Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısındaki oturma düzeniyle ilgili haberlere ilişkin, "Bugüne kadar şu veya bu sebeple belki yanlış bir görüntü vardı, bugün bu görüntü olması gereken bir yerde kendisini gösteriyor. Bizim Anadolu’da bir tabir var, ’bir köyde iki muhtar olmaz’ derler. Sayın Başbakanımızın böyle bir toplantı düzeninde bulunmasını çok olağan, çok normal, çok doğru, çok haklı karşılamanız lazım" dedi.

Arınç, Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğünden emekliliğini isteyen Hilmi Bengi’nin, görevini Kemal Öztürk’e devrettiği törene katılmak üzere bulunduğu Anadolu Ajansı’nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın YAŞ toplantısında başkan sıfatıyla tek başına oturmasının çok yazılıp çizildiğini, bunu hayretle karşıladığını belirten Arınç, şunları söyledi:

"YAŞ’ın başkanı Sayın Başbakan’dır, kanunda böyle yazıyor. ’İyi ama bugüne kadar yanında Genelkurmay Başkanı da olurdu.’ Doğru olan, başkanın tek başına başkanlık etmesidir. Mesela Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına ben katılıyorum. Teamüle bakarsanız, Anayasa’da da öyle yazıyor, Milli Güvenlik Kurulu başkanı Sayın Cumhurbaşkanıdır. Sayın Cumhurbaşkanı toplantıda otururken yanında bir başkası bulunuyor mu? Mesela Sayın Başbakan ’ben de yanınızda durayım diyor mu’ veya böyle bir görüntüye hiçbiriniz rastladı mı? Bugüne kadar şu veya bu sebeple belki yanlış bir görüntü vardı, bugün bu görüntü olması gereken bir yerde kendisini gösteriyor. Bizim Anadolu’da bir tabir var, ’bir köyde iki muhtar olmaz’ derler. Kanun kime başkanlık yetkisini ve imkanlarını vermişse toplantıya o başkanlık eder. Ben de şahsen bu toplantının başkanı olsam yanımda bir başkasının bulunmasını hoş karşılamam. Siz herhalde bu konuda daha hazımlısınız. Şu anda Türkiye’de Yüksek Askeri Şura toplantısına kanun gereği başkanlık eden Sayın Başbakanımızın böyle bir toplantı düzeninde bulunmasını çok olağan, çok normal, çok doğru, çok haklı karşılamanız lazım."

DURSUN ÇİÇEK'İN 'İNTERNET ANDICI' İFADESİ

"İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasının tutuklu sanığı Albay Dursun Çiçek’in, "İnternet andıcı gerçek bir belgedir" şeklindeki ifadesinin hatırlatılması üzerine Arınç, "Bunu mahkeme değerlendirecek. Ben davanın savcısı, hakimi değilim ama bu olayı takip ediyoruz. En sonunda gelinen nokta, ’bu internet andıcı doğrudur ve burada imzası bulunan herkes bundan haberdardır’ sözünü herhalde mahkeme en güzel şekilde değerlendirecektir" diye konuştu.

Arınç, askerlik süresinin kısaltılması konusunda yürütüldüğü belirtilen çalışmanın ne aşamada olduğu yönündeki soruyu yanıtlarken de kendisinin bu çalışmaların içerisinde bulunmadığını söyledi.

Polisin terörle mücadelede etkin rol almasına ilişkin soru üzerine de Arınç, "Meseleye siyah-beyaz noktasından bakanlar var. Yani ’askerden alınacak, polise verilecek.’ Bunu belli maksatla yapıyorlar, bir kısım medyada. Bu doğru değildir. Asker, askeri görevini yerine getirecek, polis kendisine verilen görevleri daha etkin olarak kullanacak. Önemli olan terörle mücadelede sonuç almaktır. Yoksa güvenlik güçlerimizden askerimizin de büyük bir değeri var, polisimizin de büyük bir değeri var. Polisi ön plana getirmek ve hedef haline koymak doğru değildir" dedi.

