Merhaba gelê me yên hêja, merhaba dayikno, ciwano hun bi xêr hatine serseran ser çavan hatine. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Gecenin bu saatinde bu görkemli görüntü, bu coşku, bu moral bizim 31 Mart tarihinde kazanacağımızın göstergesidir. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız!

Kars’ı, Muş’u, Bingöl’ü alıyoruz

Sizlere Serhed’den selam getirdim. Kars’tan, Erzurum’dan, Doğubeyazıt’tan ve Muş’tan binlerce selam getirdim. Ve sizlere bir müjde vermek istiyorum. Yaptığımız seçim çalışmalarında gördük ki atanan kayyımları 31 Mart tarihinde Ankara’ya gönderiyoruz. Bunun müjdesini veriyorum size. Kazanamadığımız, geçmişte bizim olmayan belediyeleri de alıyoruz: Kars’ı, Muş’u, Bitlis’i alıyoruz. Çünkü oralara gittiğimizde halkımız coşkusu ve morali ile bunu bize gösterdi. Bugün bakıyoruz ki burada da, İstanbul’da da, aynı coşku, aynı moral var. Yani İstanbul’da da, Bağcılar’da da kazanıyoruz.

Her yerde değişim var ve bu değişim 17 yıllık yalana ve talana son verecek

Değişim her yerde var. Türkiye’nin her yerinde, gittiğimiz her yerde ve bulunduğumuz her ortamda toplanan insanlar, kitleler bize değişimi gösteriyorlar. Bu ülkede değişime ve dönüşüme olan ihtiyaçtan kaynaklı AKP hükümetinin 17 yıllık yalanına, 17 yıllık talanına artık son verileceğini bizlere bir kez daha gösterdiler. Evet sevgili yoldaşlarım, sevgili arkadaşlarım Türkiye’nin büyük bir değişim ve dönüşüme olan ihtiyacından kaynaklı, 31 Mart tarihinde artık bir karar vermek durumundayız. Bu kararımız, Türkiye’nin geleceğine, barışına, demokrasisine, adaletine, hukukuna sirayet edecektir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. 

İstikrar ve özgürlüklerden bahsederek yola çıktılar hepsini katlettiler

Tam 17 yıldır bu ülkeyi hep yalanla yönettiler. Her seçim döneminde istikrardan bahsettiler, ekonomiden bahsettiler, adaletten bahsettiler, hukuktan bahsettiler. Ama bugün görüyoruz ki istikrarı da, ekonomiyi de, adaleti de, hukuku da, demokrasiyi de, özgürlükleri de öldürmüşler bütün bunları yok etmişler. İşsizliğin, yoksulluğun ve giderek artan anti demokratik uygulamaların Türkiye’yi ve özellikle İstanbul’u ne hale getirdiğini görüyoruz. 

Saray’da yaşayan bir ekmeğin bir kilo soğanın fiyatını bilmez

Onlar Saray'dan bunları göremezler. Onlar Saray'dan dışarıyı toz pembe görüyorlar. Onlar evine ekmek, iş ve aş götüremeyeni bilemezler. İnanın sorsanız bir tane ekmeğin, simidin fiyatını bilmezler; bir kilo soğanın kaç para olduğunu bilmezler. Bugün artık insanlarımız evlerine kilo ile değil tane tane meyve ve sebze alıyor. İşte bütün bunları bütün bu söylediklerimizin üzerini örtmek için, bunları örtbas etmek için mitinglerinde sadece 3 tane yalan üzerinde duruyorlar. 

Bütün engellemelere rağmen ayakta duran tek parti var o da HDP: Çünkü korkmuyoruz

Birinci yalanları beka, ikinci yalanları rabia, üçüncü yalanları da terörist yalanıdır. Evet, herkes çok iyi biliyor ki bu ülkenin bir beka sorunu yok. Beka sorunu, AKP’nin ve küçük ortağı MHP’nin  iktidar sorunudur. Beka onların koltuk sorunudur. Bu ülkede herkes kendi dili, kimliği ve inancıyla; Türküyle, Kürdüyle, Alevisi ve Sünnisiyle, Ermenisiyle, Süryanisiyle, kadınıyla, erkeğiyle barış içerisinde kardeşçe yaşamayı tercih ederken; onlar bu ülkede bir beka sorunu varmış gibi seçimlerde bir tane oy fazla alabilmek için bu yalanı uyduruyorlar. Biz insanlarımız yoksulluk içinde, insanlarımız perişan dedikçe onlar rabiadan bahsediyorlar. Türkiye halkları HDP dedikçe, onlar HDP terörist diyorlar. Ve Türkiye’deki 6 milyon insanın oy verdiği, iradesini teslim ettiği; eş genel başkanlarının ve milletvekillerinin cezaevinde olduğu -Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın cezaevinde olduğu- her türlü engelleme ve her türlü müdahaleye rağmen bugün ayakta duran tek bir parti var o da HDP’dir. Bizi korkutacaklarını, durduracaklarını zannediyorlar; bizi engelleyeceklerini zannediyorlar. Korkmuyoruz, korkmuyoruz, korkmuyoruz!

