soğan ve Patates Fiyatları Neden Arttı

Türkiye dünya ülkeleri içinde patates üretiminde hektar başına yüksek verim elde eden ülkelerin başında geliyor. Patatesteki fiyat artışının birkaç farklı nedeni olduğu öngörülebilir. Türkiye’de 2017 yılında 4,8 milyon ton patates üretildi. Bu miktarın yaklaşık yüzde 5’i ihraç ediliyor. İthalatta yaşanan birtakım sorunlar (Gürcistan’ın ülkemizden patates ithalini geçici süre durdurması) depolarda ürün birikmesine ve bunların ekonomik bir değerleri kalmadığı için Mart ayından sonraki süreçte imha edilmek durumunda kalınması bu yılki üretime etki etti.

Üretim Maliyetleri Artıyor

İhracat payı az olduğu için esas sorunun petrol fiyatları ve döviz kurlarındaki yükselişe bağlı olarak üreticilerin maliyet artışlarını karşılamak adına fiyatları yükseltmiş olması da etkili olmuştur. En önemlisi ise sürekli dillendirilen ama bir türlü çözüm üretilemeyen tüccarların fırsatçılık yaparak ürün stoklaması da fiyat dalgalanmalarında etken oldu. Üretim ve toplam stoklardaki gerileme de aracıların ve market zincirlerinin fiyat artışı eğilimini görüp, bu durumu fırsata çevirmesine neden oluyor. Yani piyasada kontrolsüz bir zincirleme etki söz konusu.

Tarımda Denge ve Denetleme Şart

Her şeyden önce bir ülkede gıda politikasının temelinin tarımsal üretimden geçtiğinin altını çizmek gerekiyor. Dolayısıyla patates ve soğan gibi temel gıdalarda bir fiyat istikrarı oluşturmak için öncelikle planlı bir üretime ihtiyaç var. Ülkemizin yıllık patates ve soğan ihtiyacı aşağı yukarı yıllar içinde pek de değişkenlik göstermiyor. Ancak üretimde dalgalanmalar görülüyor. Bu bağlamda ilk adım olarak üretimin stabilize edilmesi gerekiyor. Bunun için de denetleyici ve koruyucu mekanizmaların etkinleştirilmesi hayati bir önem arz ediyor.

Fiyat artışlarını tetikleyen bir diğer neden maliyetler olduğu için üreticinin maliyetlerini düşürecek adımların, seçimlerde bol keseden atılan vaatlerin acilen yerine getirilmesi gerekmektedir. Mazotundan gübresine kadar tüm üretim kalemlerinin çiftçiyi gözetecek biçimde acilen düzenlenmesi gerekiyor.

Dalgalanmaları aşabilmenin bir diğer yolu tarımda destekleme alım ve satımlarının yapılması. Bu işlevi üstlenecek bir kamu kuruluşunun zarureti her zamankinden yakıcı bir şekilde kendini hissettiriyor. Ayrıca zarar eden üreticilerimizin zararlarının karşılanması noktasında tarımsal planlama olmazsa olmaz bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır.

Bu noktada devlet planlayıcı olarak sürece müdahale etmeli, tavsiye biçiminde neyin ne kadar üreticiliyi noktasında yönlendirmelerde bulunmalıdır.

Fırsatçılarla Mücadele Edilmeli

Bir diğer önemli sorun da fırsatçılığın önüne geçilmesi. Komisyoncuların malı ucuza alıp, depolarda bekletip arz-talep dengesini bozduktan sonra da ürünleri yüksek fiyatlarla piyasaya sürmesi kuşkusuz devletin çözmesi gereken bir problem.

Her şey bir yana esas sorun ülkede işin ehli biçimde yürütülmemesi sorunudur. Sorun da bu sorunun kaynağı da çözümü de ortadayken plansız programsız ve hep birilerinin zenginleştiği acımasız piyasa koşullarında olan hep üreticiye ve dolayısıyla vatandaşa oluyor.

İthalat, Sopa Gibi Kullanılıyor

Ülkemizde son yıllarda fındıktan et üretimine, turunçgillerden soğan ve patatese kadar neredeyse bütün kalemlerde plansız ve ehliyetsiz iş yapmanın bedelini ödüyor. Üretim planlamaları doğru yapılmadığı için tarım ve hayvancılıkta üretim yetersizliği ve kontrolsüz fiyat artışları ortaya çıkıyor. Devlet de başta alması gereken önlemleri almadığı için kolaycılığa kaçarak ithalata yöneliyor. Üstelik ithal politikası artık bir sopa gibi kullanılıyor. İthalat politikası, üretimi ve üreticiyi daha da zora soktuğu gibi sorunlara kalıcı çözümler de üretilmemiş oluyor.

Vatandaşın Sağlığı Tehdit Altında

Suriye’de daha önce kimyasal kullanılan bölgelerden patates ithal edilmesi, aklımıza et ithalatında yaşanan sağlık skandallarını getiriyor! Dolayısıyla bu noktada atılan adımlarla vatandaşın sağlığı da ciddi anlamda tehlikeye atılıyor. Yıllardır iç savaşla yıkıma uğratılan Suriye’den ithalat yapılmasının utancı bir yana, bu ithalattan hangi yandaşların zenginleşeceği soruları da bir yana, acil yapısal önlemler alınmadığı ve sağlıklı politikalar hayata geçmediği sürece biz bu sorunları yaşamaya devam ederiz. Bugün yüksek fiyatlar, gelecek yıl tarlalarda kalan ya da yok pahasına satılan ürünlerle ve böylelikle de mağduriyetler yaşayan üreticilerle karşılaşmaya devam ederiz.

Editör: TE Bilisim