Arınç, bugün bir gazetede yer alan, "30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinde TBMM Başkanı ve Başbakan’ın Genelkurmay Başkanı’nı ayakta karşılamayacağı ve 27 Nisan bildirisinin Genelkurmay Başkanlığı resmi internet sitesinden kaldırılacağı" yönündeki haberin hatırlatılması ve değerlendirmesinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:

"27 Nisan’da gece yarısı saat 23.45’de, sonradan sahiplendiği için artık bunu koyan kişi de belli oldu, Sayın Yaşar Büyükanıt’ın ’bunu ben yazdım, koydum’ demesi karşılığında 27 Nisan’daki bu bildirinin ne olduğu tartışılmıştır. Bu bildiriye hükümet tarafından da cevap verilmiştir. Ondan sonra seçime gidilmiştir. AK Parti hükümeti yüzde 47 oyla ikinci dönem iktidar olmuştur. Aradan dört sene geçmiştir. Haziran’da yeniden seçim olmuştur, AK Parti üçüncü dönem iktidarını yüzde 50 oyla kazanmıştır. Bununla bunun ne alakası var? Şu alakası var; sivil hükümetlere karşı, TBMM’nin görevine karşı, ’sen bunu yapma’ şeklinde, ’yapamazsın’ şeklinde bir anlayışın adına muhtıra deyin, bildiri deyin, yazı deyin, gece yarısı düşüncesi deyin ne derseniz deyin yanlış olduğu ortadadır. Halk bu yanlışı da ortaya koymuştur; 2002’de, balans ayarı tankları Sincan’da dolaştırmakla olmaz, demokrasilerde balans ayarı seçimde ve sandıkta olur demekle. 2002, 2007, 2011... Üç dönemdir halkımızın yüzde 50’si AK Parti hükümetini daha sivil buluyor, daha demokrat buluyor, daha özgürlükçü buluyor ve oylarını kullanıyor. Başkaları kendi konumlarını düşünsünler. Onlar hala iki arada bir derede kalmanın sıkıntısını yaşıyorlar. 27 Nisan’da bu yazı, bu düşünce fevkalade yanlış, fevkalade çirkin, fevkalade olumsuz bir yazıydı. Muhatabı istediği kadar kabul etsin. Bu, Türkiye’de bir kırılma noktasıydı. Bu kırılma noktasında hükümet başarılı oldu. Ertesi gün cevabını verdi ve halkın oylarıyla da bu cevabı kesinleştirdi. Şimdi böyle bir yanlışlığın filan yerde falan sitede bulunması elbette o yanlışlık kadar büyüktür. Dolayısıyla kaldırılır kaldırılmaz, biz hükmümüzü koyduk millet olarak. 27 Nisan akşamı konan şey yanlıştır. Onu muhafaza ederseniz yanlışlığı muhafaza edersiniz. Kavga edecek halimiz yok ama onu oradan kaldırırsanız o yanlışlığa son vermiş olursunuz. Bunun kararını ilgililer mutlaka verecektir."

Protokol konusunun ise kurumlar arasında çok tartışıldığını belirten Arınç, iyi bir protokol düzenlemesine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Arınç, "30 Ağustos, zafer günüdür. Bu zaferin sahibi Türk milletidir ve Türk milletinin ordusudur. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adı, Atatürk’ün tabiriyle TBMM ordusudur. Hilmi Özkök paşamız ilk defa bu tabiri kullandı. Bunun yasal dayanağının Atatürk’ün direktifleri olduğu ortaya çıkmıştı. 30 Ağustos törenlerinde bir teamül var. Genelkurmay Başkanlığında bulunursunuz, sıraya girersiniz, önde Meclis Başkanı arkada Başbakan, bakanlar, siyasi parti liderleri... Ordumuzu tebrik çok güzel bir şey. Bu illerde de yapılır, garnizonlar ziyaret edilir ama bunun bir usulünün olmasında ve Meclis Başkanlığı gibi, Başbakan gibi, protokolde ciddi bir değer vermekle bu iş yapılabilir diye düşünüyorum. Türkiye’de her şey yerli yerine oturacak. Bundan dolayı endişeniz olmasın" diye konuştu (AA)

istanbul times, editör, ferdi türk

Editör: TE Bilisim