Zülküf Gezen tecrit kalksın ülkeye barış gelsin diye yaşamına son verdi

Dün akşam Tekirdağ Cezaevi’nde bir tutuklu yoldaşımız, Zülküf Gezen arkadaşımız, sırf tecrit kalksın diye, bu ülkeye barış gelsin diye yaşamına son verdi. Leyla Güven’in 131 gündür bedenini açlığa yatırdığı taleple cezaevlerinde ve Avrupa’nın dört bir yanında insanlarımız bedenlerini açlığa yatırdılar. Bu ülkeye barış gelsin diye yapıyorlar. Tecrit kalksın diye yapıyorlar. Bu ülkenin sorunları çözülsün diye yapıyorlar. Tecrit bir insanlık suçudur. Her insanın, cezaevindeki her tutuklu ve hükümlünün, hakkı neyse Sayın Öcalan’ın da hakkı aynen odur. İstenilen şey, talep edilen şey avukatların ve aile görüşünün düzenli olarak yapılmasıdır. Adalet Bakanlığı bugün kendi çıkardığı yasaları bile tanımıyor ve uygulamıyor. Bu kadar vicdansız ve ahlaksız olmayın. Bu kadar hukuksuz olmayın. Bizler, cezaevlerinden başka arkadaşlarımızın, başka yoldaşlarımızın cenazelerinin çıkmasına asla izin vermeyeceğiz, tecridi hep birlikte kıracağız, hep birlikte kaldıracağız! 

Hani o din üzerinden siyaset yapanlar var ya dün akşam büyük bir dinsizlik yaptılar

Zülküf Gezen yoldaşımızın bugün cenazesine yapılanı asla unutmayacağız. Bir ailenin kendi evladını, kendi çocuğunu gömmesine bile tahammül edemeyen bu zihniyeti buradan bir kez daha kınıyorum. Zülküf Gezen’in cenazesi dün akşam kaçırılarak Amed’e götürüldü. Gece yarısı dini vecibeleri yerine getirilmeden toprağa verildi. Hani o dini çok sayan ve bu ülkede din üzerinden siyaset yapanlar var ya, işte onlar büyük bir dinsizlik yaptılar. Bir insanın gömülmesine bile engel oldular. Kendileri defnettiler. Bugün oraya gitmek isteyen milletvekillerimize, eş genel başkanımıza ve halkımıza tazyikli su ve coplarla saldırdılar. İşte bu onların ne kadar korktuğunun göstergesidir. Bizler bu ülkeye barışı da, demokrasiye de, adaleti de, hukuku da, kendi mücadelemiz ile getireceğiz. 

Orada (bölgede) kayyımları burada da faşizmi yok etmek için yola çıktık

İki saattir burada bekliyorsunuz biliyorum. Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Bizler kayyım atanan yerler başta olmak üzere, bölgede bütün belediyelerimizi tekrar kazanmak için yola çıktık. O kayyımları Ankara’ya göndermek için yola çıktık. Gasp edilen belediyelerimizi tekrar halkımıza emanet etmek üzere 31 Mart’a hazırlanıyoruz. Ama sadece orası değil, burada da, İstanbul’da da, Bağcılar’da da büyük bir başarı ve zaferi hep birlikte elde edeceğiz. Orada kayyımları, burada da faşizmi yok etmek için yola çıktık.

İstanbul’da ve büyükşehirlerde AKP’ye kaybettireceğiz

İstanbul’da büyükşehirde aday göstermediğimiz için her gün bize saldırıyorlar, her gün hakaret ediyorlar, her gün iftira atıyorlar. İstedikleri kadar saldırsınlar, hakaret etsinler. Biz İstanbul’da AKP’ye kaybettireceğiz, kaybettireceğiz, kaybettireceğiz! Bugün anketler de gösteriyor ki her yerde kaybediyorlar. İstanbul’da da, Ankara’da da kaybedecekler, İzmir’de de kaybedecekler. Büyükşehirlerde demokrasi güçleri kazanacak, halkımız kazanacak, kadınlar kazanacak, Türkiye halkları ve Türkiye toplumu kazanacak ve direne direne, mücadele ede ede kazanacağız! Onlara inat kazanacağız, onlara inat başaracağız! 

Bağcıları kazanacağız!

Ama Bağcılar’da Sevgili Hüda arkadaşımızın, Sevgili Medeni arkadaşımızın, her iki arkadaşımızın kazanması için sizlere ihtiyacımız var. Bağcılar’da 31 Mart tarihinde yüksek bir oy oranı ile iki arkadaşımızı belediye eşbaşkanı yapacağız. Bağcılar’ı kazanacağız, biliyoruz. Bunun için size inanıyor, size güveniyoruz. Her iki arkadaşımı da önce Allah’a, sonra sizlere emanet ediyorum. Diliyorum ve inanıyorum ki arkadaşlarımıza sahip çıkacaksınız. Sevgili kadınlar, Sevgili Hüda Kaya’yı sizlere emanet ediyorum. 31 Mart tarihi zaferin tarihi olacak, başarının tarihi olacak. 

Yapmamız gereken cezaevlerindekileri özgürleştirmek, açlık grevindekileri yaşatmaktır

Sözlerimi bitirirken buradan cezaevlerindeki bütün arkadaşlarımıza; özellikle seçilmiş yoldaşlarımız Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a ve Sevgili Gülten Kışanak’a, Sevgili Sırrı Süreyya Önder’e ve bütün yoldaşlarımıza binlerce selam gönderiyorum. Bu başarıyı biliyorum ki onlar da istiyorlar. Onlar burada değil ama yürekleri burada, enerjileri burada, moralleri burada. Sizlerle, bizlerle birlikteler. Bizim yapacağımız onlara sahip çıkmak özgürlüklerine kavuşturmaktır; Sevgili Leyla Güven ve yoldaşlarımızı yaşatmaktır. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Mutlaka başaracağız, kazanacağız. Serkeftin. 

Editör: TE Bilisim